English phrases | Russian phrases | Turkish phrases
Translate.vc / Türkçe → Portekizce / [ C ] / Casas

Casas Çeviri Portekizce

8,089 parallel translation
Bir Taylandlı ile evlenerek bizden biri olabileceğini sanıyorsun.
Casas com uma Thai e pensas que podes ser um de nós. Mas não és.
15km çevredeki her şehri, her evi arayın.
Verifiquem todas cidades, casas num raio de 16 km.
İki adım geriye git!
Recua duas casas.
Evler yıkılacak.
Casas destruídas.
Rashhed yardım derken tuvaleti paspaslayıp havluları toplamayı kastetmiştir. Ayrıca seni dayak yemekten kurtardığım anı düşünüyorum da hareket öğrenmeye ihtiyacı olan ben değilim.
Achei que por "ajudar", o Rashid queria dizer limpar casas-de-banho e lavar toalhas, e a julgar pela tareia que evitei que apanhasses, não sou eu que precisa de movimentos.
Yangınları itfaiyeciler çıkartıyor sonra evleri soyuyorlar.
Os bombeiros andam a provocar incêndios e a roubar as casas.
Bu çok ironik işte, evleri yağmalamak için yangın çıkartırken bunu hesap etmeli.
Isso é irónico, considerando que estas a provocar incêndios para roubar casas.
- Evet hayatım. Ama bir anda, birkaç hippi duvardan çıkıp geliyor düşük ücretli evlerle, kuşların öldürülmesiyle ilgili bağırıp çağırıyorlar.
E, de repente, apareceram uns hippies a gritar sobre casas de baixo custo e matar pássaros.
Cidden radikaller demek ki düşük ücretli evleri golf sahasına tercih ettiklerine göre.
Devem ser muito radicais por preferirem casas de baixo custo a campos de golfe.
Sizler kendi evinizi, çocuklarınızı hayatlarınızı savunuyorsunuz.
Estão a defender as vossas casas, os vossos filhos..... as vossas vidas. Têm um motivo para lutar.
Vergiden muaf olan kerhaneye ya da kumarhaneye yükselseydim belki...
Talvez se fosse para bordéis e casas de jogo onde tudo é livre de impostos...
- Güçlendirici özellikli egzotik bir flora.
É uma flor exótica, de boas propriedades. Três casas de banho.
Nükleer tesisin yakınında yaşayanlar... yaklaşan felaket sonrası evlerine dönebilirler.
Moradores próximos de uma central nuclear... começam a ser levados para suas casas depois de quase um desastre...
Hastaları ve fakirleri ikinci sınıfa koyuyorsun müfettişler de onları ülkeye sokmana izin veriyorlar sonra ucuz dairelerde ve kenar mahallelerde yaşıyorlar.
Transferes os doentes e os pobres para a segunda classe e os inspetores deixam-nos entrar no país, onde infestam as casas e os bairros.
Tuvaletler sende.
- Ficas com as casas de banho. - Não te queríamos aqui.
Gelgelelim, bu Park Avenue'de oturan evleri zarar görmüş insanlara ödeme yapmamızı gerektiriyor.
No entanto, creio que ainda será necessário pagar aos residentes de Park Avenue, cujas casas ficaram danificadas.
Tuvaletler korkunç oluyor.
As casas de banho são um pesadelo.
Tuvalete gitmek de yok, tamam mı?
E não há casas de banho, certo?
Sonra da hayatta kalanlara kendi evlerini parçalattırdılar.
Depois obrigaram os sobreviventes a transformar as nossas casas em pó.
Henry ve Tessa'yla mücadele etmeni izledim haftalarca onlardan ayrı kalmanı, tatil yüzünden ayrılmalarınızı iki eve birden ait olmalarını.
E vejo a luta que tens com o Henry e a Tessa, os fins de semana sem eles... férias separados, a viverem em duas casas.
Son sözüm şudur : Yargıç beyimiz kamu konutlarında yaşayan insanları çok seviyorsa o tür bir konutlandırmayı kendi mahallesine yaptırsın. - Bakalım hoşuna gidecek mi.
E se esse juiz gosta tanto das pessoas que vivem em bairros sociais, talvez deva construir essas casas no bairro dele, onde ele mora, para ver se gosta!
Beş evini ve beş ofisini bastılar...
Verificaram as sua meia dúzia de casas... e as suas dezenas de escritórios...
Benimle evlenir misin?
Casas comigo?
Lütfen evleriniz dönün.
Por favor, regressem às vossas casas!
Evlerinize dönün!
- Regressem às vossas casas!
Sağda solda şimdilik.
E tu? Estou entre casas.
Bak abartmıyorum, seçecek dünya kadar ev var.
Existe, sem exageros, todas as casas do mundo para escolher.
Taksiyi çağırdım bile ama yarın gösterimden sonra beni alabilir misin?
- Já chamei um táxi, mas amanhã, podias ir buscar-me depois de mostrar as casas?
İcralık evler babamın ilgi alanıydı.
O meu pai troca casas despejadas.
Lütfen sakin olun ve acilen evlerinize dönün.
Por favor regressem às vossas casas imediatamente, de forma ordeira.
Buradaki arazilerileri almak için insanlara zorla imza attırıp bir yıldır kıçını yırtan benim.
Isso é fantástico, mas trabalhei imenso durante um ano a arranjar casas de campo e a vender terrenos.
Bir emlakçı Mamaroneck de bize evleri gösterecek.
Um agente imobiliário vai mostrar-nos casas em Mamaroneck.
- Adilerin evi yoktur.
As doninhas não vivem em casas.
Bu şey evlerimizde, çocuklarımızla birlikte
Esta "coisa" esteve dentro de nossas casas, com os nossos filhos.
İki ev arası bir dinlenme tesisi gibi.
Uma espécie de casa entre casas.
Ne zaman bu hayatını bırakıp, durulup evlenmek için yakışıklı birisiyle tanışacaksın sen?
Quando é que deixas essa vida? Quando arranjas um namorado que valha a pena e te casas?
Woodrugh'yu fahişelere, eskort servislerine yollayabiliriz.
O Woodrugh pode verificar casas de prostitutas e acompanhantes.
Sana bir şey söylemem gerekiyor, bunun için üzgünüm ama bu evler belediye çalışanları içindir.
Bem, tenho que te dizer... Desculpa lá... Mas estas casas estão reservadas para trabalhadores municipais.
Polisin iki evde de bulamadığını biliyorum.
Sei que a polícia não o encontrou em nenhuma das casas dele.
Ailelerin tüm fertlerini, kendi evlerinde öldürüyor.
Mata famílias inteiras... e dentro das suas casas.
Bir ay arayla benzer bir şekilde iki aile katledildi.
Duas famílias mortas nas suas casas. Um mês de intervalo. Circunstâncias parecidas.
Evleri yanarak kül olacak, karıları ve çocukları köle olacaktır.
As suas casas serão queimadas, as suas esposas e filhos tomados como escravos.
Her iki mecliste de Amerika Çalışıyor'u tanıtıldığı günden beri açıkça destekleyen 50'den fazla Demokrat ve Cumhuriyetçi var.
Tenho mais de 50 Democratas e Republicanos em ambas as casas que apoiaram publicamente o America Works desde a sua introdução.
Aksi taktirde daha fazla eve girip Ejder'in sana bıraktıklarına bakacaksın.
Senão vai ter que entrar em mais casas e ver o que o Dragão deixou para si.
- Fakirler için ev yapıyordun.
Estavas a construir casas para os pobres.
Yuvalarını, ailelerini.
As casas, as famílias.
Korunmaya ihtiyacı olan herkesi evlerine geri götürdüm.
Levei todos os que precisavam de proteção para as suas casas.
Bak, Union Allied'in arkasinda her kim varsa, ve ya kendilerine ne diyorlarsa Elena gibi insanlari sindirmeye calişiyorlar boylece onlari evlerinden edip yerine kimsenin karşilayamayacagi konutlar inşa ediyorlar.
Quem estiver por trás da Union Allied, ou como ela se chame agora, estão a ameaçar pessoas como a Elena para as tirarem das suas casas e construírem condomínios caros que ninguém pode comprar.
İlk gün Tapınakçıların yaşadığı evleri ve nerelere saklanabileceklerini tespit ettik.
No primeiro dia, identificámos as casas onde viviam os Templários e onde se escondiam.
Sen.
Porque mesmo apesar de fazeres entregas a mais 70 casas na enorme área de LA,
Çoğu evde böyle bir karneyi duvara asarlar be.
Entendo que isso em muitas casas é considerado uma palmada nas costas, emoldurar a conquista da nota escolar.

© 2017 - 2024 Translate.vc | [email protected]