Claro Çeviri Portekizce
140,069 parallel translation
- Elbette.
Claro que sei.
- Tabii ki.
Claro.
- Anlıyorum, tabii ki.
- Eu sei, claro.
Ve şuan Chuck Rhoades'ın suçlamaları, ifadeleri, onların "hayır" ı bunlardır. Ama sınırı aşanın o olduğunu açıklığa kavuşturursam başka.
E as acusações do Chuck Rhoades, as insinuações, são o "não" deles a não ser que eu deixe bem claro que foi ele que pisou o risco.
Tabii ki. Hiç bir zaman...
Claro, eu nunca...
- Öyledir.
- Claro.
Tabii ama yine de... desteğin için teşekkür ederim.
- Não, é claro, - mas queria agradecer o seu apoio.
Elbette.
É claro.
Elbette.
Claro.
Tabii.
É claro.
Tabii ki öyle özür dilerim.
Claro. - Lamento.
Eminim öyledir.
Claro.
Bunu sizinle paylaşabilirim.
- Claro. Posso partilhar isso.
Anlaşma yapmaya istekli tarafın biz olduğumuz net şekilde belli olsun. - Zorluk çıkartan tarafın ilçe olduğu.
Deixa claro que queremos negociar, a cidade é que não.
Sözleşme şartların gayet açık.
O teu contrato é bem claro.
Elbette tanıyorum.
Claro que sei.
Evet, tabi ki.
Sim, claro.
Bebeğim, evet, evet istiyorsun.
Minha boneca, claro que queres.
Kesin öyle ve ruhunun son günü hakkında elden hiçbir şey gelmez.
Claro... Não se trata do que acontecerá à sua alma eterna quando morrer.
Oh, güzel, tabii.
- Claro.
Bunlar annemin istekleriyse, bu durumda elbette itaat edeceğim.
Se é o desejo da Mãe, obedeço, claro.
Neler olduğunu anlatmak ister misin?
- Claro. Dizes-me o que se passa?
Tabii, anne.
É claro, mãe.
Tabii, yüzme havuzumuz düzenli olarak kutsanır.
É claro. A piscina é benzida regularmente.
Elbette ki şey, Herhangi bir güç bozulursa.
A questão, claro, é que qualquer poder corrompe.
Bu çok daha netleşti benim için.
Isso tornou-se gradualmente mais claro para mim.
Tabii ki bir sürü baharat var, say say bitmez.
Claro que tem tantas especiarias que não dá para nomeá-las.
Teksas'ın dışından biri rodeoyu, belki de kovboy çizmelerini düşünecektir.
Vindo de alguém de fora do Texas, claro que pensam em rodeo, talvez botas de cowboy.
Olur. Küvette çekildiğinizi söylememiştin.
Claro.
- Tabi yaparız.
- Claro que sim.
Bach'in şirketi için çalış. Bana bağlı olarak.
Mostre-se preocupado, deixe claro que sabe.
Şu anda başlaması gereken.
Claro.
Anket sonuçlarına gelirsek bu konuda ne düşünüyorsun?
Sim, claro. Obrigado. Segundo jurado potencial.
Kimsenin sana yük olmaması birinci önceliğin.
Claro, presumo que todos o odeiam assim que o veem.
Bilemiyorum, Everett etrafımdayken dikkatimi bir türlü toplayamıyorum.
Deixou claro que não haverá tratamento especial. Achei que fazia sentido tendo em conta...
Asıl mesele, onunla ne yapacaksın?
- Sim. - Sim. Claro.
Hayır maalesef ben de senin gibiyim. Ölene dek devletime hizmet edeceğim.
Ele deixou claro que eu devia tentar adquirir as mesmas informações,
Eğer bu öğrenci nitelikliyse, onu da diğer adaylar gibi değerlendiririm.
Claro. Como queira.
Ben tabii ki öyle bir şey istemiyorum.
Claro que eu não quero tal coisa.
Tabii ki gelir.
Claro que quer.
- Ne demek istediğin gayet açıktı!
- Foste muito claro!
- Tabii ki.
- Claro.
Ama benim düşünebildiğim tek şey tabii ki omzunu öpmekti.
Claro que só pensava em beijá-lo... "
- Tabii. Etkinliğiniz için hazırlanmanız gerek.
Claro, tem de se preparar para a sua coisa.
Tabii.
Claro.
Tabii.
Claro!
- Tabi ki biliyorum.
Claro que sei.
Kesinlikle.
Claro.
Kesinlikle.
- Claro.
- Kendim öğrenmesem muhtemelen bana söyleyeceğin yoktu.
E claro, não haverá resolução.
Yerleştirme kurulunun oyun ruhsatı işlerini hafife almadığını bilmeni isterim.
- Vou lá para dentro. - Claro.