Egzersiz Çeviri Portekizce
1,453 parallel translation
Bunu size vereceğim ama dışarı çıkıp yirmi dakika egzersiz yapacağınıza söz verirseniz.
Mas não vos vou dar a não ser que me prometam ir lá para fora e praticar passes durante 20 minutos, ok?
Çok iyi bir egzersiz.
Quer dizer, é um óptimo exercício.
- Egzersiz yapar mısınız?
- Faz exercício?
Egzersiz yapıyormuş.
Ela estava a fazer exercício.
Evet. Burada egzersiz yapıyormuş.
Sim, ela estava aqui.
O, şey, egzersiz videosu ile çalışıyordu.
Ela estava a fazer exercícios.
Tamam, o geri döndü ve egzersizine başladı. Ve sen en sevdiğin egzersiz videosunu koyuyorsun.
Ok, então ela volta e começa a fazer exercício e coloca o seu vídeo de exercícios preferido.
Yani, kim egzersiz videosu çalar ki?
Quem é que iria roubar uma cassete de exercícios?
Susan'ın çığlığını egzersiz videosuna eklemek oldukça basit bir işlemdi.
Foi fácil transferir o grito do filme da Susan para a cassete de exercícios.
Daha sonra da kendi yaptığın video ile egzersiz videosunun yerini değiştirdin, ve sahne hazırdı.
Depois você trocou a cassete de exercícios pela modificada. O cenário estava montado.
Ya da sen hemen burada bize biraz egzersiz yaptırabilirsin.
Ou podias fazer-nos uns exercícios mesmo aqui.
Biliyorum ama o zaman aranızdaki seksin beyinsel bir egzersiz olduğunu bilmiyordum.
Na altura, não percebi que o sexo era um exercício cerebral para os dois.
Hadi egzersiz yapacağız.
Anda, vamos fazer um exercício.
O, ekseriyetle bir "jitte" gibi kullanmalısın. Ama onunla bu şekilde çalışıyorsan... boş zamanlarında iyi bir egzersiz aracı da olur.
Normalmente é usado para bater, mas quando combinado desta maneira,... transforma-se numa arma leve que pode ser utilizada no tempo livre.
Burada egzersiz yapabiliyor musun?
Fazes algum exercício aqui dentro?
A Bloktan, egzersiz avlusuna.
Bloco A para pátio de recreio.
Nehir kenarında piknik yapıyorduk ve o yüzmek istedi. Egzersiz yapacaktı çok iyi bir yüzücüydü.
Estávamos fazendo um piquenique no rio e ela foi nadar, queria praticar,... ela era uma ótima nadadora.
Sağılan inekler kelepçeli tutuluyorlar. ahırlarında, tüm gün, egzersiz yapamadan.
As vacas leiteiras são mantidas acorrentadas durante todo o dia, privadas de exercício.
Aslında, sirkler vahşi hayvanları, ufak kafeslerde izole bir şekilde yaşamaya mahkum ediyorlar. Normal egzersiz ve sosyalleşmeden uzak,
Essencialmente, os circos condenam animais, que são selvagens por natureza, a viver os seus dias isolados, em pequenas jaulas inóspitas, privados de exercício normal e de socialização,
Bu haldeyken dans edemezsin. Egzersiz bile yapamazsın.
Não podes dançar ou fazer exercício para te colocares à margem deste problema.
Tanrım, şu alette egzersiz yapan çocuğa bak.
Deus, olha aquele cara exercitando aquele corpinho!
Ayrıca, egzersiz yapmak da harikadır.
Também... O exercício é óptimo, eu corro ao longo do lago
- Biraz egzersiz iyi gelir.
- Faz-te bem o exercício.
Bütün büyük futbolcuların yaptığı bir egzersiz var.
Todos os grandes jogadores já fizeram este algumas vezes.
Burası egzersiz pavyonu.
Este é o pavilhão dos exercícios.
5'ten 7'ye kadar Ulla egzersiz yapmayı sever.
Das 5h às 7 h, Ulla gosta de fazer exercício.
İşinde verimlisin ve yüksek tempolu egzersiz yapıyorsun.
Eficiência no trabalho, rigor no exercício.
Bu sıcakta egzersiz yaparsanız, güneş fena çarpabilir.
A fazerem exercício com este calor ainda apanham uma insolação.
Hamilelik için bir sürü egzersiz var.
Há uma série de exercícios que se podem fazer durante a gravidez...
Doğum sonrası dümdüz bir karına sahip olmak için tam 14 egzersiz var.
E há 14 exercícios para se fazer depois do nascimento, para perder a barriga.
Çünkü egzersiz yapıyorum. Gitmedin mi?
Estou a fazer os meus exercícios.
Neden egzersiz elbiseleri giyiyor?
Por que é que ela está de fato de treino?
Egzersiz yapıyor musun? Hareketli misin?
E exercício, tem-se mantido activa?
Sadece egzersiz yaptığımızı sanıyordum.
Pensei que fosse só um treino.
Egzersiz yapmak tamam fakat.
Fazer exercício é uma coisa...
- Biraz daha egzersiz yapabilir misin?
- Será que poderias fazer mais exercício?
Doktor egzersiz yapabilmen için bunu verdi.
O doutor me deu isto para poder estar mais à vontade.
Abur cubur yeme, egzersiz yap dedim.
Não comesse porcaria, fizesse exercício.
Ayrıca egzersiz yapmak için yeterince zaman yoktur.
Há... não há tempo para fazer exercício.
Egzersiz vakti.
Está na hora do exercício.
Her gün egzersiz yapıyor!
A Jessica já se alimenta bem e faz exercício físico todos os dias.
Egzersiz yaptığını söylerdi ama herkes kimsenin onunla oynamak istemediği için koştuğunu bilir.
Ela diz que está a fazer exercício, mas todos sabem que é por ninguém querer brincar com ela.
Ve egzersiz bisikletine bineceksen, şort giy oldu mu?
E se usares a bicicleta de ginástica, é melhor vestires uns calções.
Diyet ve egzersiz, fahişelerle yatmak.
Dieta e exercício, dormir com prostitutas.
- Sadece biraz egzersiz yapıyordum.
Tenho andado, apenas, a praticar.
Saunada hiçbir egzersiz yapmıyordu.
Ela estava na sauna sem fazer nenhum exercício.
Her neyse. Şimdi bol bol egzersiz yapıyorum.
De qualquer maneira, tenho feito muito exercício agora.
O bir canavar! Bugün farklı birşey yapacağız. Biraz sallanacağız, Derek bize bir kaç egzersiz hareketi gösterecek.
Agora, o que vamos fazer hoje é um pouco diferente do habitual, aquecer um pouco, enquanto o Derek nos vai exercitando.
Yediğin bir şeyden olmalı, çünkü sürekli yiyorsun ve egzersiz yapmıyorsun.
Deve ter sido. Só comes porcarias e não fazes exercício.
- Düşmek egzersiz sayılmaz.
- Cair não é fazer exercício.
- Egzersiz seni geliştirir.
- Estamos a ensaiar.