Bros Çeviri Portekizce
247 parallel translation
Warner Bros. Pictures, Inc
Warner Bros. Pictures, Inc
Ringling'den sonra Bros., Barnum ve Bailey.
Depois dos Ringling Bros., Barnum e Bailey.
Bette Davis filminden bu lanet olası Warner Brothers filmi.
É de um filme da Bette Davis, da porcaria de um épico qualquer da Warner Bros.
Martha, Warner yapımı tüm filmleri hatırlayamam ya!
Martha, não me lembro de todos os filmes da Warner Bros.
Kimse senden her Warner filmini hatırlamanı beklemiyor zaten.
Ninguém está a pedir que te lembres de todos os épicos da Warner Bros.
Warners, vahşi kedi anlaşmasında parayı onayladı ama onu 16'sına kadar hazır etmen gerekiyor.
A Warner Bros já disponibilizou o dinheiro para o gato selvagem... mas ele tem de estar pronto no dia 16.
Özel yapıImış bu benzersiz bisiklet, Kaliforniya, Hollywood'daki... Warner Bros. Stüdyoları'nda, çocuk yıIdız Kevin Morton'a hediye edildi.
A única bicicleta alterada foi apresentada ao jovem estrela, Kevin Morton dos estúdios da Warner Brothers, em Hollywood, na Califórnia.
Pee-wee... Warner Bros. Senin hikayenden müthiş bir film çıkacağını düşünüyor.
A Warner Brothers acha que a tua história dará um excelente filme.
- Muy primo, bros.
- "Muy" de primeira, irmãos.
Danslı müzikal komedi olarak tanıtıldı!
Pelo menos, no mundo de fantasia da Warner Bros.
Görünüşte "My Dream Is Yours", Warner Bros montaj masasında üretilmiş bir Doris Day filminin bütün özelliklerine sahipti.
Olá, posso entrar? Correntes mais escuras infiltravam-se como acontecera com outros gêneros.
- Hayalim hayalindir - Ancak komedinin keskin bir tarafı vardı.
Produzido na linha de montagem da Warner Bros, parecia ser um filme puramente escapista.
Alışılmadık bir biçimde aktris Ida Lupino, Warner Bros. tarafından işten uzaklaştırıldığı için 1949 yılında yönetmen oldu.
Ida Lupino ilumina as alterações no espírito da vítima : uma jovem, prestes a casar-se, que agora tem de aprender a dominar a dor e o desespero.
Yani Warner Bros'un malı ve tescilli markası.
Como tal, somos propriedade exclusiva e registada da Warner Brothers.
Warner Bros ve Disney mağazaları yağmalandı.
Os armazéns da Warner Bros e da Disney ficaram destruídos.
"Casablanca" Warner Bros-1942
Não vamos vendê-los. São só para os amigos.
Warner Bros'tan kurtulmanın ve başrollere odaklanmanın zamanı geldi.
É altura de deixares a Warner Bros. e passares aos filmes.
Warner Bros.'ın Eski Başkanı simdi Sony Pictures'ın Müdürü Baş İdaresi... bildiği şeyleri söyleyebilmişti.
Antigo Presidente da Warner Bros. e Director Executivo-Sony Pictures ... acerca da loucura que aquilo era.
Warner Bros. daha çok zarar gördü ama bu iyiliği yaptı.
Prejudicou a Warner Bros. ainda mais, mas fizeram-lhe a vontade.
Filmin vizyona çıkmasında Kubrick yönetmenliğin ötesine geçerek filmin satış stratejisi konusunda Warner'sı ikna etti.
Na distribuição do filme, Kubrick ultrapassou a função de realizador... ... e determinou com a Warner Bros. a venda do filme.
Kubrick'in Warner's ile ilişkisi eşsizdi :
Kubrick tinha uma relacão única com a Warner Bros. :
- Warner Bros.'ın Eski Başkanı
Era uma questão de trabalhar com um mestre...
- Bir ustayla çalışma ve Stanley Kubrick filmleri yapma isteğiyle ilgiliydi.
Terry Semel Antigo Presidente da Warner Bros. ... e de querer fazer os filmes de Stanley Kubrick.
GeneIde bir şeyi okuyup şöyIe demezsiniz : DünyasaI Şinema Prodüksiyonu Başkanı, Warner Bros. "Bu beIirIi bir fiIm türüne bakış açımızı etkiIeyebiIir."
Raramente alguém tem a oportunidade de ler algo... e pensar que aquilo pode ter impacto real num género de filme.
.. Warner Bros.'taki iIk senaryo topIantımızda... ... dediIer ki : " Tamam, çok güzeI bir şey aIdığımızın farkındayız.
Na primeira reunião para discutir a história... eles disseram : "Tudo bem, sabemos que compramos algo espetacular mas não sabemos bem o que é".
Warner Bros.'un en büyük hasıIat yapan fiImi.
É o maior sucesso que a Warner Brothers já teve.
Warner Bros. Ştüdyosu için büyük bir iş çıkardı.
Para a Warner Brothers, o filme fez algo óptimo :
Seni küçük yaramaz, bak istediğin broş burada.
Brincalhona. Olha. Esta é a medalha que querias.
Al sana bir broş.
Um alfinete de diamantes.
O'nu pataklayarak bir güzel tozunu silkelerdi ve daha sonra da elmas bir broş alırdı.
Tinha-lhe dado uma sova das grandes teria posto pomada nas feridas dela e ter-lhe-ia comprado uma jóia.
Kulede kaybettiğim broş.
O broche que eu perdi na Torre.
Bu broş bir kadına layık.
Um alfinete de mulher!
Bu öğleden sonra şans eseri senin özel hesabına rastladım, o broş iki sent bile etmez.
Eu dei uma olhadela na sua conta particular hoje... e esse broche não vale dois centavos.
Lal taşından bir broş, bir baston ve bir kulak borusu.
Com pregadeira, bengala e aparelho auditivo.
O bir broş iğnesi.
É um alfinete.
Yeşil broş.
O alfinete de peito!
Nişanlandık ve bana kocaman yeşil camdan bir broş hediye etti.
Ficámos noivos e ele deu-me um grande broche de vidro verde.
Ne kadar güzel bir broş küçükhanım.
Ah!
Broş?
Um alfinete?
Ama karanlıkta yolu kaybedebiliriz veya bir işareti atlayabiliriz şu broş gibi mesela.
Talvez no esvuro pervamos a tr ¡ lha, ou um s ¡ nal vomo o brovhe.
Bir broş ya da pterodaktil yapabilirim...
Posso fazer um chapéu, um broche ou um pterodáctilo...
Elmas Taşlı Altın Broş
BROCHE DE OURO
Eğer sizler hepiniz sizi tanıyabilmemiz için broş ya da etiket taksaydınız bu herkes için çok daha kolay olurdu.
Seria muito mais fácil para todos se usassem todos identificação, como um crachá ou um autocolante.
Hugh'ün annesinden ödünç aldığım bu antika broş.
Uma coisa emprestada, este alfinete da mãe do Hugh.
Hastane yardım derneğinden buraya koyması için 30 broş istemiştik.
Distribuímos 30 crachás do hospital para serem postos aqui.
- Bir broş alıyorlar.
- Estão a comprar um broche.
Söylemem gerekir ki, Marguerite, bu broş etkileyici.
Devo dizer, Marguerite, esse broche é... lindíssimo.
Bir tür broş.
É um pendente.
Güzel broş.
Belo broche! - Obrigado, senhor.
Yenisini alamayacağımız eşyalar var, mesela anneannemin Rusya'dan getirdiği... -... broş.
Há coisas que não podemos substituir, como o alfinete da avó,
O lânet broş kaybolmasa iyi olur.
É melhor o raio do alfinete não ter desaparecido.