Conta Çeviri Portekizce
53,929 parallel translation
Düşünülmesi gereken başka sorular da var.
Há outras coisas a ter em conta.
Faturayı yollarım.
Eu mando-lhes a conta.
Bunun için nasıl bir bedel ödeyeceğimi hiç hesaba katmadım.
Nunca tive em conta o custo que teria na minha vida.
Efsaneyi tekrar anlat.
Conta-me a lenda outra vez.
Bir tane daha anlat.
Conta-me outra.
BİREYSEL HESAP 25.442.071,00 DOLAR
CONTA PESSOAL
BİREYSEL HESAP 0,00 DOLAR
CONTA PESSOAL
- Hesabı nereden biliyordun?
- Como soubeste da conta?
Bilmek istediğin her şeyi sana anlatır ve kimsenin canı yanmaz.
Ela conta-te tudo o que queres saber e ninguém se magoa.
Bakuto, Gao'nun Rand'de sakladığı parayı kendi hesabına aktarıyormuş.
O Bakuto está a transferir o dinheiro que a Gao escondia na Rand para a conta dele.
Onun masraflarını da bana yaz.
Acrescente-a à minha conta.
Defalarca.
Vezes sem conta.
Hesapta yeterli paramız yok.
Não temos dinheiro suficiente na conta.
Bu gece parti veriyorum!
Festa por minha conta! Esta noite!
Sizi ilgilendirmez!
Não é da sua conta!
Parayı ne zaman hesabıma geri yatıracaksın?
Quando vai transferir o dinheiro de volta para a minha conta?
Genelde kafasına göre takılır.
Costuma agir por conta própria.
- Seni ilgilendirmez.
- Não é da sua conta.
Asla pes etmeyecekler.
Eles vão voltar. Vezes sem conta.
Yani ilk olarak Bay Jones'a yönetici seviyesini kaldırabileceğimi gösteriyor ve ikinci olarak terfi almama çok yaklaştırıyor.
Quero dizer, vou demonstrar ao Mr. Jones que posso aguentar uma conta de nivel executivo, e que estou muito mais próximo da promoção.
Ona iyi bakacağım, sana söz veriyorum.
Vou tomar conta dela, prometo.
O seninle ilgilenir.
Ela vai tomar conta de ti.
Anne, lütfen ona iyi bak, çünkü onu seviyorum.
Mãe, por favor, toma conta dela, eu amo-a.
Hayır, geç değildi, 78.13 geldi ama fatura 78.31'di.
Não, não pagou atrasado, mas pagou 78.13, e a conta era 78.31.
Ayrı ve dağınık olan herşeyi tek bir hesapta biraraya getiriyor.
Combinou tudo o que estava separado e desarrumado numa única conta.
Küçük kızıma iyi bak.
Toma conta da minha menina.
- Geçen haftayı ele alalım şirket sosyal medya hesabını düzenlemek için çok meşguldün ve eski hesabınıda içe aktardığını sanmıyorum.
- Presumo que a semana passada estiveste muito ocupada para configurar a tua conta social da empresa, e acho que não importaste o teu antigo perfil.
Bu senin yakın çevrenle yaptığın aktivilere hesabına ekleyen sayısal bir algoritma.
É apenas um número gerado por um algoritmo que leva em conta toda a tua actividade no círculo interno.
Ona kendi hikayeni anlat!
O que estás a fazer? Conta as tuas histórias, ovelha.
Bu yüzden, neden devlet seni bir Circle hesabı açtığında,... halihazırda kayıtlı olarak görmesin?
Portanto, porque é que o Estado não nos considera já registados quando abrimos uma conta no Círculo?
Neredeyse tüm eyaletlerden birçok devlet adamıyla sözlü anlaşmaya vardık, ve onlar da, Circle hesabının oy kaydı için otomatik bir yol olması konusundaki yasayı sunmayı kabul ettiler.
Temos compromissos verbais com os governadores de quase todos os estados, e eles concordaram pressionar a legislação que fará com que a nossa conta no Círculo seja uma via automática para os registos de voto.
Ve öyle görünüyor ki, kullanıcıların Circle hesapları üzerinden oy kaydı yapmasına... ve hatta belki de oy kullanmasına olanak sağlamak üzereyiz.
E parece que estamos a caminho dos utilizadores registarem-se e talvez até votarem através da sua conta do Círculo.
Neden her oy verme yaşındaki vatandaşa bir Circle hesabı gerekmesin?
Porque não exigir que cada cidadão em idade de votar tenha uma conta no Círculo?
Circle hesabı üzerinden, vergilerini ödeyebilirsin oy kullanabilirsin, park cezanı ödeyebilirsin.
Podíamos pagar os impostos, votar, pagar multas de estacionamento, tudo através da conta do Círculo.
Geleceğini göreceğimi sanıyordum.
Que ia dar conta...
Bir hesap açmak istiyorum.
- Quero abrir uma conta.
- Kim adına?
- Qual é o nome da conta?
Bayan Anastasia Steele'in hesabına 24,000 dolar transfer edebilir misin?
Por favor, pode transferir $ 24.000 para a conta de Miss Anastasia Steele?
Banka hesap detaylarım neden sende?
Porque é que tens os dados da minha conta bancária?
Hesabıma istemediğim bir parayı koyuyorsun.
Puseste dinheiro na minha conta e eu não o quero.
Christian ve benim aramda olanlar seni hiç ilgilendirmez.
Seja o que for que aconteça entre mim e o Christian, não é da sua conta.
Hesap lütfen.
A conta, por favor.
Ufak konuşmamız işine yaramış gibi görünüyor.
Também preciso de outro. Vejo que levou em conta a nossa conversinha...
Bir karar vermelisin seni çok mu zorluyor... -... yoksa devam edebilir misin.
Tem que decidir se é demasiado exigente, ou consegue dar conta do recado.
Annene ve kardeşine iyi bak olur mu?
- Adeus, bichinha, toma conta da tua irmã e da mãe.
Benim "Göster ve Anlat" ım, tarihteki en muhteşem kediye sahip olmamla ilgili.
Para o meu Mostra e Conta-nos, tenho o gato mais espantoso de todos os tempos.
Sadece yan kapıda yaşayan kadınım ; Ne fikrimin bir önemi var ne duygularımın bir önemi var.
Apenas a vizinha do lado, cuja opinião não conta... cujos sentimentos não contam.
Gözlerime bakmazsan sayılmaz.
Não conta se não for olhos nos olhos.
- Bir başımızayız.
- Estamos por nossa conta. - O quê?
Kararını vermişti Golbanov'u yenmek için profesörün araştırma sonuçlarını çaldı ve gizlice kendi genetik araştırmasına başladı.
Por isso ele decidiu... derrotar o Golbanov. O Kuratov roubou os resultados da pesquisa do Professor, e iniciou uma série de experiências genéticas por conta própria.
- Kendi başınasın. - Hey!
Está por sua conta.