English phrases | Russian phrases | Turkish phrases
Translate.vc / Türkçe → Portekizce / [ B ] / Bölge

Bölge Çeviri Portekizce

7,656 parallel translation
Orası gizli bölge.
Aquela área é restrita.
Burası ticari bölge, bomboş olur.
É uma zona comercial. Estará vazia.
Bölge polisi, eyalet polisleriyle ortak çalıştıklarını dile getirdi.
A Polícia estatal e a local estão a colaborar.
- On Beşinci Bölge Karakolu.
Décima Quinta Esquadra.
Akşam sekizde On Beşinci Bölge Karakolu'nda ol.
Está na 15ª Esquadra às 20h00.
Yapabileceğim şey, uygun her kaynağımızın bölge üzerinde çalışmasını sağlamak.
Só posso garantir que todos procurem a localização.
Daha fazla bölge, daha fazla para.
Mais território, mais dinheiro...
İstediğiniz kadar bölge alabilirsiniz ama birbirinizin bölgelerini değil.
Fiquem com as áreas que quiserem, mas não as tirem uns aos outros.
- Göttlicher, bölge savcısı.
- Göttlicher, Ministério Público.
- Orthus'un yeni Ulusal Bölge Satış Temsilcisi.
- O novo representante... - Foi por tua causa. da divisão nacional de vendas da Orthus!
Bölge savcısının ofisini arayıp savcıda ne olduğuna bakayım mı?
Talvez verificar junto da Procuradoria Estadual, para ver aquilo que o procurador tem nos ficheiros?
Aaron'ı üç sene önce hapse yollayan bölge savcısı Sean Moore'muş.
O procurador que colocou o Aaron na cadeia, há 3 anos foi... o Sean Moore.
Bölge savcısı üç sene önce Aaron Brown hakkında tüm bildiklerini gönderiyor. Ancak ilgilenen tek biz değiliz.
A Procuradoria vai enviar tudo aquilo que eles têm sobre o Aaron Brown, de há três anos atrás, mas, não somos os únicos interessados.
Aaron Brown'ın üç sene önce ters giden soygunu hakkında bölge savcısındaki her şey.
Tudo aquilo que a Procuradoria tinha sobre o roubo do Aaron, há 3 anos atrás...
Bölge savcısı şimdi aradı.
- A sede acabou de ligar.
Dedin ki bir hacker sana çalıntı bir CIA belgesi göndermiş ve bir gün sonra Avrupa Bölge Amiri, Washington'dan buraya geliyor.
Recebeu um documento roubado à CIA por um hacker, diz a Laura, e um dia depois o chefe da divisão europeia deixa Washington para vir cá.
Stanford Bölge Hapishanesi kapanmıştır.
A prisão de Stanford County está agora encerrada.
Orası Deniz Donanması korumasında, yasak bölge.
Isso fica na reserva da marinha, fora dos limites permitidos.
Dur sana bölge halkına öğrettiğim şeyi göstereyim.
Espera até eu mostrar o que ensinei aos inquilinos.
Vardiya değiştirdikleri zaman korumasız kalan bir bölge var.
Quando mudam de turnos, há uma secção que fica sem vigilância.
Bu özel kayıtlar dün gece hâlâ karantina alanında kalanlardan Pretty Lake'in uçuşa yasak bölge olduğunun açıklanmasından hemen önce alındı.
ADOLESCENTES CREMAM CORPOS DENTRO DA VEDAÇÃO Estas são imagens exclusivas gravadas por aqueles ainda dentro da zona de quarentena ontem à noite, um pouco antes de o governo anunciar Pretty Lake como zona de exclusão aérea.
Amcam bölge doktoruydu.
O meu tio era o delegado de saúde da área.
Hükümet Pretty Lake'i uçuşa yasak bölge ilan etti.
O governo declarou Pretty Lake como zona de exclusão aérea.
Tünel bitirilince bölge hurdalığa çevrildi. O yüzden haritalarda yok.
O túnel foi acabado, o local foi descartado, então não consta em nenhum mapa.
Burayı uçuşa yasak bölge ilân ettiler.
Declararam a área como zona exclusão aérea.
- Bu bölge su taşkınına yatkın mı?
Esta área é susceptível a alagamentos? Sim...
Bölge Üniversitesine gitmesine yardım edecekler.
Vão ajudá-la a entrar na faculdade comunitária.
Bu sabah saat 09.00 itibariyle, Staten Island'ın hastalıktan arındırılmış bölge olduğunu sizlere açıklamaktan dolayı gurur duyuyorum.
Tenho o prazer de anunciar que a partir da 9 horas desta manhã, Staten Island é uma zona livre de epidemia.
Bölge savcısı, seni tutuklamamı istedi.
O Procurador acaba de ordenar a sua prisão preventiva...
Başka yere götürebilmemiz için Nelson bölge hastanesinde Boyd'dan kurşunu çıkartmalarını bekliyor.
O Nelson vigia-o, no Harlan Regional Medical, até extraírem a bala e podermos transportá-lo.
Arama yapacak yarım düzüne adamımız var ve bölge çok büyük.
Temos 6 pessoas à procura, e é uma área muito grande.
YASAK BÖLGE İZİNSİZ GİRMEK YASAK
ACESSO RESTRITO NÃO ENTRE
Evet ya öyle ya da orası bir güvenli bölge.
Sim, é isso... ou é uma zona segura.
Quinn'i devirmeme yardım edersen sana bir bölge teklif ediyorum.
Se me ajudarem a matar o Quinn, dou-lhes um território.
Bölge polisi Keller Sr.'ı iyice araştırmış, o olduğunu düşünmüşler. Ama sadece ikinci derece izler bulmuşlar. Kesin bir fiziksel delil yokmuş.
A polícia local tinha suspeitas sobre o Keller Sr., estavam convencidos que tinha sido ele, mas tinham apenas um caso circunstancial, nunca encontraram nenhuma prova física conclusiva.
Şef Fischer bölge şeflerinin kendilerini, tekrar caddelere alıştırması gerektiğini söyledi.
O Comandante Fischer quer supervisores distritais para se readaptarem às ruas.
Pekâlâ, Başkomiserim boş olan tek yer eski karımın yatak odası ki orası yasak bölge.
Capitão, o único quarto livre é o da minha ex-mulher, que está interdito.
Topeka'da bölge başsavcısı.
Procurador distrital em Topeka.
Gelişen toplumumuz için en güvenilir ve mali olarak en sorumluca seçenek bölge sınırlarımızı düzenlemektir.
A opção mais viável e fiscalmente responsável para a nossa comunidade é ajustar as fronteiras do distrito.
Bölge Savcısı ne dersek diyelim seni suçlamayacak.
A promotora não vai acusar-te de nada que lhe levarmos.
Bir çeşit güvenli bölge.
É uma espécie de zona segura, Capitão.
Burası sadece bir güvenli bölge değil.
Isto não é, apenas, uma zona segura.
Bölge Savcısı, savcı-sanık uzlaşması için teklifte bulunuyor.
O Procurador-Geral está a oferecer uma negociação da pena.
Bölge Savcısı, Alison'ı çok tehlikeli bir kız olarak betimliyor ve onun adam kaçırma olayının ucuz bir kurgu olduğunu sınıf arkadaşlarından biri biliyor gibi görünüyor.
O Procurador-Geral descreve a Alison como a rapariga malvada, e parece que uma da suas colegas de escola sabia que o seu rapto era ficção.
Bu bölge kapalı.
Esta zona é interdita.
Mavi bölge, Hodgins'in bulduğu parçacıklar.
A área em azul são as partículas que o Hodgins encontrou.
Bakanlık, bölge hâlâ tehlikeli diyor.
O Estado diz que a área ainda é muito perigosa.
- Bölge tamamen terörist kontrolünde.
Os terroristas tem controle total da área.
Herkesin işini iki katına çıkar. Ben de bölge bulmak üzerinde çalışacağım.
Eu procuro o território.
27. bölge aradı.
A esquadra 27 acaba de ligar.
Bu bölge bu derece soğumaz.
O sangue dela estava congelado nas veias.

© 2017 - 2024 Translate.vc | [email protected]