Contra Çeviri Portekizce
52,104 parallel translation
Onu bulmak için iki okyanus ve bir kıta kat edecek kadar cesurdu sayısız düşmanla dövüşecek kadar cesur, ama sonunda korkudan titrerdi.
Suficientemente corajoso para atravessar dois oceanos e um continente para a descobrir, lutar contra incontáveis inimigos. Contudo, no fim, estava apavorado.
Gece karanlığı çökmeden karşı saldırıda bulunacağız.
- Está tudo sob controle, senhora. Contra-atacaremos antes do anoitecer.
Yaylım ateşi ve karşı saldırı falan olmayacak.
Não haverá disparos nem contra-ataque.
Britanya İmparatorluğuna karşı bir savaş için mi?
Uma guerra contra o Império Britânico?
Edward bölgesindekiler için.. .. intikamımız sevdiğimiz insanlardan alındı.
Foram feitas represálias contra os nossos entes queridos na propriedade Edwards.
Ancak korsanlara ve.. .. kendilerini korsanlara yakın hisseden kişilere karşı hissetlikleri nefret..... İngilizler için de yükseliyor.
Um exército com tanta raiva contra os piratas e contra qualquer um que chame amigo a um pirata como contra os Ingleses.
Siz kaçtıktan sonra Edward Malikanesi'ndeki yakınlarımıza misillemede bulundular.
Depois de fugires, foram feitas represálias contra os nossos entes queridos na propriedade Edwards.
Nassau'da kargaşa çıkmasının kaçınılmaz olduğuna inanmış. Uygarlığın zayıf olduğuna. Gerekeni yapacak idare gösterebileceğine veya gücü olduğuna.
Ela recomeçou a acreditar que a desordem em Nassau é inevitável, que a civilização é incapaz, seja por falta de força de vontade ou de capacidade, de fazer alguma coisa contra isso.
Sana karşı hamle yapacağıma seninle hamle yapmayı yeğlerim.
Eu preferia muito, muito mais fazê-lo contigo do que contra ti.
İspanyollarla boğuşmayı yeğlediklerindendir belki de.
Talvez porque se preocupam mais com a guerra contra Espanha do que eu.
Bu adamlar, ülkeye karşı saldırı plânlıyorlar.
Estas pessoas estão a planear ataques contra o país.
Şu tarafa dönüp ellerini duvara koysan nasıl olur?
- Sim? Vá para ali e ponha as mãos contra a parede.
Müdürüm, Bin Khalid adına yapılan araştırmaların doğrultusunda, kendisinin Amerikan topraklarında bir eylem planladığını düşünüyorduk.
Director, a rusga contra o Bin-Khalid foi efectuada devido a relatos de que ele estava a planear ataques contra os EUA.
Senatör, Nilaa da orada, ve söylediği gibi konuşmayı protesto etmek için gitmiş.
Senador, a Nilaa estava lá a protestar contra o discurso, tal como ela afirmou.
İmamı susturmak için bağırmaya çalışmış, onun öğretilen İslam dinini saptırmaya çalıştırdığını söylemiş.
Existem imagens dela. Ela insurgiu-se contra o imã. Disse que ele perverteu a religião dela e que o islão apregoa a paz.
Biliyor musun, Nilaa'ya bu kadar çabuk sırtını dönmen beni şüphelendirdi. Evet, gözlerini kırpmadan.
Fiquei espantado com a facilidade com que te viraste contra a Nilaa.
Senin başkanlığınla o altı hayatı farklı kefelerde tarttım ve ben...
Ponderei todo o bem que a tua presidência poderia fazer contra aquelas seis vidas...
Senin başkanlığın ile o altı hayatı bir kefeye koyup tarttım.
Ponderei o bem que a tua presidência faria contra aquelas seis vidas.
Sen pijamalarınla yatağın altında saklanıp. kız gibi ağlarken ben Ruslarla savaşıyordum.
Eu lutei contra os russos enquanto tu te escondias debaixo da cama a chorar!
Böyle davranmaya devam edersen, sana sırtlarını dönecekler. Ne, biri bir şey mi dedi? Biri mi?
Se continuares assim, eles vão virar-se contra ti.
Kal orda yoksa öbür dizinden de vururum.
Quieto ou eu disparo contra o outro joelho.
Henry ile ilgili elimizde olanlar sadece John'un duyduklarından ibaret. O yüzden 24 saat göz altınta tutamayız.
Como tudo o que temos contra o Henry é o que o John o ouviu dizer, não podemos detê-lo além de 24 horas.
Sizi serbest bırakmak istemiyorum, Bay Donovan ancak biyometrik göstegeleriniz temiz ve elimizde size karşı yeterli delil yok.
Eu não o quero libertar, Mr. Donovan, mas está tudo em ordem com os seus dados biométricos e não há provas contra si.
Yaklaşık bir saat önce, Jadalla Bin-Khalid New York Şehri'ne ağır bir terörist saldırısı tertibledi.
Há uma hora, o Jadalla Bin-Khalid lançou um enorme ataque contra Nova Iorque.
Hayatını bizi avlamaya adamış olan sen. Babamı öldürme görevini yürüttüğü için madalya alan sen.
Foi você que dedicou a sua vida a caçar-nos e que recebeu uma medalha pelo ataque contra o meu pai.
Sonra da bu kutsal olmayan ülkeye, herkesin göreceği bir darbe vuracak.
E será um enorme golpe contra este país ateu para todos testemunharem!
Mazlumlar annelerine, Kardeşler, çocuklar.
Represálias contra as suas mães, irmãos, crianças.
Flint karşı senin vendetta, Onun ölümü veya hikayemizden ayrıldığını görme ihtiyacın.
A tua vendetta contra o Flint, a tua necessidade de o ver morto ou desaparecido da nossa história...
Bu günlerde sana karşı büyük miktarda kızgınlık gözüküyor.
Parece que há algum rancor guardado contra ti, hoje em dia.
Uygarlıkla savaş mı?
Uma guerra contra a civilização?
Medeniyet, 10.000 yıldır savaşı kazanıyor Senden zengin, cesur, güçlü ve akıllı olanlara karşı.
A civilização anda a ganhar essa guerra há dez mil anos contra homens mais ricos, corajosos, fortes e espertos do que tu.
Içinde uygarlıkla dışardan savaşamazsın.
Não podes lutar contra a civilização no lado de fora.
Birbirimizin gırtlağına çökeceğiz.
Virar-nos uns contra os outros.
Eleanor topları üstüme doğrulttu.
A Eleanor virou as armas contra mim.
Siz de onların gözü önünde kocama New Providence Adası'nın resmi valisine karşı bir intikam harekatı önerisinde bulundunuz.
E vós ficastes diante deles a propor que o meu marido se juntasse a uma conspiração de vingança contra o governador real da ilha de New Providence.
Hepsi bana sırt çevirdi.
Viraram-se todos contra mim.
Onları birbirinden ayırır, birbirlerine düşürürsen dünyaları başlarına yıkılır.
Mas separai-os aos dois, virai-os um contra o outro e o mundo deles colapsa.
Hepsi bana sırt çevirdi, hesabını verecekler.
Viraram-se todos contra mim e quero que todos paguem por isso.
O kadın doğduğu günden bu yana bütün dünyaya karşı savaşıyor.
Aquela mulher tem lutado contra o maldito mundo inteiro desde o dia em que nasceu.
Bana karşı hamle yapmaz.
Ele não agirá contra mim.
Ona bir şey yapmayacaksın.
Não agirás contra ele.
Ya bizdensinizdir ya da bize karşı.
Ou estão connosco ou contra nós!
Gençken bir keresinde onunla dövüşmüştüm.
Quando era jovem, lutei contra ela uma vez.
Ama içlerindeki iblisleri besler, onları korkutur, onlara ötekileşme fırsatı tanırsan ardından aynı sapiensi şehirlere bombalar atarken, binalara uçak sokarken, ve kendi türlerinden milyonlarcasını gaz odasına sürüklerken bulabilirsin.
Mas se alimentares os seus demónios interiores, se os assustares, se arranjares razões para eles se separarem dos outros, é só ver alguns sapiens a bombardearem cidades inteiras, a atirarem com aviões contra prédios e todos contentes a mandarem milhares da própria espécie para câmaras de gás.
Senin yaşından iki kat büyük biriyle dövüştün.
Lutaste contra uma pessoa com quase o dobro da tua idade.
Eğer beni durdurmayacaksanız, sizinle dövüşmek zorunda değilim.
Se não me vai impedir, não preciso de lutar contra si.
Siz biriyle dövüşmüyorsunuz.
Não está a lutar contra uma pessoa.
Siz başka bir şeyle dövüşüyorsunuz.
Está a lutar contra outra coisa.
Aslında, onun burada olması kurallara aykırı.
Tecnicamente é contra as regras ela estar aqui.
Mandiba'ya karşi yarişan herkesin başinda ödül var.
Há prémio pela cabeça de qualquer um que se candidate contra o Mandiba.
Hayır savaşın. İnanmayanlar savaşın. Savaşın onlarla!
É uma luta contra os descrentes que não O aceitam como amigo e aliado!