Calor Çeviri Portekizce
7,213 parallel translation
Tanrım, çocuk Nolan Ryan ateşini tekrar getiriyor sanki.
Caramba! Ele está a trazer o calor do Nolan Ryan, aquele miúdo.
Anasissier Talmak'ın sıcaklığı sana sağlık versin.
Que o calor de Anasissier Talmak te encha de saúde.
Çok sıcak.
Está demasiado calor.
Yaşam derin deniz tabanındaki bir volkanik bacanın haşlayan sıcağında da başlamış olabilir.
Ou a vida pode ter começado no calor escaldante de uma chaminé vulcânica, nas profundezas do fundo do mar.
10 milyar yıllık yaşam süresinin yarısına gelmiş olan Güneş'in aksine kırmızı cüceler, trilyonlarca yıl daha gezegenlerine ışık ve ısı sağlamaya devam edecektir.
Ao contrário do Sol, que vai a meio da sua vida de 10 mil milhões de anos, as anãs vermelhas fornecerão luz e calor aos seus planetas durante biliões de anos.
Sıradışı sıcaklık casus yazılımın bir göstergesidir.
O calor fora do normal é indicador de um dispositivo de escuta.
Geçen gece hazırlıksız bir şey yaptık.
Ontem à noite, fizemos algo, algo no calor do momento.
- Biraz sıcak oldu, değil mi?
Vai! - Está a ficar calor aqui.
Hava aracı iki ısı izi tespit etti.
O drone está a receber dois sinais de calor.
John, iki tane ısı izi buldum.
John, tenho 2 sinais de calor.
Tamam, ısıyı yükseltebileceğini mi düşünüyorsun?
Está bem, achas que podes trazer o calor?
Isı sinyalleri yalnızca çiftlik hayvanlarından geliyor.
As únicas assinaturas de calor são de gado.
Bunlar kentin ısı taramaları,... uydu tarafından çekilmişler,... Aurelius'un saldırılarından bir hafta önce.
São registos do calor na cidade via satélite uma semana antes dos ataques do Aurelius.
Her defasında, bir anlığına Queens'te algılanabilir bir ısı farkı oluyor bomba patlamadan bir hafta önce.
Em todos os casos, há um minuto, mas perceptível, com um pico de calor no Queens. Uma semana antes de uma bomba explodir.
Şimdi, biraz daha yakından bakarsak ışımalara,... kaynaklarını görüyoruz ki Woodside, Queens'te,... hemen arkasından bu evde.
Agora, quando olhamos mais de perto os picos de calor, vemos que eles originam-se em Woodside, no Queens. Logo atrás desta casa.
Paketlerin fotoğrafını mesajla gönderdik... Hakim ısı imzasına ekleyecektir.
Mandamos fotos das embalagens e das assinaturas de calor a um juiz.
Seni isitan tek sey atesli tutkunun sicakligi.
A única coisa que te mantém quente é o calor da tua paixão ardente.
Suya da dayanıklı ısıya da, aklına ne gelirse artık.
Isto é à prova de água, de calor, de tudo.
O anda çok sinirliydim. Duygularım beni ele geçirmişti.
No calor do momento, acabei por me descontrolar.
Ateş bastı burayı.
Está muito calor aqui.
Anın etkisine kapılıp asla tutulamayan bir söz.
Uma promessa feita no calor do momento que não se pretende manter.
Termal kamera odadaki herkesin sıcaklık derecesini gösterir bize.
A imagem térmica pode dar assinatura de calor de qualquer corpo naquela sala.
Nörotoksini üretebilmek için çok fazla miktarda ısı gerekir... Bu da gereksiz maddelerin atılması için oldukça büyük ve yatay bir düzenek gerektirir.
Cozinhar uma neurotoxina ia exigir um calor altíssimo, e exigia um sistema de escape vertical muito específico para o refugo.
Doğru, ısı ve havalandırma, bunlar anahtar kelimeler.
Está bem, calor e ventilação eram as chaves.
Hepsinde de bu iş için belirlenen ısı çıkışları mevcut ve gerekli enerji tüketimi de. Tam hedeften vurduk.
Com assinaturas de calor específicas podem cravar a energia.
- Şimdi de yüksek bir sıcaklık gerekiyor.
- Agora precisas de muito calor.
- Yüksek sıcaklık mı? !
- Muito calor?
Sıcaklık artışı patlamasını sağlayacak.
Adicionar calor resulta em explosão.
Özellikle de ısıyı vurgulamam gerek.
Eu já resolvi a questão do calor.
Adamın biri geliyor, metal panelli bir şey sunuyor ve boyutları yüzünden soğutucu sığmıyor.
O tipo apresentou uma coisa com painéis de metal e, devido às dimensões, o dissipador de calor não cabe.
Harici paneller ısıyı kartın dışına taşıyamaz mı?
Deixar o painel exterior dissipar o calor da placa?
Kışları çocuk donar yazlarıysa pişermiş.
No Inverno, o rapaz passava frio, e no Verão morria de calor.
O anın sıcaklığıyla korkunç pek çok şey söyledik.
Dissemos uma série de coisas horríveis no calor do momento.
Tüm olanların ceremesini kim çekti biliyor musun?
Queres saber o que levou o calor de tudo isto?
Sıcaklık toprağın bir kısmını öldürmüş.
Não. Mas o calor queimou algumas zonas.
Isı kasılmasını diyorsun?
Rigidez do calor?
Aslında burası çok sıcak oldu.
Sabe que mais? Está muito calor aqui dentro.
Sims bunlardan birindeyse vücut ısısını bununla tespit edebiliriz.
Se o Sims está num deles, vamos apanhá-lo pelo calor corporal com isto.
- Ve kibarlık, güzellik, sıcaklık...
- E bondade. Beleza, calor.
Kalbinde hizmetkâr Leith için bir sıcaklık olduğunu biliyorum.
Acredito que tendes calor no coração pelo servo Leith.
"Gerçek bir yeni doğan gibi, " bebeğiniz aşırı sıcak ve soğuktan korunmalıdır.
"Tal como um verdadeiro recém-nascido, o seu bebé deve ser mantido longe de muito calor ou frio."
Bugün hava çok sıcak.
Está calor hoje.
Onu taşımaktan boynumda yaralar olmuştu.
Era demasiado calor no meu pescoço.
İnsani yönleri her ne kadar tatsız olsa da Norveçlilerin sıcaklığı kimsede yoktur.
Por muito desagradáveis que sejam, os noruegueses sabem aproveitar o calor dos animais. Posso?
Muhtemelen yakılırken ki ısıdan genleşme sonucu oluşmuştur.
Pode ser uma fratura de expansão causada pelo calor durante a cremação.
Loch Garve'ın doğu yakasının suları asla donmaz çünkü su atının bacalarının sıcaklığı buzu eritir.
E as águas do lado leste do lago Garve nunca congelarão porque o calor que vem da chaminé do monstro - derrete o gelo.
Keşke hava güzel olsaydı. Yüzmek istemiştim.
Gostava que estivesse calor, para nadarmos.
İlk önceliğimiz ısıdan meydana gelen çatlakları,.. ... diğerlerinden ayırmak. Bunlar bize başka bir ölüm sebebi verebilir.
A primeira tarefa é distinguir as fraturas do calor de outras fraturas que indiquem outra causa de morte.
Bu çatlakların sıcaktan olduğunu düşündüm ama şuna bir bak.
Achava que estas eram fraturas de calor, mas veja isto.
Patlama ısısı, gram başına 650 kalori.
Calor da explosão : 650 calorias / grama.
Isı izi alıyorum.
Tenho um sinal de calor.