Editorial Çeviri Portekizce
238 parallel translation
Bunu yazacağım. Roy.
Vou escrever um editorial sobre isso.
Avukatlara ait bir yazıya başlayalım.
Roy. Escreve um editorial sobre advogados.
Demiryolu başkanları yazısına başla.
Escreve novo editorial sobre presidentes dos caminhos-de-ferro.
Dişçilere ait bir yazıya başla.
Escreve um editorial sobre os dentistas.
Ve bir yazı.
E um editorial.
O dişçi yazısına başladın mı?
Começaste o editorial sobre os dentistas?
Bir yazı yazacağım.
Vou escrever um editorial.
Iste ilk sayfanin basliklari...
Aqui está o editorial da primeira página :
Bu başyazıyı birinci sayfaya çerçeve içine yerleştirmeni istiyorum.
- Aqui está o editorial. Coloque-o num boxe na primeira página.
Editörlük araştırmaları bölümü.
Pesquisa editorial.
"Ulusal bir derginin yazı işleri için tecrübeli sekreter aranıyor."
"Secretária para editorial de revista nacional."
Birinci sayfa, editör kısmı.
Editorial, primeira página.
- Başmakale, gösterişli karikatür...
- Um editorial, uma caricatura.
Ne zamandan beri reklam departmanı gazetenin haber politikasını belirliyor.
Desde quando a é que a publicidade impõe a política editorial?
Lettie, başyazıyı yazalım.
Lettie, toma nota dum editorial.
Şu küçük olan, ona Pulitzer Ödülü kazandıran makale.
Aqui está o editorial que ele escreveu quando ganhou o Prémio Pulitzer.
Ödülü başyazısı için aldı, Gerçekten harika bir yazıydı.
Ganhou o Prémio Pulitzer por um excelente editorial.
Ama işine devam edip, gazetenin yönetimini... kelimelerden nefret eden... birine vermeliydi.
Mas devia ter-se ficado pelo editorial, deixando a gestão... a quem odiasse palavras.
Tıpkı bunun gibi, New York başmakalesi.
Como este, um editorial de Nova Iorque.
Babanın çok önemli işleri var.
Vamos fazer seu pai escrever um editorial no jornal :
Baş makale.
A secção editorial.
Yayıncılık işi hakkında, öğrenecek çok şeyiniz var Komser
Tem muito que aprender sobre o mundo editorial.
Mr.Greenleaf, editoryal bölümünde dolaşan garip bir adam var.
Sr. Greenleaf, está um estranho a vaguear na secção editorial.
Tamam. Elimdeki bugünün gazetesinden bir makale ve direk buradan okuyorum.
Isto é um editorial do jornal de hoje, vou citar directamente.
Senatör, işte sizin bile anlayamayacağınız bir makale.
Senador, nem o senhor vai perceber este editorial.
Haber programımıza yalnızca yorum ekleyeceğiz.
Simplesmente a adicionar um comentário, editorial ao nosso noticiário.
Post'un Başkan'ın konuşması hakkındaki başyazısına nasıl tepki gösterdiniz?
Qual foi a sua reacção ao editorial do Post, sobre o discurso do Presidente?
Benim de biraz yardımımla.
Com uma pequena ajuda editorial minha.
Şimdi Genel Müdürümüz Fred W. Francis'in başmakalesi için bir ara verelim.
Agora, um editorial de nosso director geral, Fred W. Francis.
BAŞYAZI
editorial
Şimdi nişanlımla ilgili yorum yapmak için yayın akışımızı kesmek istiyorum.
Agora, quero interromper a transmissão, para fazer um editorial sobre o meu noivo.
Herhalde sadık çalışanlarımdan biri bana yarınki gazetede yayınlanacak makaleni getirdiğinde neler hissettiğimi hayal edebilirsin.
Imagine como me senti, quando eu li o seu editorial... que chegará ás ruas amanhã.
Haklıydın, o makale yarın sabah yayınlanmış olacak.
Aquele editorial chegará às ruas amanhã de manhã.
Bütçemizi onaylayacak olan senatörden bir basın açıklaması.
É um editorial do senador... que aprova o nosso orçamento anual.
Kanal 6 Yorumunu izlediniz.
Foi o editorial do Canal 6.
Eğer bu haberi benimle yapıyorsan kendi yorumunu katıyorsun derim.
Parecia que estavas a editar um editorial.
Tüm zamanların en gözde hikayesidir.
O editorial mais famoso de todos os tempos.
Anladım, tamam.
- Trato do Biko no editorial.
Televizyonda şu yapımcı vardı, Ve spiker, eğer idamları kaydedip televizyonda yayımlasalardı, bütün ülkenin idam cezalarının kaldırılması için ayaklanacağından bahsediyordu.
Deram um editorial na televisão e o comentador disse que se transmitissem na TV execuções o país inteiro aboliria a pena de morte.
Dougi, Dwayne'ye karşı çıkan bir makale yazmıştı.
O Dougie escreveu um editorial contra o Dwayne.
Bu bacaksız çıkar düşkünü onun parasının,... basın imparatorluğunun ve kim bilir başka nelerin peşinde.
Eu oponho-me. Essa pequena aventureira só quer o teu dinheiro o teu império editorial e Deus sabe o que mais.
Sanırım bu sayı da, genç yaştaki alkol sorunu üzerine olacak.
Então, faremos outro editorial sobre os jovens e a bebida.
Genelde redakte ediyordum, -... o içtikten sonra. - Eminim.
E a minha contribuição foi editorial, quando ele bebia.
Program içeriğini beğenmedin diye 200 kişiyi dışarı çıkartamazsın!
Não podes colocar 200 pessoas num passeio só porque não gostas de um editorial!
Meyve sineği editörü.
O editorial "medfly".
Şunu söylemem gerek, WWEN çalışanları bu projeme karşı büyük bir heyecan duydular ve bana büyük destek verdiler, hem editoryal hem teknik açıdan.
O pessoal da WWEN respondeu com entusiasmo ao meu projecto e apoiaram-me bastante editorial e tecnicamente.
Şehir kongre seçimimizle ilgili övgü dolu bir makale.
Um editorial louvando a escolha da cidade para a convenção.
Başkan, iyi bir Times makalesine bayılır.
O Presidente adora um bom editorial do Times.
Bugünkü Times makalesini?
O editorial do Times?
- Her zamank gibi.
- a caricatura, o editorial assinado Garrison, foi tua, a ideia? - Como sempre.
Şimdi konuyla ilgili bilgi almak için...
Agora temos um editorial...