Clemence Çeviri Portekizce
86 parallel translation
Mark Twain'nın gerçek adı Samuel Clemens.
O nome verdadeiro do Mark Twain era Samuel Clemence.
Karım, Clemence hayatta olsaydı, anlardınız.
Se a minha mulher Clemence estivesse viva, vocês iam ver.
- Clemence, sakinleş.
- Clemence, acalma-te.
Clemence kısır değil, ama çok da doğurgan değil.
A Clemence não é exactamente estéril, mas também não é muito fértil.
Clemence?
Clemence!
15,000 çalışanımız var.
Clemence, temos 15.000 empregados.
- Clemence ile konuşmak istiyorum.
- Quero falar com a Clemence.
Konuştuğumuza sevindim, Clemence.
Estou feliz por termos conversado, Clemence.
Clemence gibi yatılı okula mı gitmek istiyorsun?
Queres ir para um colégio interno?
Clemence! Seni yeniden görebilmek ne kadar güzel!
Por favor, não vamos desperdiçar as nossas vidas a falar.
Seni baştan çıkarmama izin vereceksin, değil mi? Hiç karşı geldiğim oldu mu, Clemence?
Como se vai casar, vão querer alguém para o seu lugar.
Clemence.
Franceses.
- Kadınları, Arthur! Kadınları!
Clemence, este é o Sr. Tom Weston.
Denise, özür dilerim ama Clemence benim tipim değil.
Podemos ir lá aos fins de semana, fazer algum trabalho, pô-la pronta.
Evli mi? Evet.
Senhor, eu já informei a Clemence...
- Efendim, Clemence'a çoktan ima ettim.
Estão a falar de negócios.
Aklımdan hiç çıkmayan şey, kollukların neden peşine düşmediği. Sokak Burroughs'un ölümüyle ilgili dedikodularla taşıyordu.
Estamos satisfeitos que esteja satisfeita, Mademoiselle Clemence.
Artık güvendesiniz.
- Mademoiselle Clemence.
Memnun kalmanıza memnun oluruz, Matmazel Clemence. Bağışlayın ama dün konuşmanıza kulak misafiri oldum.
Há apenas uma coisa mais dolorosa para uma mulher do que um jantar com um homem a transpirar luxúria, e é jantar com um homem ansiando pelo seu amor.
- Matmazel Clemence. Moray'in sevgilisi.
O que fazem, vocês, raparigas aos serões?
Yulaf lapası!
Então já gostas da Clemence?
Senin gibi biriyle ilk defa karşılaşıyorum, Clemence.
Mas e tu, Denise?
- Bay Weston. Clemence'ı tanıyorum. Uçarı biridir.
Talvez possa sugerir, senhor, tomámos uma decisão com base nos preços que ela esboçou
Clemence gibi kadınları tanırım.
Vamos esperar. E se ela regressa a Paris e não houver compromisso para jantar?
Kadın olması ne fark eder ki? Bunu bir iş olarak görmemiz lazım.
Sr. Weston, eu conheço a Clemence.
Onu çok çekici buluyorum. Neden kendime engel olayım?
Eu conheço mulheres como a Clemence.
Bay Weston, Clemence beyefendilerin isteklerine karşılık vermez.
O que respondem está a ser verificado. O que importa se ela é uma mulher?
Kaçayım mı? Seni uyarıyorum, Clemence.
Sinto que tenho sido empurrado para um clube a que não desejo aderir.
Denise, kağıt getirebilir misin?
Eu adverti-te, Clemence, Tom Weston é feito de uma têmpera diferente.
Sanırım Matmazel Clemence erkeklerle pek ilgilenmiyor.
Eu estava a referir-me aos foguetes. Não houve um dia em que me tenha ausentado do meu trabalho. Sim, ouve.
Ben de burada evliliğim olacak mı olmayacak mı diye uykusuz kalıyorum. Kadınlar hakkında tek bildiğim,... onlara sonsuz bir aşk, evlilik, sadakat sunduğun an bir bakmışsın yok olmuşlar.
Eu acho que a Mademoiselle Clemence... não gosta de homens.
- Gözlerim yalan söylemez. Bay Weston, efendim, bildiğim kadarıyla Clemence...
Pedi a tua intervenção, Moray?
Buradaki işinden olmak istemiyorsan Dudley, Clemence'ı rahat bırakacaksın.
Se quiseres manter a tua posição aqui, Dudley, vais deixar a Clemence. Entendeste?
Çünkü ben bir kadınım. Erkek olsaydım Tom Weston bana böyle davranır mıydı? Bana teklif ettiği yemek yalnızca iş konuşmak için mi?
Mademoiselle Clemence, tenho de lhe pedir para não usar o Sr. Dudley.
Hepimiz kendi hayatımızdan sorumluyuz. Yarına gitmiş olacağım.
Convidei a Mademoiselle Clemence para ficar connosco enquanto estiver cá.
- Clemence'i kovalayacak adamlardan değilsin. - Evet.
Eu pensei que vocês que são mais novas iam ver que ela fala por todas nós.
Hayatım, burada mıydın? Matmazel Clemence'a burada kalması için davette bulundum.
É muito agradável, que a Mademoiselle Clemence fique connosco.
Tek başına mı, Clémence?
Sozinho, Clémence?
Clara bak : Yarın Clémence'in çekapı var.
Escuta, Clara Clémence tem um check-up completo amanhã.
Yatılı okula gitmek istiyorum.
Mamã, quero ir para um colégio interno como a Clémence.
Clémence!
Clémence!
Clémence daireyi beğenebilir.
Pode ser que a Clémence goste do apartamento.
Hanımefendi, ne düşündüğünüzü sorabilir miyim?
Eu sei como os ingleses, preferem a vossa deferência, mas deve chamar-me, Clemence. Por favor. Arcos, botões e tranças.
Merhaba, matmazel.
Clemence.
Siz İngilizler saygıda kusur etmek istemezsiniz bilirim ama bana Clemence de.
O que te faz lembrar?
Ama biz sanıldığımız gibi kaba olduğumuzu göstermekten kaçınmayız.
Eu sou terrivelmente agradável com a Clemence.
Bizim yaşımızda mı?
Desculpa, mas a Clemence não é o meu tipo, e posso assegurar-te, apesar do que vês, eu também não sou o tipo dela. Denise.
Daha önce hiç kimseyle böyle konuşmamıştım.
Bem, estou um pouco bêbada, suponho! Nunca conheci ninguém como a Clemence.
Paris'te? Ve seni reddetti.
Sr. Weston, a Clemence não... responde aos pretendentes.
Sadece üç Pazar kaldı, sonra gidebiliriz.
Clara, a Mademoiselle Clemence beijou-me.
- Efendim, sizi temin ederim...
Sr. Weston, senhor, o que eu sei da Clemence diz-me que...