English phrases | Russian phrases | Turkish phrases
Translate.vc / Türkçe → Portekizce / [ D ] / Dunbar

Dunbar Çeviri Portekizce

385 parallel translation
Bu Teğmen Dunbar ve bu da Çavuş Bagradian.
O Tenente Dunbar e o Sargento Bagradian.
- Teğmen Dunbar?
- Tenente Dunbar?
Boston'dan James Schuyler Dunbar olabilir mi?
James Schuyler Dunbar de Boston?
James Dunbar?
James Dunbar?
Ben Teğmen Dunbar.
Sou o Tenente Dunbar.
Teğmen Dunbar, buraya, yerleşim koşulları yüzünden özür dilemeye geldim.
Tenente Dunbar, vim pedir desculpas pelo alojamento.
Dunbar çarmıha gerildi, hâlâ iş yapıyor.
O Dunbar está a ser crucificado e está de novo a negociar.
Dün akşam bu koğuştan birisi çıkarıldı. Teğmen Dunbar.
Ontem, levaram um homem desta caserna.
Teğmen Dunbar hakkında konuşmak istiyorum.
Quero falar sobre o Tenente Dunbar.
- Teğmen Dunbar bu bey mi?
- É o Tenente Dunbar?
Dunbar'dan ne haber?
Há notícias do Dunbar?
Neden Dunbar'dan haber alamıyoruz?
Por que não temos notícias do Dunbar?
SS subayları Dunbar için buradalar.
As S.S. Vieram buscar o Dunbar.
Dunbar'ı SS'in elinden kurtarmayı mı düşünüyorsun?
Acham que podem arrancar o Dunbar ás S.S.?
Çılgın olabilir ama Dunbar'ın ölmesinden iyidir.
Talvez, mas é melhor do que deixá-los matar o Dunbar.
Dunbar nerede?
Onde estaria o Dunbar?
Hoffy dışında hiç kimse Dunbar'ın nerede saklandığını bilmiyordu.
Só o Hoffy sabia do Dunbar.
Almanların tüm koğuşları, tavanarasını bile aradılar. Hatta Kumandanın banyosuna bile baktılar. Ama Dunbar yoktu.
Os boches vasculharam a parte debaixo das casernas, os telhados, e até a casa de banho do Kommandant mas do Dunbar nada.
Dunbar ertesi sabah ortaya çıkmadığı taktirde tüm koğuşu yıkacağını söyledi.
Se o Dunbar não aparecesse até â manhã seguinte, ele destruiria o recinto, tábua a tábua.
Ama Dunbar hâlâ oradaydı.
Mas o Dunbar estava lá.
İçimizden birisi Dunbar'ı bu gece kamptan çıkaracak.
Um de nós levará o Dunbar para fora do recinto, esta noite.
İki paket sigarasına bahse girerim ki Dunbar buradan çıkamayacak.
Dois maços de cigarros em como o Dunbar não chegará a sair do recinto.
Dunbar'ı da Manfred'i ve Jonson gibi çamurda yatarken mi görmek isterdiniz?
Preferem ver o Dunbar caído na lama como o Manfredi e o Jonson?
Almanlar Dunbar'ın nerede olduğunu bulana kadar bu herifi mi dinleyeceğiz?
Vamos ficar a ouvi-lo até que os alemães descubram onde está o Dunbar?
Dunbar'ın nerede olduğunu zaten biliyorlar.
Eles sabem onde está o Dunbar.
Kumandanın odasına Dunbar'ın nerede olduğunu söylemeye mi?
Ao gabinete do Kommandant, para lhes dizeres onde está o Dunbar?
- Dunbar'ı sen mi alıyorsun?
- Vais levar o Dunbar?
Gidince, Dunbar'ı tanktan çıkarmam için bana beş dakika vermenizi istiyorum.
Quando sair, dêem-me 5 minutos para tirar o Dunbar do depósito.
Haklı, Hoffy, Ya Price ya da Dunbar.
Ele tem razão, Hoffy. É o Price ou o Dunbar.
Sen Dunbar'ı kurtarmak istediğini söylememiş miydin?
Disseste que ias salvar o Dunbar. É a tua oportunidade.
Dunbar, diğerleriyle dağılın. Haydi.
Dunbar, disperse o resto.
Dunbar'da bir erk ek giyim atölyesi sahibi, Bay Angus Podgorny Andromeda galaksisi Skyron gezegeninden 48 milyon İskoç eteği siparişi aldı.
Angus Podgorny, dono de uma loja de roupa de homem de Dunbar recebeu uma encomenda de 48 milhões de kilts do planeta Skyron, na galáxia de Andrómeda.
Günaydın Dunbar.
Bom dia, Dunbar.
Ben John Dunbar.
Eu sou John Dunbar.
John Dunbar.
John Dunbar.
Dunbar.
Dunbar.
Sanık bayan Grace Dunbar'ın ilginç kişiliği kanıtların temizliğini anlaşılmaz yapmaz.
A interessante personalidade da acusada, a Sra. Grace Dunbar, não obscurece a clareza das provas.
Bu şeyleri anlatamayabilirim. Ben bile bu olanları onlara anlatamıyorum lakin biliyorum ki, o da tüm şüphelerin ötesinde Bayan Dunbar masumdur.
" Não sei explicar, mas sei, sem qualquer espécie de dúvida, que a Sra. Dunbar está inocente.
Bayan Dunbar. ve kalibresi mermiyle uyuşuyor.
E de calibre correspondente ao da bala.
Holmes, senatör geri dönmeyebilir ama şuna eminiz ki mektubu bizde ve bunu Bayan Dunbar adına kullanabiliriz.
O senador poderá não voltar, mas a carta dele é uma contratação em nome da Sra. Dunbar.
Kumar oynadım, Bayan Dunbar'ın üzerinde bize dönmesinin yararına olacağı etkisini bıraktık.
- Arrisquei. A boa impressão que causámos à Sra. Dunbar favoreceu-nos.
Bayan Dunbar'dan aldığı notu sol eliyle kavramıştı. Kavramıştı?
O bilhete da Sra. Dunbar enclavinhado na mão esquerda.
Evet, saat 9'da Thor köprüsünde ol. G.Dunbar
"Estarei na ponte às 9 h. G. Dunbar".
Bayan Dunbar, Kayda değer bir öğretmen gibi görünüyor olmalı.
A Sra. Dunbar parece excelente professora.
Maria Gibson'ın Bayan Dunbar'ı ve çocukları üzerindeki etkisini kıskandığını söyleyebilirmisiniz?
Maria Gibson tinha ciúmes do ascendente da Dunbar sobre os filhos?
Size garanti edebilirim ki Bayan Dunbar ile aramdaki ilişkinin bu davayla hiç bir ilgisi yok
Posso garantir-lhe, que a relação entre a Sra. Dunbar e eu nada têm a ver com o caso.
Ardından Bayan Dunbar geldi.
- E depois apareceu a Sra. Dunbar.
Bayan Dunbar'ı öldürmeyi yada onu silahla korkutarak bizi terketmesi için tehdit etmeyi planlamış olabilir.
Terá querido matar ou ameaçar a Sra. Dunbar com a pistola, para a levar a deixar-nos.
Nedir O?
Qual era o seu relacionamento com a Sra. Dunbar?
Bayan Dunbar ile gerçek anlamda ilişkiniz nedir? Sanınırım bu tür soruları sormak mesleğiniz sebebiyle bir hak, Mr. Holmes.
Talvez esteja no seu direito e até a fazer o que deve, ao colocar tal pergunta.
Şimdilik, Bayan Dunbar.
Sra Dunbar.

© 2017 - 2024 Translate.vc | [email protected]