Dastan Çeviri Portekizce
46 parallel translation
Destan, efendim.
- Dastan, senhor.
Gördüklerinden etkilenen kral, Destan'ı evlatlık olarak ailesine aldı.
Comovido com o que viu, o rei adotou Dastan, em sua família.
Destan nerede?
Onde esta Dastan?
Prens Destan!
Principe Dastan!
Prens Destan burada değil.
O principe Dastan nao esta aqui!
Düşmanlarımıza silah satıyorlar, Destan.
Estao vendendo armas a nossos inimigos, Dastan.
Destan ise sokak süprüntülerinin başında.
Dastan lidera um batalhao de arruaceiros.
Cesaretinden şüphe edecek kimse yok, Destan.
Nao se pode duvidar de sua coragem, Dastan.
Destan'ın adamları.
É o homem de Dastan.
Emirlere itaat konusunda hiç başarılı değilsin, Destan.
Voce nunca foi bom em seguir ordens, Dastan.
Onu bu akşam benim adıma kralla tanıştır, Destan.
Presenteie-a ao rei por mim esta noite, Dastan.
İyi dinle, Destan.
Ouça, Dastan.
Demek bana Pers Aslanı, Prens Destan eşlik ediyor.
Entao, serei escoltada pelo principe Dastan, o Leao da Pérsia.
Sen ve kardeşlerin için dua ediyordum Destan.
Rezei por voce e seus irmaos, Dastan.
Destan, böyle bir cevher odanda bekliyor olursa, daha az risk alırsın.
Voce, Dastan, deveria se arriscar menos se uma joia como esta o aguardasse em seus aposentos.
Ne diyorsun Destan?
O que me diz, Dastan?
- Cübbeyi ona Destan verdi!
- A tunica que Dastan deu a ele! - Por que?
Cinayeti Prens Destan'ın işlemiş olması acımızı daha da büyütüyor.
O fato de a morte ter vindo pelas maos de Dastan so piora a dor.
Asil Destan, çaresiz bir kadını öylece terk ediyor yani.
Nobre Dastan abandonando uma mulher indefesa no deserto.
Evet, Destan. Seni duyuyorum. Nerede olduğunu biliyor musun Persli?
Sim, Dastan, estou ouvindo.
Destan, dinle beni.
Dastan, ouça.
Destan, sana karşı tamamen dürüst olmadığımı biliyorum.
Dastan, eu sei que nao fui totalmente sincera com voce.
Destan, hançer nerede?
Dastan, onde esta a adaga?
Biz aynı kandan geliyorduk, Destan.
Nos tinhamos o mesmo sangue, Dastan.
Destan!
Dastan!
Bana Destan'dan söz et, amca.
Fale-me sobre Dastan, tio.
Destan, Evret'e beni öldürmeye geldi.
Dastan veio a Avrat para me matar.
Destan ayaklanma başlatma niyetinde.
Dastan deseja incitar uma revolta.
Destan'ın suçu ne olursa olsun halka açık bir mahkeme benim krallığıma yakışacaktır.
Sejam quais forem os crimes de Dastan, um julgamento publico mostrara que rei desejo ser.
Destan bulunmalı.
Dastan deve ser encontrado.
Trans halindeyken her şeyi bulabiliriz. Buna yeğeniniz Prens Destan dahil.
Em transe podemos achar qualquer coisa, inclusive seu sobrinho, o principe Dastan.
Destan, kum saatindeki kumlar inanılmaz derecede güçlü.
Dastan, as areias contidas na Ampulheta sao muito poderosas.
Gerçek bu, Destan.
Essa é a verdade, Dastan.
Destan, üzgünüm.
Dastan, sinto muito.
- Destan, bence...
- Dastan, eu nao acho...
Batıl inanç, Destan.
Heresia, Dastan.
Destan pek çok şey olabilir fakat korkak olmadığı kesin.
Nos sabemos que Dastan era muitas coisas, menos covarde.
Bakıyorum da Destan gerçekten geri dönmüş.
Vejo que Dastan de fato retornou.
Ve sen Destan, saldırı delisi.
E voce, Dastan, sempre impetuoso.
Destan bugün çok savaştı. Belki de biraz fazla.
Dastan lutou arduamente hoje, talvez até demais!
Benimle yürüyün Prens Destan.
Caminhe comigo, principe Dastan.
Prince Dastan, hiç merak ettin mi...
Príncipe Dastan, já te perguntas-te...
Çevir şunu. Hakkıyla takamıyorsan da Dastan giy bari.
Penteie o cabelo direito, se não, coloque seu turbante.
Prens Destan nerede?
Onde esta o principe Dastan?
Destan başardı.
Dastan conseguiu.