Dix Çeviri Portekizce
276 parallel translation
Dix Steele!
Dix Steele!
Senden umudu kesmek üzereydik.
Dix! Pensámos que não vinhas.
- Merhaba, Dix.
- Olá, Dix.
Dix, çalışmak zorundasın.
Tens de trabalhar.
Dix dostum, sana daha kaç kez söylemeliyim...? Biliyorum.
- Dix, quantas vezes tenho de dizer...?
Kes şunu Dix!
Pára, Dix!
İşte Dix yine başladı.
Lá está o Dix de novo.
- Selam, Dix.
- Olá, Dix.
- Sohbet etmeye gelmedim Dix.
- Não é uma visita social, Dix.
Dix'in ne hissettiğini anlamak oldukça güçtür.
É difícil dizer o que o Dix pensa do que for.
- Dix!
- Dix!
- Dix, polise ne anlattın?
- Dix, que disseste à Polícia?
Dix, bu olayla bir alakan varsa bunu şimdi bilmek istiyorum, anlat hadi!
Dix, se estiveste envolvido, conta-me!
Koleje gitmedim ama Dix'i senden iyi tanırım.
Conheço o Dix melhor que tu.
- Sakın Dix'e söylemeyin.
- Não conte ao Dix.
Biz de tam Dix'i yatmaya götürüyorduk.
Estávamos a pôr o Dix na cama.
- Bittiğinde Dix size gösterir.
- Mostra-lhe quando terminar.
Dix'i seviyorum.
Amo o Dix.
Dix, sen misin?
Dix, és tu?
Onu niçin uyarmadın? Niçin Dix gibi bir zorbadan uzak durmasını söylemedin?
Por que não a avisou para não se envolver com um bruto como o Dix?
Dix'in sana ihtiyacı var Laurel.
O Dix precisa de ti.
Özür dilerim Dix.
Desculpa.
Dix!
Dix!
Dikkat et, Dix!
Cuidado, Dix!
Dix, sakın...
Dix, não...
Selam Dix.
Olá, Dix.
Dix, dün gece için ne kadar üzgün olduğunu söylememi istedi.
O Dix mandou dizer-te que lamenta sobre ontem à noite.
Sylvia, Lochner, Dix'in buraya gelip Mildred Atkinson cinayetini tarif ettiğini söyledi.
O Lochner disse que o Dix descreveu o homicídio de Mildred Atkinson.
Bunu Dix'in yapmadığını biliyorsun.
Sabes que não foi ele.
Ona göre cinayeti Dix işlemiş olabilir.
Acha que o Dix pode tê-lo feito.
Dix'te garip bir şeyler var.
Há algo estranho no Dix.
Sylvia, yanınızdan ayrıldıktan sonra, Dix bir adamla tartışmaya başladı.
Sylvia, depois de vos deixarmos, o Dix discutiu com um homem.
Ben yaparım Dix.
Eu faço isso, Dix.
- Dix, bekle.
- Dix, espera.
Ama Dix normal bir insan gibi davranmıyor.
Mas o Dix não age como uma pessoa normal.
İşte Dix Steele bu. Ve onu istiyorsan iyisiyle kötüsüyle bunu kabullenmelisin.
Se o quer, tem de aceitar as coisas más, não só as boas.
Dix'in büyük bir egosu var.
O Dix tem um ego imenso.
Başarılı olduktan sonra Dix'in gözü başka bir şey görmez.
Se o Dix tem êxito, não precisa de mais nada.
Nerede olduğunu bilmek istemiyorum çünkü Dix sorarsa ona söylemek zorunda kalırım.
Não quero saber onde está porque o Dix perguntará e eu terei de dizer.
Dix, Brody Althea rolünü almamı istiyor.
O Brody quer-me no papel de Althea.
- Sakın kızma Dix. Brody onu beğenecek.
- Sei que o Brody o adorará.
- Dix lütfen!
- Dix, por favor!
- Yapma Dix!
- Não, Dix!
Laurel ile Dix'in üzerinde büyük bir baskı vardı. Yaşamları alt üst olmuştu.
Foi uma pressão enorme para a Laurel e o Dix.
Dix?
Dix?
Ne oldu, Dix?
Que é, Dix?
- Dix, biraz sakinleşemez misin?
- Dix, não te descontrais um segundo?
Yanında kalacağım Dix. Söz veriyorum, kalacağım.
Eu fico contigo, Dix.
Dix, yapma!
Dix, não!
Dix, dur!
Dix, pára!
Merhaba Dix. Herkese merhaba.
Olá, Dix.