Dügün Çeviri Portekizce
6,851 parallel translation
Düğün başarılı geçti.
O casamento foi um sucesso.
Düğün için leydim. - Hayır.
Para o casamento, Minha Senhora.
Düğün günümü mahvediyorsun.
Está a estragar o meu dia de casamento.
Düğün sona erdi.
O casamento está cancelado.
Masal gibi bir düğün ve büyü gibi bir balayından sonra Mitchell'la nihayet "yeni evliler" kervanına katıldık.
Depois de um casamento de conto de fadas e de uma lua-de-mel mágica, eu e o Mitchell somos finalmente recém-casados.
At düğün hediyesiydi.
O cavalo foi um presente de casamento.
Pat ne yaptı bilmiyorum ama düğün St. Marys'de olacak.
Não sei o que é que o Pat fez... Mas, o casamento na St. Mary's está de pé.
Evet, birden kendimi o odasında çalışırken düğün fotoğraflarına bakar halde buldum.
Pois, subitamente, dei comigo a olhar para as fotografias do nosso casamento, enquanto ele se isolava naquele escritório.
Kardeşim ve eşi düğün gününde öldürüldüğünde?
Quando o meu irmão e esposa foram mortos no dia do seu casamento?
Daha çok bir düğün için oturma planı hazırlamak gibi,... birbirleriyle konuşabilecek insanları bir arada oturtursun.
É mais como organizar as pessoas num copo de água. Colocar as pessoas nos sítios certos, para que conversem umas com as outras.
- Düğün burada olamadığı için üzgünüm.
- Lamento não poder ser aqui.
Sadece düğün bitene kadar mı bizimle olacaksın?
Fica connosco só para o casamento?
- Daisy, düğün bu Cuma!
- Daisy, o casamento é na sexta-feira.
Ama daha Salı günündeyiz ve düğün gününden önce yapamayacağımız işler dışında her şey bitti.
Mas ainda é só terça e já temos quase tudo feito menos as coisas que só fazemos no próprio dia.
Şu düğün pastasına bir baksana.
Olha só para este bolo de noiva.
Tuhaf bir düğün oldu.
Não, não, foi um casamento esquisito.
Düğün bittiğine göre harekete geçebilirsin.
Mas já passou. Por isso está na hora de agir.
Düğün planları nasıl gidiyor?
Como é que estão a correr os planos para o casamento?
Düğün pastasının yapıldığı pastaneyi de yakmışlar.
E destruiram a padaria, onde o bolo de casamento estava a ser feito.
Düğün için tebrikler.
Parabéns pelo casamento.
Sense bir düğün için döndün.
Em vez disso, voltaste para um casamento.
10 milyon sterlin tutan bir düğün.
Um casamento que está a custar 10 milhões de dólares.
Düğün gecesi çok özeldir.
A noite de núpcias é muito especial.
Başbakan torununun düğün kutlamalarında beş saat önce birden yere yığıldı.
O Presidente desmaiou na festa de casamento do seu neto, há cinco horas atrás.
Jamal, baban öldü. Ki kendisini çok severdim. Hem de oğlumuzun düğün gününde.
Jamal, o teu pai, que eu amava muito, morreu no dia do casamento do nosso filho.
Düğün, balayı falan filan için kullanırız.
- para a lua de mel, etc.
Tanrı aşkına, burada düğün yapıyoruz!
Pelo amor de Deus, estamos a fazer um casamento aqui!
Düğün gecesi çok özeldir.
Vou fazer com que aconteça. A noite de núpcias é especial.
Düğün.
"Casamento".
- Düğün haftaya mı? - Evet, haftaya.
- O casamento é no próximo mês?
Düğün öncesi gerginliktendir diye kendimi avuttum sanırım.
Mas eu acho que já percebi tudo.
Sonra öbür akşam düğün videomuzu izledim.
Tornei a ver o vídeo do nosso casamento.
Düğün hediyesi.
Presente de casamento.
Düğün gecen için benden tavsiye isteyeceğin gün.
O dia que me pedirias conselhos sobre a noite do teu casamento.
Düğün gecesi, Jamal Nusrat'ın yanına gitmiş. Al Fayeed ailesinin onun temizliğinden emin olması gerektiğini söylemiş.
Na noite do casamento, o Jamal esteve com a Nusrat e disse que a família Al Fayeed devia garantir que ela era pura.
Evet. Düğün gecesindeki hareketlerimin...
Sim, na noite... do casamento.
Düğün biter bitmez şehre sesleniş yapacaksın ve şehir için elinden gelen her şeyi imkânların dahilinde yaptığını ve artık görevi bıraktığını söyleyeceksin.
Assim que este casamento acabar, vais chegar lá em cima e vais dizer à cidade inteira que fizeste tudo o que podias e por isso vais renunciar.
Düğün biter bitmez, görevi bırakacaksın.
Assim que este casamento acabar, tu vais renunciar.
Abartılı değildi. O bir düğün hediyesiydi.
Era um presente de casamento.
Erken düğün hediyesi olarak düşün. - Yolda acıkırsan diye...
Considera isto um presente adiantado caso tenhas fome na tua viagem.
Hala üzerinde çalışıyorum fakat internet geçmişine göre birkaç gün önce "L.A. Times" dan Cara'nın düğün duyurusuna bakmış.
Ele estava a ver o anúncio do casamento da Cara no "LA Times" há alguns dias.
Kurbanın babası bu sabah düğün yerinde Paul'u görmüş.
O pai da vítima encontrou o Paul no local do casamento esta manhã.
Sadece bir dakikasını almak istemiştim, düğün başlamadan önce sadece bir dakika istemiştim ki böylece ona iyi dileklerimi sunabileyim, ve belki de tam olarak düşünemedim.
Eu só queria um minuto. Um minuto com ela antes do casamento, para... felicitá-la. Talvez eu me tenha precipitado.
Kız kardeşim ve ailesi düğün için şu anda şehirdeler.
A minha irmã está na cidade, para o casamento.
Uyanmak zorunda, ve uyandığında bir düğün yapacağız, değil mi Terry?
Ela vai recuperar-se. E quando acordar, vamos ter um casamento. Não é, Terry?
Düğün biter bitmez şehir için elinden geleni yaptığını söyleyip görevini bırakacaksın.
Assim que este casamento acabar, vais dizer à cidade que fizeste tudo o que podias e a seguir vais renunciar.
Olman gereken bir yer yok mu? - Bir düğün mesela?
Não precisas de estar noutro lugar?
Sanırım düğün de iptal oldu.
E suponho que o casamento esteja cancelado.
O halde düğün yapılacak.
Então, o casamento ainda está de pé?
Bilmeni istiyorum ki, seni terketmek istemezdim böyle gitmek istemezdim, hem de düğün günümüzde. Ama başka çarem yoktu.
Quero que saibas que nunca foi minha intenção deixar-te, não assim, não no dia do nosso casamento, mas não tive escolha.
Neyse, düğün günü benim alerjim tuttu. - Bu hiç doğru değil.
Seja como for, no dia do casamento, fiquei cheia de urticária.