Diyen Çeviri Portekizce
2,253 parallel translation
Laboratuar'ın kralısın. Bu ilkti. Genelde bunu diyen ben oluyorum.
Ena, essa foi a primeira... normalmente tenho de dizer...
Onlara "koca popolusun" diyen erkeklerse daha kısa.
Os homens que lhes dizem isso, nem por isso.
Hafıza kaybı yaşadım diyen on kişiden dokuzu yalan söylüyordur.
Nove entre cada 10 pessoas que o afirmam, mentem.
Bir psikiyatra "Evet, annemin hayatım boyunca yaptığı tek şey bağırmaktı." diyen çocuklar yetiştirmek istemiyorum.
Não quero que os miúdos cresçam e digam a um psiquiatra :
" Türkleri Orta Asya'ya sürmek lazım diyen adam, demiş ki...
O homem que uma vez disse :'Os turcos deviam ser exilados para a Asia Central'agora diz :
"Confessor Ana'nın saf kalbi attığı müddetçe Gardiyan başarısızlığa mahkûmdur." ... diyen bir kehanette bulundun.
Revelaste através de profecia que "Enquanto o coração puro da Madre Confessora bater, o Guardião está condenado a falhar."
Kendine adam diyen hiçbir sahtekâr Hitler'in sahtesini yaparken Hitler zamanında olmayan boya kullanmazlar.
Falsificador algum que se preze imitaria um Hitler com tintas que não tinham sido inventadas quando Hitler pintava.
Ona hayır diyen bir düzineden fazla adamı torbalara koydum.
Já pus mais de uma dúzia de homens dentro de sacos de cadáveres, por lhe terem dito que não.
"Sana söylemem gereken bir şey var, ama hoş olmayacak" diyen bakış.
"Tenho uma coisa para te contar e não é coisa boa."
"Bam, bam" diyen Basil Brush'dı. Hay Allah!
Foi o Basílio Pincel que disse "boom, boom".
- Akşam yemeği diyen oldu mu?
Quem falou em jantar?
Uzlaşma yoluna gitme diyen sendin.
433.911 ) } Disse-me nada de meias-medidas.
Tahliye edilmekle ilgili bir şey diyen oldu mu?
Quem é que falou em ser libertada?
Sana ayrıl diyen oldu mu?
Quem é que falou em sair?
Ülkeden kaçmaya teşebbüsden daha iyi "suçluyum" diyen bir şey yoktur.
Não há nada mais incriminatório do que uma tentativa de fuga do país.
Öpüşün diyen sendin! Yoksa beni lezbiyen sanırmış!
Foste tu que disseste que se não o beijasse era lésbica.
Sana iste diyen oldu mu?
Quem disse alguma coisa sobre pedir?
"Eğer beni aldatırsan, her şey biter" diyen insanlardan hiç olamam.
Nunca vou poder ser uma daquelas que diz "Se me traires, acabou tudo!".
Kendilerine suç savaşçısı diyen bir grup insan.
Um grupo de pessoas que se intitulam combatentes do crime.
Haberci, "Manevi işlerinizi halledin, Tanrı ölmenizi istiyor." diyen bir mektupla döndü.
O enviado regressou com a carta, apenas a dizer, "Tratem das vossas questões espirituais. Deus quer que vocês morram."
Göze göz diyen Tanrı mı?
O Deus da vingança?
Bana kapa çeneni diyen son adama ne oldu biliyor musun?
Sabes o que aconteceu ao último tipo que me mandou calar?
Bir de Bass Sanayi için Lily'nin düzenlediği tatil partisi için anladığımı umuyorum diyen el yazısıyla yazılmış bir not var.
No caso da festa da Lily para a Bass Industries, escreveu uma nota a dizer que espera que eu perceba.
Sana sürtük gibi davran diyen yok, ama ikiniz aylardır çıkıyorsunuz eğer o anlamda birlikte olmadıysanız, birlikte olduğunuzu nereden anlayacaksın?
Ninguém te obriga a ser uma oferecida, mas vocês estão juntos há meses. Se não estão juntos nesse aspecto, como sabes que estão mesmo juntos? Quanto tempo conseguirás esperar para o perderes?
Her ne bok sattığını bilmiyorum ama o et nerede diyen kadın gibi işte.
Como a senhora da carne de vaca lá com a cena que vendia.
- Sana orada uyu diyen olmadı.
- Não te mandei dormir lá.
"Ona Yanlış yapıIdı" diyen bir kesim var, ve "onu vurmalılar" diyen bir kesim.
Tem os que pensam que está errado e os que pensam que está correcto.
Bunu diyen de yarım saat saçlarını parlatan bir adam.
Isso vindo de um homem que gasta meia hora para engomar o cabelo.
Az önce onlarla pazarlık edemeyiz diyen sen değil miydin. Hunter'la pazarlık edemeyiz.
Não podemos negociar com Hunter.
Her biriniz geçtiğimiz haftalarda kendisine "Mimar" diyen birinden buna benzeyen bir kart aldınız.
Cada um de vocês recebeu um cartão como este, na semana passada, de alguém intitulado de "O Arquitecto".
Hayır, sadece "Köpek surat" diyen kişiyim.
Não, só disse uma. "Feia".
İnternetten birilerini bulmak kolay diyen her kimse belli ki bilgisayarı yokmuş.
Quem disse que os encontros pela Net eram fáceis, não devia ter computador.
Bu akşam diyen sendin.
- Tu é que disseste que eu devia ir hoje!
Senin için kapıyı tutan, sana "hanımefendi" diyen ve araba lastiği değiştirmeyi bilen erkeklere karşı sayıca azınlıktasın. Ama açıklık, dürüstlük?
Homens que lhe segurarão a porta, chamar-lhe-ão "meu" e sabem mudar um pneu.
Evet, sizin şu "altımı değiştir" diyen bebeğiniz..
Sim, sua boneca que pede para ser trocada.
Sana tatlım diyen bir memuresi var.
Tem uma operadora de central que te chama "querido".
Yer altına kaçalım diyen sendin.
Disseste bem nos confins.
Sana patates diyen olmadı zaten. Mesele bu değil.
Eu sei que não és, não é essa a questão.
"Bunu başaramayacağız" diyen bir adam.
Adorei aquilo. "Estou a saltar".
Detroit Tigers'ın oyuncularından Ty Cobb, ona "yarım zenci" diyen bir taraftarı dövdüğü için ceza almıştı.
Os Detroit Tigers não jogaram porque o Ty Cobb foi suspenso por bater num fã que lhe tinha chamado "besta".
Yaratıcı ol diyen sendin.
Disseste para ser criativa.
Her zaman bana, asla vazgeçme diyen tek kişisin.
És tu que estás sempre a dizer-me para nunca desistir.
Bana ayaklı paspas diyen kaltak nerede?
Então, cadê a puta que me chamou de carpete ambulante?
Halen Steve'den "Şnorkelini çıkar daha tamamını görmedin." diyen bir mesaj almadım.
Quer dizer, eu não recebi outra mensagem do Steve a dizer, "Certo. Vai buscar o snorkel. ( respirador ) Ainda não viste tudo."
Hep "Bana bak." diyen birileri var sanki.
Há sempre algo aqui a dizer, "Olha para mim!"
Sürekli "Bana bak." diyen bir şeyler var.
Há sempre alguma coisa a dizer "Olha para mim".
Bu huyuna gıcık oluyorum. Tekerlekli sandalye hareket etti diyen ben miydim?
Sem dúvida, você está me enlouquecendo.
"İhtiyar" diyen olmadı ya neyse.
- Cam, podemos ir, por favor?
Üç diyen oldu.
Tenho três.
Sen "evet" diyen adamsın.
- É brilhante!
"bu çok çılgınca" diyen birisi olmuştur.
"Isto é de loucos".