Buco Çeviri Portekizce
67 parallel translation
Sana osso buco pişirdim.
Preparei osso buco.
Osso buco.
Osso buco.
Yemek yemeye gittim.
Foi por causa do osso buco.
Bıyıkları olduğu gerçeğini kabul etmiyor.
Recusa-se a reconhecer o buco.
Biraz osso buco isteyen var mı?
Alguém quer osso buco?
Manicotti kulağa osso buco gibi gelir.
0 canelone parece o ossobuco.
Hem sen "osso bucco" yapmayı nereden öğrendin?
Onde aprendeste a fazer osso buco?
Osso buco, domuz ve gnocchi yaptık Tony'nin annesinin tarifleri.
Fizemos Osso Buco, Porco e Gnocchi, tudo receitas da Mãe do Tony.
Bu akşam... bu akşam, Osso Buco var.
Deus sabe com quem aprendeste a ser assim.
Osso Buco nasıl olmuş?
Então... Como está o "osso buco"?
Osso buco, escarole ve fasulye var. lstakoz soslu rigatoni de var. İstediğini seç.
Temos osso buco, escarola com feijão... e rigatoni em salsa de lagosta.
- Dana yahni yapıyoruz.
- Estamos a fazer osso buco.
- Dana yahni mi?
- Osso buco?
Bayılırım.
Adoro osso buco.
Bir aylık paket herşeyi içeriyor, filetolar, pirzola New York kesimi, Londra eti ve kaburga kemiği.
Cada mensalidade inclui tudo... os filetes, o osso-buco, corte à Nova Iorque, assado Londrino e a magnífica costeleta de novilho.
Senin o Osso Buco'n... muhteşem birşeydi.
Aquele seu osso buco era... - Realmente ótimo. - Bem...
Kendi Osso Buco'muzu yapmaya başlayacağız.
Começaremos a fazer nosso próprio Osso Buco.
Dana inciğinin üç saat kadar ağır ateşte pişmesi lazım. Onun dışında herşey hazır.
O Osso Buco precisa de guisar durante três horas.
Kurban, dana güveci gibi pişmiş.
A vítima foi estufada como o osso buco.
Osso buco.
Ossobuco.
- Tabii, İtalyan lokantasına gideriz diyordum. Belki Morandi ya da Il Buco?
Sim, estava a pensar num italiano.
Şehir merkezine inmek istersen Tony's'e de gidebiliriz.
Talvez o Morandi ou o Il Buco? Se não quiseres ir para a baixa, podemos ir só até ao Tony's.
Canın et çekiyorsa fileto ya da incik yahnisi de harikadır.
O filete é maravilhoso se tiveres vontade de carne ou de osso buco...
Servikal bölgeden girip kafatasından çıkan kurşun yarası.
Ferida de bala cérvico-buco-crânio-encefálica, recente, com saída do projéctil.
Hafif sakallı, Üst üste üç ceket giyip Küçük file taşıyan...
mulheres com buço que usam três gabardinas e andam com sacos cheios de cordão.
Kabarmış bir cildi ve bıyığı vardı.
Tinha manchas na cara e um buço proeminente.
Uzun boylu, beyaz saçlı, biraz da bıyıklı?
Alta, cabelo grisalho, com buço...
Bıyıklı kadın, Norton Kane değilse o zaman kimdi?
Se Norton Kane não era a mulher do buço, quem era afinal?
Osso buco sever misin Charlie?
Gostas de osso de vitela à italiana, Charlie?
Lady Krusty Bıyık Alma Sistemi hakkındaki düşüncelerin nedir Angelique?
O que acha do sistema de depilação do buço do Krusty?
O bıyık değil, şeftali tüyü.
É um pequeno buço.
Bilirsiniz, tüy sorunu.
Vocês sabem... um buço, nada mais.
Annem ona kedi bıyıklarının beyazlaması gerektiğini söyledi ve ben de şöyle dedim :
Tipo, a minha mãe disse-lhe que ela precisava de cortar o buço dela...
"Ne kedi bıyığı?".
E eu disse, tipo, "Que buço?".
Kuyruklu bir yalandı. Çünkü onda babam kadar kedi bıyıklarından var.
O que é mentira, porque ela tem um buço enorme.
- Bıyık surat.
- Cara com buço.
- Her neyse.
Temos o Osso Buco. Muito bom.
Saç filesi takardı ve belli belirsiz ama çok şirin bir de bıyığı vardı.
Era parecida com a Valerie Bertinelli mas, tu sabes, com uma touca na cabeça e uma pequena amostra do buço.
- Bıyık ağdası için randevu almamı istediğin bir e - posta daha geldi bana.
Também recebi um email para mudar a depilação do buço.
Matthew. Bıyık ağdası yaptırmam ki ben.
Matthew, eu não faço a depilação do buço.
O, um ayda bir bıyıklarına ağda yapıyor ve bazen içerde kalan kıllar sorun çıkartabiliyor.
Ela depila o buço com cera uma vez por mês e, por vezes, nascem-lhe uns pêlos nodosos.
Duş alma, ağda yapma, şu bıyıklarını uzat azıcık.
Não tomes duche, não faças a depilação, deixa o buço crescer um pouco.
Rujun.
- Tira o buço com cera?
Hiç biri yemeğe çıkmadan önce sadece ruj sürmez.. ... tabii uyandığında "Yosemite Sam" gibi sakallı görünmüyorsan.
Ninguém sai ao almoço só para depilar o buço, a menos que tenha acordado com uma bigodaça enorme.
Barbie'nin, minik, sinir bozucu bıyığını ağdayla almasını mı?
A Barbie tirou finalmente aquele buço irritante?
Küçük bir bıyık görüyorum.
Estou a ver aí um pequeno buço.
Ufak kıllarını alcam
Pensei que tinha dito, quando vi este buço. - Buço?
- Osso buco, dede.
Osso buco, vovô.
- Bosso nova, osso buco.
Bossa nova, osso buco.
Bunun anlamı bayan bıyığı bir gecede uzar mı?
"La Iglesia de Nuestra Senora La Reina de Los Angeles". Isto significa que o teu buço cresce à noite?
Tıpkı bıyık ağdalamak gibi...
É como tirar-te o buço...