Budur Çeviri Portekizce
7,204 parallel translation
İzinsiz ayrıldığının kanıtı budur.
Esta é a prova de que ele e um desertor.
Uzun soluklu ve çok önemli bir iş ilişkisi kurmanın ilk kuralı budur.
Foi um insulto. Foi um primeiro passo na reparação de uma longa e importante relação de negócios.
Amaç budur zaten.
O objectivo é esse de qualquer maneira.
Cooper'dı. " Budur!
Isso!
Bir şeyleri karıştırmanın karşılığı budur belki.
É isso que se ganha por espiares.
Budur!
Perfeito!
Olay budur.
É disto que estou a falar.
Ama her şeyin dışında, karar karar mahkeme ve jüriye aittir ve olması gerekende budur.
Mas, tudo o resto, isso é para... Os tribunais e os júris, e é assim que deve ser.
İşte budur ya.
É disso que estou a falar.
Her ülkenin, ordunun ve dinin yapıştırıcısı budur.
É a cola de todos os países, de cada exército, de cada religião no mundo.
Belki sorun da budur.
Talvez seja esse o problema.
Ki bazen istedikleri budur biliyorsun.
O que muitas vezes é o que eles querem.
Belki en iyisi budur.
Talvez seja melhor assim.
- Yeter! - İngilizlerin anladığı tek dil budur!
É a única língua que os ingleses entendem.
Ortaklar ile birlikte aldigimiz çogunluk karari budur.
A decisão foi tomada por mim e pelos meus sócios.
Ama burada bildiğimiz budur. Şehirler dışarı boşalma vardır.
Está bem, vamos voltar ao primeiro plano.
I gitmek zorunda neden işe yaramayabilir tahribatın tam olarak budur.
Brian Jonesy Jones, administrador da NASA, este é o meu filho, Finlay.
İşte, budur!
É isso mesmo!
Muhtemelen en iyisi budur.
É melhor assim.
- Budur baba!
Sim, pai!
Budur.
É isto.
Budur be!
Aqui sim.
Herkesin bilmek istediği şey budur.
É o que todos querem saber.
Dinle, belki de hepimiz için en iyisi budur.
Mas talvez seja o melhor.
Bir nefret suçu demenin sebebi budur, böylece sivil gözetim komitesi öncelik sırasında buna yer verecek.
Por isso é que chamou a isto crime de ódio, para ter precedência sobre a investigação da fiscalização civil.
Seksi budur.
Isso é sexy.
Onu baştan çıkarıcı yapan budur.
É o que a torna tentadora.
Tek söyleyeceğim budur.
É tudo o que tenho a dizer.
- Belki amaç da budur.
- Talvez a questão seja mesmo essa.
Erkeklerin yaptığı budur. Tehdit ederler.
É o que os homens fazem, ameaçam.
İşte baharatı da budur.
É isso o que lhe dá condimento.
Belki de kolay kısmı budur.
Talvez... esta seja a parte mais fácil.
Stark günbatımına yelken açtıysa belki de başlangıcı budur.
Se o Stark está a velejar rumo ao pôr-do-sol... talvez tenha começado aqui.
- İşte budur, kardeşim.
- Podes crer, meu!
Arabanızı çalıştıran şey budur.
É o que faz o carro funcionar.
Elimizde kanıt yoksa yapıyor olmamız gereken tam olarak budur.
A menos que haja provas, é exactamente isso o que se devia estar a fazer.
"Güçlü Budur" un bir bölümünün tümü seninle ilgiliydi.
Há um episódio de "Foram Poderosos" sobre si.
"Güçlü Budur" da güçlerini kaybeden ve sonrasında onları yeniden kazanmaya çalışan kahramanlarla ilgili bir bölüm vardı.
Há um episódio de "Foram Poderosos" sobre heróis que perderam os seus poderes, e depois querem tentar recuperá-los.
Budur be!
Isso!
Ve jürinin bay ve bayanları, gerçekler budur.
E esses, senhoras e senhores do júri, são os factos.
İmparatorluk budur.
É isso que é um império.
Bir şikâyetin varsa, benim ilkem budur şikâyetini yazıya dök.
Quem tiver uma reclamação - é o meu lema - deve apresentá-la por escrito.
İşte bu... Aile işlerindeki sıkıntı budur.
É esse o problema dos negócios de família.
Söylemem gerekir ki, en gurur duyduğum şey budur.
A PEDIDO DOS SOBREVIVENTES, OS NOMES FORAM ALTERADOS.
Sonrası mı var? Amerikalının rüyası budur.
- É o sonho americano.
Jack, belki de olay budur.
Talvez seja isso, Jack.
İnsanların kendilerine söylediği tüm yalanlar arasında bahse varım en yaygını budur.
De todas as mentiras que as pessoas dizem a elas próprias, aposto que essa é a mais comum.
- Budur! - Evet!
- Isso!
Budur!
Sim!
Budur!
Isso!
Size teklifimiz budur.
É a nossa oferta.