Brook Çeviri Portekizce
251 parallel translation
241 Stony Brook Sokağı mı?
241 Stony Brook Road?
- Tamam. Brook'un altın yatağına nasıl gidebilirim acaba?
Pode dizer-me onde fica a mina do Brooks?
Gervaise Brook-Hampster Muhafız ve babası onu kâğıt çöpü olarak kullanıyor.
Gervaise Brook-Hampster faz parte da Guarda e o pai usa-o como cesto dos papéis.
Kensington ve Weybridge'den Gervaise Brook-Hampster.
Gervaise Brook-Hampster de Kensington e Weybridge.
- Burada! - Brook!
- Presente!
Adım Percy Travelian. Brook Sokağı No : 403'de yaşıyorum.
O meu nome é Percy Trevelyan e vivo no 403 da Broo Street.
Ne söylenebilir ki... Eğer sizin yerinizde olsaydım, Brook Sokağı'ndan başlardım.
Que me diria então, se eu o financiasse?
Eğer bir uzman başarılı olmak istiyorsa hedefini yüksek tutmalıdır. Ve Brook Sokağı'ndaki muayenehane sadece bir başlangıç.
Para um especialista ter sucesso, tem de ter ambição, e um consultório na Broo Street é o comeco ideal.
Sabahleyin Brook Sokağı'ndan yeni bir haber gelmezse buna şaşırırım.
Ficarei surpreendido se, pela manhã, não tivermos notícias de Broo Street.
Düşündüm ki, şöyle olabilir... "Brook Sokağı Gizemi"
Eu pensei chamar-lhe "O Mistério da Broo Street".
"Brook Sokağı Gizemi" nin de yeterli olduğuna hiç şüphe yok.
"O Mistério da Broo Street" deve ser suficiente, sem dúvida.
Neresinde? - Stony Brook.
- Stony Brook.
Stony Brook.
Stony Brooks.
Şimdi, başka bir açıdan Brook Caddesi'nden Geraldine'in geldiği görülür.
De outro ângulo... ... Geraldine será vista a descer Brook Street.
Tamam, Meadow Brook'tayım. 14...
Estou em Meadow Brook. 14...
Meadow Brook.
Meadow Brook.
- River Oaks, Brook Farms.
- River Oaks, Brook Farms.
Efendim, Corporal Estabrook bildiriyor.
Sir, Cabo Brook se apresentando, sir.
Brook, hasta olduğunu sanıyordum.
- Brook, pensei que estava doente.
Tek şansım kabilemizin yabancı bir ülkede doğan ve bilinen tek çocuğunu bulmaktı - Brooklyn denen yerde yaşayan bir kadını.
Não tinha outra saída senão achar a única pro / e da nossa tribo que nascera numa terra estranha - uma mu / her, a / gures num sítio chamado Brook / yn.
- Brooklyn Belediyesinde ceset var.
- Um morto no Brook / yn City Ha / /.
Sadece takımımı değiştireceğim ve aylak gözüküp Brook Brother takımı giyeceğim ve... Hayır, Joey.
Tiro esta roupa, ponho um chapéu dos Brooks Brothers, sapato fechado...
- Ailen Oak Brook'da, değil mi?
- Os teus pais moram em Oak Brook?
Brook M-87'deki kara deliğe bakıyor.
O Brook está a examinar o buraco negro no M-87.
Brook Stinson gibi yurtdışında bir kano gezisinde misin?
"Andam a tratar do ambiente, como o Brook Stinson?"
Samantha, Kaplumbağa'yla ; Brook ise daha iyi bir hediyeyle gitti ve ben de Manhattan'daki herkes duruluyor mu diye merak ederek ayrıldım.
A Samantha partiu com a Tartaruga, a Brooke partiu com um presente melhor e eu parti a pensar se todos em Manhattan estavam a assentar.
Oak Brook'daki telefonla satış merkezleri tehditkâr bir sesle yapılmış isimsiz bir ses kaydı almış.
O centro de telemarketing em Oak Brook foi o alvo de um manifesto anónimo gravado. Um que ameaçava violência.
Vinylright'ta 12340 Wabash Terrace, Oak Brook'da, oradaki insanları avlayan kötü bir canavar var.
Na VinylRight, 12340 Wabash Terrace em Oak Brook, há um monstro. Um malvado que caça as pessoas lá.
Wabash Terrace, Oak Brook'da insanları avlayan kötü bir canavar var.
... Wabash Terrace em Oak Brook, há um monstro. Um malvado que caça as pessoas lá.
Vinylright'ta 12340 Wabash Terrace, Oak Brook'da insanları avlayan kötü bir canavar var.
Na VinylRight, 12340 Wabash Terrace em Oak Brook, há um monstro. Um malvado que caça as pessoas lá.
Ajan Mulder, Oak Brook olayı ve diğer birkaç olay arasında bir bağlantı olabileceğine inanıyor.
Ele crê haver uma ligação entre o incidente de Oak Brook e vários outros casos.
1806 Brook Vadisi Yolu soyadım Allesandry.
A morada é Brook Valley Turnpike, no 1806. O apelido é Allesandry. Já cá estiveram antes.
Henry Hudson'dan Sprain Brook ekspres yoluna oradan Taconic'e geçeriz diye düşündüm.
Pensei que podíamos apanhar a the Henry Hudson até ao Sprainbrook Parkway, e depois até ao Taconic. Assim chegamos lá.
Teung'un MEG sonuçlarını Dr. Horton Brook'a faksla.
Manda um fax ao doutor Horton com o MEG do Brook Yeung.
- Hatırlamıyor musun? Sana sürekli... Peter Brook'un Londra'da Mahabharata'yı sahnelemesinden söz ediyordum.
- Não te lembras que não me calava... com a encenação do Peter Brook do "Mahabharata" em Londres?
Brook Caddesi'yle 161. Sokak'ın köşesine gelin.
Brook com a rua 161.
- Brook Caddesi ve ne?
- Av. Brook e quê?
Megan, Brook Street'teki küçük dernek bizim için çok uygunsuz oldu, değil mi?
Megan, essa pequena fraternidade na Rua Brook se tornou uma grande inconveniência para nós, ok?
n'aber brook?
Bom grupo?
İsa bu duayı ettikten sonra Müritlerini bırakıp Kidron Brook'a gitti.
Depois de Jesus dizer este sermão... Ele saiu com os seus discípulos e atravessou Kidron Brook.
Siz de bay Brook.
Incluindo o senhor, Sr. Brook.
- Evet. DC Habibullah, bu DI Brook.
Detective Habibullah, inspector Brook.
Brook'la konuşacağım.
Falarei com o Brook.
Bay Brook, ne söylemek istiyorsanız söyleyin.
Mr. Middlebrook, diga o que pretende e pare de gastar tempo a este tribunal.
- Bay Brook çekiliyor.
O Sr. Brooks passa.
Eski sevgilin Brook Burton " a benziyor bu.
Parece o teu ex-namorado, Brook Burton.
Atina'ya gitmiştim ama adaların cennet gibi olduğunu duydum. Brook ve Dougie Winston'lara uğramak için Sardinya'ya gitmeliyiz.
A propósito, temos de ir à Sardenha visitar o Brook e o Dougie Winston.
Brook Sokağı meselesi.
O caso da Broo Street.
Kulüpte yemek yedik.
Jantamos no Brook Club.
- Brook Caddesi ve 161.
- Av.
Sokak'ın köşesi.
Brook e rua 161.