Caido Çeviri Portekizce
58 parallel translation
# Ve şimdi şişedeki mesajın # # Kıyıya vurdu #
e agora a tua mensagem numa garrafa, têm caido nas moscas da praia?
Aceleyle odaya koşuştuk. Prense Selim masasının üzerine yığılmış haldeydi.
Entramos no quarto e o principe Selim estava caido sobre a mesa.
Koyağa düşmüş olmalı, bu da onun sonu demek.
Deve ter caido na ravina e esse foi o seu fim.
Bazen keşke bina üzerime yıkılsaydı diye düşünüyorum.
As vezes, desejo que a parede me tivesse caido em cima.
Tahmin ettiğiniz gibi... Bay Goodfellow ile Bay Shanks henüz caddeye varmadan iki enfes genç kızın davetkar kollarına düşmüştü.
Como podem se imaginar... antes de que o Sr. Goodfellow e o Sr. Shanks chegassem à rua... tinham caido nas mãos de... duas sensuais senhoritas.
Bayan Kendall'a çok değer veriyorsunuz...
Sei que está terrivelmente caido por Miss Kendall....
Ceset olsaydı buradan yuvarlanır ve duvarda dururdu.
Se foi mesmo o corpo, terá caido e batido de encontro a este muro,
Bu arada bir şeyler düşmüş olabilir, sence de öyle değil mi?
É possivel que algo tenha caido durante o processo, não acha?
Yenilmiş düşmanın cesedini göstermek ; barbarlık bu.
É barbáro exibir o corpo de um inimigo caido.
Fransız polisinin yarısının üstümüze kapanmadığına şaşırdım.
Surpreende-me que ainda não tenha caido sobre nós metade da polícia de França.
Şey onu orda yalan söylerken gördüm, ve dedim ki uh......
Bem, vi isso alí caido, e pensei... hum......
Geç vakte kadar çalıştığı için yorgun düşüp uyuya kalmış olabilir.
A telefonista deve ter caido no sono.
Stockwell'in böyle bir tuzağa düştüğüne inanamıyorum.
Não acredito que o Stockwell tenha caido assim numa armadilha dessas.
Bir tek kısa adımla kendimi üçüncü imparatorluğun seçkinleri arasında bulmuştum.
Com um só salto, havia caido no meio da elite do Terceiro Reich.
keşke tulumba en dibe kadar düşmeseydi, ve keşke zavallı çiftçi, soğukkanlı davranıp... halata tutunsaydı.
Se a bomba não tivesse caido ao fundo... e se o pobre lavrador tivesse tido a presença de espirito... de se agarrar á corda.
Burada biri öldü.
Temos um homem caido.
Bu hikâyeyi pek sık anlatmam ama yedi yaşımdayken yuvasından düşmüş bir kuş bulduğumu hatırlıyorum.
Eu não... conto muito frequentemente esta história, mas, eu me lembro-me de quando eu tinha sete anos uma vez eu achei um pássaro que tinha caido do seu ninho E assim, eu apanhei-o, e trouxe-o para a casa
Eğer kıçını sallamayı kesebilseydin, ilk sırayı kaçırmayacaktın.
Se parares de abanar o rabo, não teria caido de todo.
Tıbbi tavsiyenin aksine, suratına şu işi yaptı... ve çevresindekilere karşı şöyle yaptığına dair ısrarcı oldu... Ne? yalnızca yere düştüğüne dair ısrarcı oldu.
Contra o conselho médico, ele operou o seu nariz para melhorar o seu rosto... e disse aos que o rodeavam que simplesmente... que meramente havia caido
Neden düştüğünü açıklar o zaman.
Isso explica ela ter simplesmente caido.
Neden bir cenazedeymişim gibi hissediyorum?
Porque é que tenho a sensação de ter caido num funeral?
İlacı almak için arkamı döndüm, ve sonra yere yığıldı.
- Voltei para ir buscar as minhas coisas, e ele estava caido no chão.
Yerde uzanıyordu.
Estava caido no chão.
- Sana asılanlarla değil.
- Não quando ele está caido por você.
- O kamyonuna aşık.
- Caido pela camioneta dele.
Bütün okul, Bickleman'ın Madison'a tutuştuğunu biliyor.
Bem, toda a escola sabe que Bickleman está caido pela Madison.
Kaya bir çatıya düşebilirdi.
A pedra podia ter caido num telhado.
Belki at arabasından düştü. iki küçük sivri uçda boğazına battı Ve tüm kanı dışarı sızmış oldu.
Talvez tenha caido da carroça e aterrou nesses dois espigões e todo o seu sangue esvaíu-se.
O da dengesini kaybedip üzerine düştü sanırım.
Deve ter tropeçado e caido nela, acho.
Biliyorsun, gelmeyi düşünmüyorum,... ama sonra her şey sarpa sarıyor.
Gostaria de ir e ter certeza que a média não tenha caido
O kaybedilmiş bir kardeş, bebek.
Ele é um irmão caido, miúda.
I cant'inanmak için düştü.
Não acredito que tenha caido nessa.
- Karanlıkta düşebilirdim.
- Poderia ter caido na escuridão
Düşmüş bir Papa'mız var!
Temos um Papa caido!
Yere düşünce Anton'ın cebinden düştüğünü düşünüyoruz.
Deve ter caido do bolso do Anton quando ele caiu ao chão.
Kızının düşmesinin ardından aniden ortaya çıkması sence de ilginç değil mi?
Não achas interessante que ela de repente apareça, um dia depois da sua filha ter caido daquela forma?
Gemi zihni büyük gemi yığınının yörüngeden çıktığının ve çarpışma rotasının Defiance olduğunu biliyordu.
O ark-brain foi alertado de que um grande pedaço da nave tinha caido de órbita e estava em rota de colisão com a cidade.
Dua edelim de bir suikaste kurban gitmiş olmasınlar.
Rezamos à Deusa que não tenham caido vitimas de jogo sujo.
Belki şarampole falan yuvarlanmıştır ve kimse de arayamamıştır.
Ou, podem ter caido numa ravina e não podem responder às chamadas.
Hattın kesildiğini sandım- -
Pensei que a linha tinha caido -
Çamaşır... sepetine yanlışlıkla girmiştir.
Devem ter caido no cesto da lavandaria.
Arabayı bulduklarında dedikleri şey şanslıymış çünkü çarptığı Joshua ağacı onun uçurumdan yuvarlanmasını engellemiş.
Quando encontraram o carro, eles disseram... que ela tinha tido sorte, porque... a arvore onde ela bateu impediu-a de ter caido no penhasco.
William Hooke'un teslim etmek için görevlendirildiği şey başkasının eline geçti.
o objeto william Hooke foi encarregado de entregar tem caido em outras mãos.
Malum başkalarının eline geçti.
O malum tem caido em outras maos.
Ele geçirilme kurbanları genelde uyuşuk görünürler ve durduk yere uyurlar.
As vitimas de possessão, normalmente aparentam estar sonolentas ou, ter caido num estado de sono profundo.
Lokantada başına birşey gelmediğine seviniyorum.
Só estou contente por ele não ter caido no restaurante.
O kadar şeyin içinde, kırıştırılmış bir fiş veya sakız olabilecekken cebimden o anda düşen şeyin ataç olması normal mi?
De todas as coisas no mundo, um recibo enrolado, uma pastilha elástica... foi o que aconteceu ter caido do meu bolso, naquele momento.
- El Caido.
- El Caído.
Bu El Caido.
É o El Caído.
Uçup gitmiş olmalılar.
Eles devem ter caido.
Nefes alıyor!
Oficial caido! Está respirando.