Cute Çeviri Portekizce
52 parallel translation
Count Basie'nin muhteşem "Cute" kaydı.
A notável interpretação de "Cute", por Count Basie.
İngilizlerin dediği gibi'tatlı sert'
Cute compulsion, como dizem os Ingleses.
* Şirin ufak tefek bir kız var beni bekleyen evde *
I got a cute little Gal waitin'home for me
Zorluyken çok çekicisinvery cute when you try so hard.
Você é muito atraente quando você tentar tão duro.
Söylesenize, Bay'Kubsick'.
Diga cá, Mr Cute-prick...
"I'm sexy, I'm cute"
I'm Sexy, I'm cute.
"As teddy bears were cute"
Não o tempero, mas cantor mexicano. Ele vai ser grande, e não quero nada haver com ele. - Isso não é justo.
# Kumdan kaleler şirin olabilir... # # Artık doğum kontrol hapları kullanıyorum. #
# Sandcastles may be cute I'm on the pill now. #
I met a boy he's cute as can be
Conheci um rapaz É giro até dizer chega
~ CuTe :
Um nome fofo...
Çok tatlı değil mi?
Cute isn'the.
Tamam, gidip Meat Cute'e geri dönüp alırım.
Está bem, vou voltar ao Meat Cute e volto em 20 minutos.
Meat Cute denen bir yerin arkasında park edilmiş bir arabadan çalmış.
Ele roubou-os da parte de trás de um carro que estava estacionado atrás de um sitio chamado, Meat Cute.
Meat Cute şarküteri.
Talho'Meat Cute'.
- Meat Cure cinayetleri için bahanesi sensin.
Bem, és o álibi dele nos homicídios do Meat Cute.
En son buluşmamızda sen bunu beni vurduğun gece olarak hatırlayabilirsin Meat Cute yerinin çatışma görüntüsüne baktım ve tahmin et neyi görmedim?
Após o nosso último encontro, deves recordar-te que foi a noite que me deste um tiro, estava a ver a cobertura do tiroteio no Meat Cute, e adivinha o que é que eu não vi?
Meat Cute bahanen konusunda üstüme geliyor.
Está a moer-me por causa do teu álibi do Meat Cute.
Evan onu işe alan adamı tarif etti ona.
Pedi ao Evan que descrevesse o homem que o contratou no Meat Cute.
Geçen ay 48. bölgedeki polis ressamıyla birlikte çalışmıştım baş kesme davasında tanıştığım Meat Cute'deki adamı tarif etti.
Trabalhei o mês passado com um desenhador da esquadra 48, descrevi o homem que conheci no Meat Cute naquele caso de decapitação.
Hatta Meat Cute'ta Suzuki kendi kanıyla bir isim yazmıştı.
Estava um nome escrito com o próprio sangue do Suzuki no Meat Cute.
Meat Cute bahanen konusunda üstüme geliyor.
Está a moer-me por causa do teu álibi no Meat Cute.
- Hazır buradayken Meat Cute olayı hakkında birkaç sorum daha olacaktı.
Já que está aqui, tenho mais algumas questões sobre o incidente no Meat Cute.
Meat Cute cinayetiyle bağlantılı olduğunu düşündüğüm bir adam beyinler hakkında konuşup duruyor.
Um tipo que eu acho que está ligado aos homicídios no Meat Cute - não se calava com a conversa dos cérebros.
Meat Cute meselesini aklından atamıyor.
Ele não vai largar o assunto do Meat Cute.
Ortağım yukarıda, bir hikayesi var ve seninle Meat Cute hakkında konuşmak istiyor.
O meu parceiro está lá em cima, o detective que tem o teu esboço e que quer conversar sobre a Meat Cute.
Meat Cute'de vurulmasının bir intihar olup olamayacağını sordum.
Perguntei-lhe se o herói do marido podia ter tendências suicidas quando entrou no tiroteio da Meat Cute.
Sadece, adli tıp sonuçlarına göre Meat Cute'de birden fazla tetikçi olduğuna dair bulgular var.
É que, as provas forenses do Meat Cute sugerem que havia pelo menos outro atirador.
Meat Cute davasında kayıt tutan ilk dedektif olduğunu fark ettim ama kenara çekilmişsin.
Reparei que foi o primeiro detective a estar designado ao caso Meat Cute, mas que foi afastado.
Meat Cute'ta.
No Meat Cute.
Meat Cute'un atık lavabosunda kayıp astronot Alan York'a ait saç telleri bulmuşlar.
Identificaram um cabelo encontrado no ralo da Meat Cute como pertencente ao desaparecido astronauta Alan York.
Meat Cute Katliamı'nın şüphelilerinden biri.
Um suspeito do massacre na Meat Cute.
- Meat Cute Katliamı'nın şüphelilerinden biri.
- Um suspeito do massacre no Meat Cute.
Bu adam Meat Cute'da gördüğüm adam.
É o homem que conheci na Meat Cute.
Ama Suzuki kendi kanıyla Meat Cute'un duvarına John Deaux yazmadı.
Mas o Suzuki não escreveu "John Deaux" nas paredes da Meat Cute. Escreveu "Blaine."
Meat Cute'daki cesetlerden biriydi.
Era um dos cadáveres na Meat Cute.
Bu robot resim Meat Cute şarküteride işe aldığınız biri tarafından çizdirildi.
Este esboço foi baseado na descrição dada por alguém que o senhor contratou para a charcutaria Meat Cute.
Ayrıca Meat Cute Katliamı'ndaki adama benziyor.
Também interessa-nos pelo massacre na Meat Cute.
O gece Meat Cute'da öldürülen dedektife ne demeli?
O detective que morreu nessa noite na Meat Cute?
Meat Cute Katliamı'nın şüphelilerinden biri.
É o suspeito do massacre na Meat Cute.
Meat Cute davasında yeni kanıtlar ortaya çıktı ve sana bir kaç soru daha sormam lazım.
Surgiram novas provas no caso da Meat Cute, e gostava de lhe fazer mais umas perguntas.
Meat Cute davasına yoğunlaş.
Resolva o caso da Meat Cute.
Meat Cute adamını televziyonda gördüğünü ve konuşmak istediğini söylüyor.
Diz que viu o fulano da Meat Cute na televisão e que quer conversar.
Meat Cute cinayetlerinden dolayı gözaltındasınız.
Está preso pelos homicídios na Meat Cute.
Meat Cute cinayetleriyle alakanız var mı?
Está envolvido nos homicídios da Meat Cute?
Meat Cute katliam alanında bulunan... - kovanlar ve kurşunlarla uyuşuyorlar.
Todas coincidentes com os cartuchos e balas encontradas no massacre da Meat Cute.
İlginç olan ise, Meat Cute'te dondurucuda bulunan idrarla tahlil yaptırdım,... ve tahmin et.
O que é interessante, porque mandei-os analisar a urina encontrada no congelador da Meat Cute, e adivinhe?
Meat Cute'ün dondurucusunda bir çocuk vardı,... beyni yoktu.
Havia um miúdo no congelador da Meat Cute, sem cérebro.
Major, Kaos Katili kayıplarından ve Meat Cute cinayetlerinden sorumlu.
O Major é responsável pelos desaparecimentos do Assassino do Caos e pelos homicídios na Meat Cute.
- Komikolan?
- Essa é boa Cute story.
Tatlı, beyaz yüzünü kirletti. - Neler oluyor? - Oh, dostlar!
He blackened his cute, white face.
Evet.
Depois do rapaz das entregas ter desaparecido, passou pela Meat Cute. Já.