Cesedi Çeviri Portekizce
6,652 parallel translation
Sanıyorum ki katil cesedi taşıyıp bu yeni mekanı oyunda bırakmak istedi.
Ele queria remover o corpo para manter o local no jogo, por assim dizer.
Bir cesedi yakmak kanıtları yok etmez, sandığımız gibi, korur.
Queimar um corpo não destrói as provas como se poderia supor, mas, preserva-as.
Peki, ya cesedi atmışlarsa?
Tudo bem, que tal despejo do corpo?
Cesedi incelemeden de beyin ödemi olduğunu söylerdim.
Poderia falar-te de um edema cerebral sem sequer olhar para o corpo.
Onunla konuşmayı bıraktım ve bu işin bittiğini düşündüm ama ikinci cesedi, otopsi edilen adamı görünce katilin o olduğunu ve benim aletlerimi kullandığını anladım.
Parei de falar com ele, pensando que tinha acabado. Mas, quando vi o segundo corpo, o homem autopsiado, percebi que o meu perseguidor era o assassino, e que o tinha feito utilizando as minhas ferramentas.
Cesedi bulduğumuzda Henry terapistle birlikteydi.
O Henry estava com o terapeuta quando encontramos o corpo.
Cesedi platforma yerleştireyim.
Vou buscar os restos e organizar a plataforma.
Kırma alanındaki protestocular çukurdaki cesedi görmüşler.
Parece que os protestantes estavam no local de extracção e viram os restos no poço.
Yani şirketten biri, bir protestocuyu öldürüp cesedi yok etmeye mi çalışmış diyorsun?
Quer dizer que alguém da companhia matou um protestante e tentou destruir os restos?
Asidin cesedi yemesini durdurması lazım.
Deve impedir o ácido de comer os restos.
- İlk gizli cesedi.
O primeiro cadáver oculto dela.
Kitabı yazan kişinin cesedi bulmuşlar.
Encontram o corpo do escritor.
Pete Palak'ın cesedi hastanenin dışındaki bir çöp konteynerinde bulunmuş.
O corpo do Pete Palak foi agora encontrado numa lixeira perto do hospital.
Bulduğu cesedin Samantha'nın cesedi olmadığına şükrediyorum.
Estou grata por não ter sido a Samantha.
Cesedi morga götürmeye ne dersiniz beyler?
E que se vocês levarem este corpo para a morgue.
Sizde Rachael'in önceki cesedi var.
Tens o corpo da Rachael que morreu antes.
Ardından da cesedi bulmuş.
Foi quando ele encontrou o corpo.
Ducky cesedi otopsi odasına götürdü mü?
O Ducky está com o corpo na autópsia?
Cesedi teşhis etmeye gidiyorsunuz.
Vocês vão identificar o corpo.
İhtiyacınız olan Dwight Mccarthy'nin cesedi. Ayrıca Demian Lord'u öldürdüğüne dair intihar notu.
Do que precisa é do cadáver de Dwight McCarthy e de um bilhete de suicídio em que ele confessa o assassínio de Damien Lord.
Cesedi bu sabah... 8 : 30 civarında bu ıssız koşu alanında bulundu.
O seu corpo foi descoberto esta manhã às 8.30, neste caminho isolado.
Aleksander dün gece, cesedi bulduğunda "yürüyordum" demiştin, değil mi?
Aleksander, quando encontraste o corpo ontem à noite, estavas a dar um passeio, dizes tu?
Ne cesedi?
Quais cadáveres?
Cesedi hazırladık.
Preparámos o corpo.
Daha sonra cesedi kapattık.
Depois disso... Fechámos o corpo.
Neden bilmem ama cesedi saklamasına yardım ettim.
Não sei porquê, mas ajudei-a a encobrir.
Eğer sonraki cesedi bulduktan sonra bunu bulacaksınız, çünkü Sully, beni ara.
Sully, liga-me quando encontrares o próximo corpo, porque vais encontrá-lo.
Cesedi bu kadar yakına gömmüş olamaz.
Não pode ter enterrado o corpo tão perto.
- Sen olsan cesedi nereye atardın?
- Onde deitavas um corpo?
Cesedi gösterirsen anlaşma yaparlar. İkinci derece cinayet. Şartlı tahliye yok.
Se disser onde está o corpo, há acordo, sem condicional.
L.A. polisi, garaj çöplüğünde kimliği belirsiz bir kadın cesedi bulmuş.
A polícia de L.A. encontrou um corpo feminino num contentor numa garagem.
Bilmiyoruz hanımefendi. Olay yerinde cesedi bulunmadı.
Não sabemos minha senhora, o seu corpo não foi localizado
Cadogan'ın cesedi ertesi gün bir uçurumun dibinde bulunmuş. Nehrin karşı yakasında.
O corpo de Cadogan foi encontrado no dia seguinte, no fundo de um penhasco, no lado oposto do rio.
Bir spastiğin cesedi bile seni reddeder.
Nem mesmo o cadáver de um espástica faz-te brochar.
Carrie, cesedi teşhis etmemiz gerek.
Carrie, precisamos identificar o corpo.
Cesedi hiçbir zaman bulamayabiliriz.
Talvez nunca encontremos o corpo.
- Bir asker cesedi.
- Um cadáver. Um soldado.
Ayrıca Danny'nin evindeki 2 cesedi de Shawn sen yapmışsın gibi gösterecektir.
E aqueles dois corpos em casa do Danny... O Shawn tratará de te incriminar.
MaryJane'nin cesedi bu bavulda bulundu.
O corpo de Mary Jane foi encontrado nesta mala.
Cesedi Los Angeles şehir morgunda, şehir merkezinde.
O corpo dela está na morgue municipal de Los Angeles, na baixa.
Michael, Cesedi Sahile Taşı'ya ne oldu?
O que é feito do Matei o Gato à Paulada?
Rob'un cesedi de dâhil olmak üzere... hayatını kaybeden herkesin cesedi hâlâ dağda.
O corpo de Rob permanece na montanha, juntamente com os outros que perderam a vida.
- Karısı cesedi teşhis etmiş.
A mulher dele identificou os corpos.
Hepsini cesedi görmesi için tek tek çağırdınız mı?
Pediu a todos para virem aqui ver o corpo dele?
Sizi buraya cesedi göstermek için çağırmadım.
Não lhe pedi para vir ver o corpo dele.
Keşke babamın cesedi bulunabilmiş olsaydı.
Isto faz-me desejar que tivessem encontrado o cadáver do meu pai.
"Arabası Thunder Gölü'nden çıkarılsa da 23 yaşındaki kızın cesedi bu sabaha kadar hala bulunamadı."
"Embora tenham recuperado o carro, o corpo da provável condutora de 23 anos continuava desaparecido, esta manhã no Lago Thunder."
12 yaşındaki Pippa'nın cesedi üç gün sonra bulundu.
A rapariga de 12 anos, a Pippa, encontraram o corpo dias depois.
" Joseph Miller Wessex Crown Adliyesinde Broadchurch'te öldürülen ve cesedi sahilde bulunan 11 yaşındaki Daniel Latimer davasında suçsuz olarak yaptığı savunmasından sonra gözaltına alındı.
Joseph Miller ficou sob custódia depois de alegar inocência no Tribunal de Wessex pelo homicídio de Daniel Latimer, de 11 anos, cujo corpo foi encontrado na praia em Broadchurch, Dorset.
Bu sabah erken saatlerde Atlanta polisine gelen bir ihbar telefonunda vurularak ölen bir adamın cesedi...
Ao início da manhã, não sabemos bem quando, a polícia de Atlanta recebeu uma chamada sobre o corpo de um homem morto a tiro...
Bill Evans'ın boğazı kesilmiş cesedi kasabanın ücra köşesindeki terk edilmiş bir evde çürümeye terk edilmiş. Bunu biraz şaşırtıcı bulduğumu söylemem gerek.
E o cadáver mutilado do Bill Evans apodrece numa casa abandonada na periferia, uma coisa que penso ser um pouco surpreendente.