Bulursun Çeviri Portekizce
2,584 parallel translation
Eminim bulursun birini.
De certeza que te safas.
Belki faydalı bir kaç bilgi bulursun.
Talvez encontre alguns dados úteis.
Hep bulursun zaten, değil mi?
Arranjas sempre, não é?
- Bir iz bulursan ilk 48 saatte bulursun.
Tem-se boas pistas nas primeiras 48 horas...
Amerika'yı kandırmanın bir yolunu bulursun.
De certeza que arranjas maneira de dar a volta ao "Tio Sam".
Best Buy'da bir iş bulursun.
Vai arranjar emprego na Best Buy.
- Bir daha konuşursan kendini kafanda bir McDonalds şapkasıyla bulursun.
- Basta-me ligar e vai usar um chapéu que diz : "Bem-vindo ao McDonald's. O que vai comer"?
Sonrasında başkasını bulursun. Ardından, öncesindeki endişelerin sana deli saçması gelir.
E depois encontramos outra pessoa e parece uma tolice termo-nos preocupado tanto.
İşte sana hayatta olduğunun ispatı. Şimdi ya parayı bulursun ya da sana öldüğünün ispatını yollarız.
Arranje o dinheiro, ou mandaremos uma prova de morte.
Burayı bulduğun gibi evin yolunu da bulursun artık.
Se soubeste vir, sabes voltar.
- Öyle mi? Şampiyonluk ödülü için gereken parayı buldun huzuru sağlamak için gerekeni de bulursun.
Conseguiu dinheiro para a bolsa do campeão, também conseguirá para manter a paz.
Eminim bulursun onu.
Mas, certamente, podeis descobri-lo.
Ülkedeki her otel odasında bundan bir tane bulursun.
Há um livro destes em cada quarto de hotel do país.
Bir kusur var. Nerede olduğunu nasıl bulursun?
Se há uma imperfeição como descobrimos onde está?
Bence liderliğin başarısızlığını tartışan bir sürü tarihçi bulursun.
Acho que a maioria dos historiadores atribui isso a uma falha de liderança.
Nemeton. Onu bulursan, Jennifer'ı da bulursun.
O Nemeton... se encontrares isso,
Onu bulursun onu öldürürsün, ortadan ikiye bölersin.
Tu encontra-lo... tu mata-lo... tu corta-lo ao meio.
Bırak Dublin'e gitsin, sen de düşünecek zaman bulursun.
Deixa-o ir para Dublin e depois podes pensar com calma.
Ya sevgilimi bırakmaları için telefon edersin ya da birkaç gün içinde Cesar'ı derisi yüzülmüş şekilde canlı bulursun.
Ou libertas a minha namorada, ou vais descobrir, em alguns dias, que o Cesar foi esfolado vivo.
İddiaya girerim sözlükte bencil kelimesine baksan Kendi resmini bulursun.
Aposto que se procurares a palavra "egocêntrico" no dicionário, irás encontrar uma fotografia tua.
Umarım bir kovan bulursun kendine.
- Sim. Espero que tenhas urticária.
Eminim ki bunu düzeltmenin bir yolunu bulursun.
Tenho a certeza que vais arranjar maneira de resolver isso.
Bir yolunu bulursun sen her zaman.
Vais acabar por descobrir por ti, descobres sempre.
Bulduğun iyi kötü her işi yap derim, yoksa kendini hapiste bulursun.
Devias aceitar qualquer tipo de trabalho, senão vais parar à prisão.
Eğer dışarı çıkıp, insanlarla tanışmaya çalışırsan birisini bulursun.
Vais encontrar alguém, se saíres e tentares encontrar pessoas.
- Bir ortak bulursun ve Wally Burns olayı yapabilirsin.
Bem, se arranjares um parceiro, podes fazer um Wally Burns. O que é um Wally Burns?
Her zaman bir yolunu bulursun.
Como fazemos sempre.
Alnın açık olsun, kızım, böyle bulursun ancak yolunu.
Por isso, levanta a cabeça, miúda E irás longe
Umarım aradığın şeyi bulursun ve onu bulduktan sonra gelip beni bulursun.
Espero realmente que encontres o que procuras. E depois de encontrares, podes voltar e procurar-me.
Zamanı geçirmek için kendince bir şeyler bulursun.
Descobrirás coisas para passar o tempo.
Sanırım eğer kazarsan bir şeyler bulursun.
Acho que se cavares, vais encontrar algo.
Sen bir soyun da cevabı bulursun.
Tire e vai descobrir.
Evet, Böyle bir yüzle, birkaç ay içinde koca bulursun
Sim, com um rosto desses, vais arranjar um marido em dois meses.
Sadece meraktan soruyorum, ne tür kadınları çekici bulursun?
Só por curiosidade... sentes-te atraído por que tipo de mulheres?
Corey, kuru bir ülkede nasıl viski bulursun?
Corey, como consegues aqui bebida com a lei seca?
Artık gereksiz hayır işi yapmıyorum bu yüzden akşama dairemden çık yoksa eşyalarını dışarıda bulursun.
Não é uma instituição de caridade, por isso quero que saias esta noite ou as tuas coisas ficam na rua.
Evet, şimdi böyle söyleyebilirsin ama belki sonra yapacak bir şeyler bulursun.
Mas talvez podias dizer que estavas e... Tenho certeza que podes encontrar outra coisa para fazer.
Ve sana bir şey söyleyeyim bana engel olmaya çalışırsan bir hafta bile olmadan kendini sokakta bulursun.
Se tenta fazer-me a folha, estará na rua em menos de uma semana.
Kendini bahçede bulursun.
- Acabarás no jardim.
Ya bana güvenmenin bir yolunu bulursun, ya da beni bırakırsın.
Ou arranjas maneira de confiar em mim, ou deixas-me ir.
Eminim benimle uğraşacak başka şeyler bulursun.
Estou certa que vais encontrar alguém para brincares.
Dolapta ihtiyacın olan her şeyi bulursun.
Encontrará tudo o que precisa no armário.
Belki okuldan pratik yapacak bir çocuk bulursun.
Talvez encontres um rapaz na escola para treinar contigo.
Neler olduğunu anlatmanın bir yolunu bulursun.
Vais arranjar uma maneira de lhe explicar o que aconteceu. Vou?
Bir yolunu bulursun.
Vais arranjar uma saída.
Belki bize gerçekten peşinde olduğumuz bir şeyler bulursun.
Talvez agora encontre aquilo que realmente procuramos.
Bir yolunu bulursun artık. Yaratıcı bir adamsın.
Arranja-te, és um tipo criativo.
Bir tane buldum. Uzun süredir giymediğin bir ceketi giyer de cebinde 20 dolar bulursun ya... Mükemmel bir his.
Quando vestes um blusão que já não usas há algum tempo e encontras 20 dólares no bolso, é espectacular.
Beni bulursun.
- Tu encontras-me.
Umarım aradığın şeyi bulursun.
Desejo-te o melhor.
Bulursun.
Mas vai.