Danışman Çeviri Portekizce
3,933 parallel translation
Shelly ile alakalı, sanat danışmanı.
Com a Shelly, a consultora de arte.
Her neyse biraz düşündüm ve, sanat camiasına geri dönmek istiyorum, ve yeni bir sanat danışmanına ihtiyacım var.
Então, estava a pensar... Eu quero voltar ao jogo da arte e preciso de uma nova consultora de arte.
Yapamadım, bu yüzden ben de bu duble çikolatalı keklerle kendi kendimin danışmanı oldum.
Não consegui, por isso... Estou a consolar-me com brownies, com muito chocolate.
İki yıl önce danışman rehberliğimi tamamladım.
Terminei a orientação psicológica à dois anos.
O benim vergi danışmanımdı.
Ela era a minha consultora fiscal.
Bir IRS ajanına vergi danışmanı olarak yarım milyon dolar mı ödedin?
Pagou meio milhão de dólares a uma agente das Finanças para ser a sua consultora fiscal? Pode apostar.
Onunla konuştuğunda kendini "danışman dedektif" olarak tanıttığında ve bunu hiç yapmamıştın.
Quando se encontrar com ele, vai identificar-se como "consultora". - Nunca o fez. - Eu...
Danışmanım ve karınızın kaybolması soruşturmasına yardımcı oluyorum.
Sou consultora... Estou a participar na investigação do desaparecimento da sua esposa.
Yeni danışmanının, en son ayık kalmasını sağladığın müşterin olduğunu biliyoruz.
Tens a noção que o teu novo mentor é o teu último cliente de sobriedade.
Antik Yunan hakkında bir Oxford danışmanının bilgisine sahip ama tamamen kendi kendini eğitmiş.
Conhece a Grécia antiga como uma professora, mas é uma completa autodidacta.
Ben Sherlock Holmes, Pam'in misafiri ve NYPD danışmanıyım.
Fala o Sherlock Holmes, convidado da Pam e consultor da NYPD.
- Rebecca benim danışmanımdı.
- A Rebecca era a minha mentora.
Danışmanın aradı.
O teu conselheiro telefonou-me.
- Edward Rasmus Laurel'ın mahkemeye verdiği mali danışman tetiği kendi çekmemiş olabilir ancak emri muhtemelen kendisi verdi.
Edward Rasmus... o consultor financeiro que a Laurel processava, talvez não tenha premido o gatilho, mas pode ter mandado executar.
Yarın da sınıf danışmanın yanıma gelsin.
E pede ao conselheiro da tua turma para vir falar comigo amanhã.
Şu "danışman abi" olaylarından birine katıldım ve bana zengin, ergen bir şımarık çocuk verdiler.
Juntei-me a uma coisa de irmãos mais velhos e deram-me um miúdo rico e mal comportado.
Bailey, sen benim danışmanım aynı zamanda da arkadaşımsın ve işine saygı duyuyorum ama ciddi söylüyorum, eğer soruma cevap vermezsen yumruğu çakacağım suratına.
És minha orientadora, minha amiga, admiro-te, mas se não me responderes, vou-te dar um soco na cara.
Danışman dedektif, evet.
Consultor detective, sim.
Danışman dedektif mi?
Consultor detective?
Lily, eksantrik milyarder Kaptan'ın yanında sanat danışmanı olarak çalışmaya başlamıştı.
A Lily tinha começado a trabalhar como consultora de arte para o excêntrico bilionário, o Capitão.
Danışman Dedektif olduğunuzu söylediniz, değil mi?
Então, disseram que são consultores da Polícia?
Muirfield için çalışmaya başladığımda, anneniz benim danışmanımdı.
A sua mãe foi a minha mentora quando comecei a trabalhar para a Muirfield.
Hiç kimse danışmanım olmadı.
Eu nunca tive um mentor.
Danışman işe yarıyor tabii, ama kesinlikle gerekli olduğu söylenemez.
Eles ajudam, claro, mas não são totalmente necessários.
Siz danışmanınız olmadan mükemmel bir iş çıkarmışsınız.
Fez um excelente trabalho sem ter nenhum.
Evet, Lord Laurent'ın hukuk danışmanından gelen yazılı onay.
Sim. É a confirmação escrita do solicitador do Lorde Laurent.
Başkanın özel danışmanı Kumandan Evan Danforth öldü.
O Comandante Evan Danforth, assessor especial da Presidente, morreu.
Hudson Üniversitesi'nde onun fakülte danışmanıydım.
Eu era o orientador dela na Universidade Hudson.
O bu dersi aldıktan sonra kampüsteki kim olduğunu söylemediği birinden korktuğunu danışmanına söylediğini biliyor muydun? Ona takıntılı olan birinden?
Estava ciente que, após fazer esta aula, ela disse ao conselheiro que estava com medo, pois alguém no campus, ela não disse quem... estava obcecado com ela.
Ama erkek arkadaşıyla tanışmadan önce danışmanıyla konuşmuş.
Essa reunião com o conselheiro foi antes de conhecer o namorado.
Benimle yatamazsın çünkü iş arkadaşıyız ve eski bağımlılık danışmanımsın.
Não podes dormir comigo. És minha associada e ex-acompanhante de sobriedade.
Tijuana'daki bir danışman ile konuştum az önce.
Acabei de falar com o Consulado em Tijuana.
Bir asistan, bir danışmanı mı?
Uma assistente, uma conselheira?
Ajan Booth, kızıma sekiz soru sordunuz... Onun danışmanı olarak hiçbirine cevap vermeyecek.
Agente Booth, fez oito perguntas à minha filha.
İşte Terre Haute, Indiana'merkezli bir danışman ekibi.
Esta é a equipa de consultores estabelecida em Terre Haute, Indiana.
Ulusal güvenlik danışmanı olarak daha çok kişiye yardım edebiliyorum.
Como consultor da segurança nacional, posso ajudar mais pessoas.
Bir danışman?
Como um conselheiro?
Orada bak. "Danışman".
Ali mesmo. 'Consultor'.
Danışmanım.
- Sou consultor.
Danışmanımın benim ülkem tarafından aranıyor Hem de uzun zamandır General Harding. Pekala, slate burada güvende
já passou muito tempo desde que o meu país procurou os meus conselhos, Cor.
Richard Parsons, bağımsız danışmanım. Genel Müfettişlik tarafından atandım.
Richard Parsons, consultor independente contratado pelo Inspector Geral.
Richard Parsons, bağımsız danışmanım.
Richard Parsons, Consultor Independente.
Bu şirketin baş danışmanı olarak, tüm bunlara karşı olduğumu tekrar belirtmek isterim.
Como chefe do conselho de administração da empresa, sou contra tudo isto.
Gecenin bir vakti Arziani'nin danışmanı olan Vargo Gruzinsky'yi bir kıza tecavüz ederken yakaladım.
Apanhei o seu chefe de segurança, um tipo chamado Vargo Gruzinsky, a tirar, às escondidas, uma menina, do quarto do Arziani, a meio da noite.
Illinois Eyaleti, istasyon harcamaları konusunda tavsiyeler yapması için bir danışman görevlendirmiş.
O estado de Illinois, em toda a sua sabedoria, enviou uma consultora para fazer recomendações sobre o fecho dos batalhões.
Benim uzman danışmanım var diye sen de mi bir tane alacaksın?
Tenho um consultor, e agora também queres um?
Danışman aramızdaki sorunları düzeltemez.
A terapia não consegue resolver isto.
Kendini şanslı say Saul, Higgins, Başkan'ı ya da Ulusal Güvenlik Danışmanı'nı değil de bizi aradığı için.
Considere-se com sorte, Saul, que o Higgins chamou-nos e não ao Presidente ou ao seu Conselheiro de Segurança Nacional.
"Suçluların Danışmanı"
"O conselheiro do crime."
Sanat danışmanı!
Consultora de arte!
Biliyor musun Felicity Oliver ve benim bir ilişki danışmanına ihtyacımız yok.
Sabes, Felicity, eu e o Oliver não precisamos de um conselheiro de relações.