Desk Çeviri Portekizce
19 parallel translation
Hızlı Kenz Masası?
É do Express City Desk?
Alo, Hızlı Kent Masası mı?
Está lá, é do Express City Desk? Joe?
Los Angeles KABC Haber Masası'ndan Geri Nichols.
Esteve com News Desk trazido pela KABC, Los Angeles. Sou Geri Nichols.
Provided you can get to his desk. Masasına gidebilirseniz tabii.
Desde que se chegue à secretária.
Doktor,'Physician's Desk Reference'favori başucu metnimdir.
Doutor, a "Physician's Desk Reference" é o meu livro de cabeceira favorito.
Midwest Steel Desk Babamın dosyaları camlı çekmeçedeydi.
Midwest Móveis para Escritório O pai inventou a gaveta.
Haber masasında üç yıl muhabirlik.
Três anos como jornalista por uma... news desk.
Suç masasında çalışan arkadaşım Chuck söyledi.
Recebi a dica do Chuck do Crime Desk.
Evet, bende aynı şeyi diyecektim, ama halıdaki sekiz ayak izi, şu sehpayla mükemmel uyuşuyor.
Bem, eu ia a dizer a mesma coisa, mas o tapete têm oito marcas Fits perfectly with that desk.
Uzun lafın kısası, bir Drama Desk Ödülü kazandım.
Em resumo, ganhei o prémio "Drama de Secretária".
Şimdiden Doktor Mallozzi'nin anime DVD koleksiyonunu kazandım ve Doktor Ambrose'nin İsveç masajı için de bir bedava kuponum var.
Já ganhei um desk pen e a coleção de desenhos do Dr. Molotzy. E consegui um cupom para uma massagem sueca grátis da Dra. Ambrose.
Danışmadan Melanie beni aradı ve dedi ki :
Melanie, quem está no front desk, convites para trás e diz,
Bir Desk Jokey'in işi hiçbir zaman yapılmaz.
O trabalho de quem está numa secretária nunca acaba.
Beni simsarlarıyla buluşturdu.
Organizou-me uma sessão com a trading-desk dele.
Welcome to front desk, kayıt gidecek......get senin anahtar taşı ve senin oda yerleşmek.
Vão até à recepção, fazem o registo... trazem as vossas chaves e instalam-se nos vossos quartos.
Evet sen danışma da oturuyorsun ve parmaklarını meşgul tutuyorsun. Böylece, çalışanlar seni iş yapan biri olarak görüyorlar.
Não, está sentada numa help-desk, mantendo os dedos ocupados para que o resto do pessoal possa ver que ainda está preparada para "sujar as mãos"
Bilgisayar yardım hattı numarası vermişlerdi sana. Ama TARDIS'i aramıştın.
Deram-te o número de um help desk e telefonaste para a TARDIS.
Desk, telefon, daha evrakları bile.
Na mesa, telefone, até na papelada.
çalışıyordu bir masanın üzerinde.
Working on a desk when Ivor peered above a spectacle.