Ceset Çeviri Portekizce
8,383 parallel translation
Ceset hâlâ soğuk.
O corpo continua frio.
Bir donmuş ceset daha çıktı.
Temos mais um corpo congelado.
Elimizde ceset yoksa daha sağlam delillere ihtiyacımız var.
Sem o corpo, vamos precisar de algo mais sólido do que isso.
Cesedi bu yüzden bulamadık çünkü ortada bir ceset yoktu.
A razão pela qual não encontramos um corpo é porque não há corpo.
Klasik Hitchcockvari kandırmacalarda, o ceset söylenen kişinin çıkmaz.
Numa reviravolta clássica hitchcockiana, não haveria um corpo.
Şimdi elimizde ceset olduğuna göre belki biraz kozumuz olabilir.
Agora que temos um corpo, talvez isso nos possa dar alguma vantagem.
Bu sabah sahilde kayalıkların üzerinde bir ceset bulundu.
Hoje de manhã, foi encontrado um corpo na praia, na falésia.
Temizlik personeline iki ceset bırakmana engel oluyorum. Elena'nın eski velisi ve kardeşinin en iyi dostunu öldürmenden bahsetmiyorum bile.
A impedir-te de deixares à equipa de limpeza dois cadáveres, já para não falar de matares o antigo guardião da Elena e melhor amigo do teu irmão.
Hiç ceset yok.
Não há corpos.
Şey diyeceğim, aynı otoyolda bir ceset daha bulunmuş. İlk kurbanın bulunduğu yerden bir km kadar güneyde.
Foi encontrado outro corpo na mesma estrada, mais ao sul de onde encontramos o primeiro.
Otoyolun dışında bir ceset daha bulduk. Aynı şekilde öldürülmüş.
Encontramos outro corpo perto da auto-estrada, morto da mesma forma.
Nick, bir ceset daha bulundu. Aynı şekilde öldürülmüş.
Nick, temos outro corpo, mesmas condições.
Ceset bulduk.
Temos um cadáver.
Yemin ederim ki bir iksir için daha ceset doğramak zorunda kalırsam...
Juro por Deus, se tiver que fazer poções...
Yüzbaşı, birkaç ceset var.
Capitão, há alguns corpos.
- Leakin Park koruluğunda gömülü bir ceset bulundu.
Um corpo encontrado numa cova rasa no bosque do Parque Leakin.
Ceset nerede?
O corpo está onde?
Kuzeybatı endüstri bölgesindeki bir depoda bir ceset bulduk.
Encontraram um corpo num armazém.
Nick'in evinin karşısındaki sokakta iki ceset bulunmuş.
Dois corpos foram encontrados na rua do Nick.
Trubel'ın eşkâline uyan ceset gelmemiş hiç. Juliette'in de.
Não há corpos com a descrição da Trubel ou da Juliette.
Nick'in karşı sokağındaki başka bir evde başka bir ceset bulundu.
Foi encontrado outro corpo, noutra casa na rua do Nick.
Burası Los Angeles. Her yerden ceset teslim alıyoruz.
Isto é Los Angeles. temos muitos corpos a entrar e a sair daqui.
Güneydoğu D.C.'deki bir kitapçıda ceset bulunmuş.
Há um corpo encontrado numa livraria no sudeste da cidade.
- Yani katil ceset kokusunu saklamaya çalışmış.
O assassino tentou disfarçar o cheiro do corpo.
Ceset yarı halka açık bir yere yakın olmalı.
Então, o corpo estava próximo de um local semi-público.
İnsanın en iyi dostu üzerinde ceset kokusu aldı ve kaçmaya çalıştın.
O melhor amigo do homem sentiu eau de cadáver em si, e tentou fugir.
Diz ve omurgadaki hasarın ceset taşınırken olmadığından... -... emin misiniz?
De certeza que os danos nos joelhos e na coluna não foram do transporte do corpo?
Yani ceset sertleşmişti.
O corpo estava rígido.
Ceset oturma pozisyonuna sokulmuş.
O corpo foi deixado numa posição sentada?
Ceset ne zamandan beri orada?
Há quanto tempo está o corpo ali?
Ceset bu, kanlı manlı ceset!
É um cadáver, a porra de um cadáver!
Javi, alt tarafı bir ceset.
Javi, é só um cadáver.
Ceset ne zamandır burada?
Há quanto tempo é que o corpo está aqui?
Helikopterden herhangi bir ceset göremedim.
Não vejo corpos perto do helicóptero.
Gizli güvenlik şirketi cidden mi? Bir çocuk, tatlı bir kız ve serseriye benzeyen bir adamın var. Yanmış bir ceset de birden ortaya çıkıp yere düşüyor.
Tens um miúdo, uma rapariga bonita, um tipo que parece lutar em bares, e um corpo queimado que caiu do ar?
Ceset çok iyi gizlenmişti. Bulunması üç sene aldı.
O corpo estava tão bem escondido que levaram 3 anos para descobrir.
- Kumsalda bir ceset var.
Há um defunto na praia.
Hayır, ben çok ceset gördüm.
Não. Já vi muitos cadáveres.
Laboratuvarımızdaki en mühim, senin de tasarlanmasına yardım ettiğin cihazlardan birinin adı, ceset kutusu.
Um dos mais cruciais dispositivos, do laboratório, o que ajudaste a criar chama-se cassete do cadáver.
Lois'i vurdular. Beni bantlayıp ceset torbasına koydular. Ve beni gizlemek için Lois'in cesedini de benim üstüme koydular.
Atiraram na Lois, amarraram-me, colocaram-me num saco, e colocaram o corpo da Lois sobre o meu para disfarçar.
Ceset torbasını dairemin önüne yuvarlarken gözlerini bile kırpmadılar.
Passaram com aquele saco pela portaria do meu prédio, sem ninguém ter reparado.
Ya ortada bulunacak bir ceset yoksa?
E se já não houver corpo?
Depo bölgesinde sivil bir ceset var.
Temos um civil morto no distrito dos armazéns.
Ceset ve kıyafetleri tozlanmış. Hiç iz yok.
Procuramos no corpo e nas roupas, mas nada de impressões digitais.
Ceset taşınırken oluşan tuhaf bir ölüm sonrası morarma olabilir diye düşünmüştüm. Ancak adli tıp uzmanı cesedin düzgün getirildiğine yemin etti.
Pensei que fosse algum tipo de dupla lividez, mas o assistente jura que o mantiveram parado na carrinha.
Max'in metal masasına bir ceset daha gelmeden önce adamı durdurmalıyız.
Temos que pará-lo antes que a próxima vítima acabe na mesa de metal do Max.
- Sana zarar veremez. - Ceset nerede?
- Onde está o cadáver?
Bu sefer ortada ceset yok.
Só que desta vez, não há corpo.
Norfolk Memorial'a sevk edildiler. Bir ceset var.
E um morto.
Cinayet suçlaması için de ceset gerekli.
Rapto, não homicídio.
Asıl ceset bulunduğunda, göreceğiz.
Assim que o corpo for descoberto, vai ver o que acontece.