Düdük Çeviri Portekizce
383 parallel translation
Düdüklüler, az önce düdük çalınmadı mı?
- Acabámos de ouvir apitos.
Dedim ki, radar onlara her geminin yerini söylüyorsa... neden böyle düdük öttürüp duruyorlar?
Se o rádio lhes diz onde estão os navios, porque têm de estar sempre a usar o apito de nevoeiro?
Şimdi benim de kuyruğuma düdük, ayaklarıma zil takabilirsiniz.
Agora pode pôr flautas no meu rabo e campainhas nos meus pés.
Birinci ve ikinci düdük arasında kaç dakika var?
Quantos minutos entre o primeiro e o segundo apito?
Düdük size çok mu görgüsüz geldi?
A corneta é muito vulgar para vocês?
Çabuk, düdük çaldı.
Rápido. Já apitaram!
Bir çocuğun düdük çalışına benziyordu.
Parece mais um miúdo com um pífaro.
Düdük çalacağım.
Eu soprarei este apito.
Düdük mü?
Um apito?
Düdük çalınınca Hausalar iki sıra oluşturuyorlar.
Ao toque do apito, os Haoukas se reúnem em duas filas.
Bir düdük.
- Um apito.
Düdük sesi, sizin dışında herşeyin yüklendiğini bildirdi.
Este apito que ouviu, é sinal de que tudo está carregado, só falta você.
Raylar ve düdük sesi. Raylardan korkmuyorlar.
Não é dos ralis que estão receosos.
Düdük.
Apito.
- Düdük.
- Apito.
Düdük sesiyle adınızı söyleyin.
Digam os vossos nomes na respetiva chamada.
Fräulein, dikkatle dinleyin. Onları çağırmak için düdük seslerini öğrenin.
Preste atenção e aprenda os sinais deles, para poder chamá-los.
Düdük çalmam gerekmez, Muhterem Kaptan.
Não vou precisar de apitar, Reverendo Capitão.
Asla düdük sesine gelemem.
Jamais seria capaz de responder a um apito.
Sizin düdük sesinizi bilmiyorum.
Desculpe. Não conheço o seu sinal.
Siren, düdük, hiçbir şey yok.
Nem sirenes nem apitos. Nada.
Siyahlar saldırıyor, düdük çaldı.
Os All Blacks estão a juntar-se depressa, e surge o apito.
- Ampul bir düdük kadar temiz
Esta lâmpada está um brinquinho.
Seni ben sana parmak verdiğimde düdük öğrenmek misin olduğunu görüyoruz.
Traidor! Judas! Olhe como estou por não me ter assobiado a tempo.
Üç dakika içinde, düdük sesi duyacaksın... bunun anlamı hızlı posta treni kavşağa doğru geliyor.
Dentro de 3 minutos vais ouvir um apito... o que significa que o comboio correio chegou à junção.
Babam doğru yola geldi ve bizi uyandırabileceği bir düdük yaptı, bizi kahvaltıya çağırıyor.
Meu pai desistiu e fez um apito... com o qual ele nos acorda para o café a cada manhã.
Kendine bir düdük al.
Deixa-os.
Ama bir polis hele senin gibi bir hergele şerif düdük öttürdüğünde, suspus olur.
Enquanto que um polícia ordinário como tu corre ao primeiro assobio do xerife.
Allahın belası düdük nerde?
O maldito apito não toca?
Palyaço'nun biri düdük öttürüp durmadı mı?
Um palhaço não ficou a tocar a gaita de foles o tempo todo?
Hannibal, düdük olmaz.
Hannibal, o chamamento, não.
"Heidi ertesi sabah güçlü bir düdük sesi ile uyandı."
" A Heidi foi acordada na manhã seguinte por um assobio ruidoso.
Tartışmalı düdük gibi.
Uma estranha jogada, temo.
Çalışırken hep gümüş bir düdük takardı.
No trabalho usa sempre uma peruca cinzenta.
Düdük. Kahrolası düdüğü çalıyor!
O apito está a apitar.
Benim için sakın ağlama, Düdük!
Não deites as tuas lágrimas sobre mim, querida!
- Selam Düdük!
- Olá, giraça.
- Her şey yolunda, düdük.
- Está tudo bem, giraça.
- Bu adam içi boş düdük gibidir.
Um homem de falar oco e inútil.
Kötü bir mahalleden yaya olarak geçerken... bu düdük çok değerli olabilir.
Este apito pode ser muito útil... quando estiverem a passar por uma zona má.
O ne ince, düdük gibi sesti o ne aptalca efemine danstı!
Com aquela voz fina e frágil e aquela estúpida dança efeminada!
O sefil, o... çocuğu, çaylak oyuncu tam düdük çalarken basketi attı.
Aquele novato FDP... abriu 50 pontos de diferença no placar final.
- Kaldır şunu, düdük!
- Afasta-o ou tira-o!
Kardeşiniz, ablanız, anneniz, veya babanız olması önemli değil, Onu teslim edin ve Krusty size Figüran Bob'unki gibi bedava bir düdük yollasın.
Não quero saber se é vosso irmão, irmã, pai ou mãe... entreguem-no, e o Krusty manda-vos... um apito de graça igual ao do ajudante Bob.
İki düdük sesi duyduğunuzda, oyuncağınızı aldığınız yere geri getiriyorsunuz ve halıya geri geliyorsunuz.
Ao segundo apito, cada um leva o brinquedo de volta e volta para o tapete.
Karanlıkta daha iyi hissetmek için bir düdük.
Não são muito úteis na frente.
Düdük.
O assobio.
Ben, sen rat düdük yapacağız düşündüm!
porque não assobiou embora fosse sobre os chifres?
Anne, düdük çalıyor!
O assobio da oficina! Laura, vê se o guisado não se queima.
Bu bir düdük.
É um apito.
Kaç tane düdük sesi?
Quantos apitos? Dois!