English phrases | Russian phrases | Turkish phrases
Translate.vc / Türkçe → Portekizce / [ E ] / Eleman

Eleman Çeviri Portekizce

4,818 parallel translation
Kasadaki elemanın kasadaki parayı vermesini sağlamak için buna ihtiyacımız var.
Precisamos para fazer o caixa dar-nos todo o dinheiro da máquina registadora.
Parrish'e göre Sullivan denen adam onu satış elemanı olarak işe almış.
De acordo com ele, este Sullivan entrevistou-o e contratou-o para vendas.
Eleman mı arıyorsunuz?
Idiotas... Estão a contratar?
Son baktığımda, yarı yarıya ortaktık, yani Holly senin kadar benim de elemanım.
- Somos sócios 50-50, então, a Holly também é minha empregada!
Senin yeni eleman ne olacak?
- E o tipo novo?
Hem de "mavi eleman" diyor ona. "Mavi elemanı da unutmayayım." falan diyor.
"Tenho de ir buscar o homem azul."
Çok da arkadaşçıl olmayan bir eleman saatimi ve cüzdanımı aldı.
Um sujeito pouco amigável levou-me o relógio e a minha carteira.
Üzgünüm ama eleman aramıyor.
Sinto muito, ele não está a contratar.
Bir eleman tanıyorum.
Eu conheço um homem.
- Yeni eleman mı?
- És o novato? - Sim.
Yeni eleman mı?
O tipo novo?
Eleman derin bir uykuya dalmış.
O homem na verdade queria mesmo morrer.
Bu eleman o kadar çok tüttürüyor ki beyni yandı.
O rapaz fuma tanta erva, tem o cérebro todo marado.
- "Daniel Boone"... şu kafasında rakun olan eleman.
Daniel Boone, o tipo com um guaxinim na cabeça?
Kentucky'i keşfeden adam nasıl olur da, günümüz dünyasında "kafasında rakun olan eleman" olarak hatırlanabilir?
Como é que o homem que fundou Kentucky é recordado pelo mundo moderno como "O tipo com um guaxinim na cabeça"?
"Kafasında rakun olan eleman" onu sadece yaraları saklamak için giydi.
Então o "tipo com um guaxinim na cabeça", usava aquilo apenas para cobrir as cicatrizes.
Zaten işe almamam gereken bir elemanı kovmak küçük bir taviz sayılır.
É uma pequena concessão. Despedir um empregado que nunca devia ter contratado.
Akley'nin Zayıf Adam'da çalışan 600 elemanı var.
O Akley tem 600 trabalhadores.
Yani durum şu ki yönetim kuruluyla olaylar yatışırken eleman almayı pek düşünmüyoruz.
Bem, enquanto as coisas se resolvem com a Administração não estamos a contratar ninguém.
Kaybımızdan dolayı çok üzgün olduğumuzu onun, dış işleri bakanlığının değerli bir elemanı olduğunu söyledim.
Disse-lhes que ficamos muito tristes com a perda, que ele era um bem valioso no Departamento de Estado.
Kadın doğumdaki elemanı.
O tipo da obstetrícia...
Yeni elemanım kontrol etti.
O meu novo director verificou.
Benim elemanın sağı solu belli olmaz. O bir sanatçı.
- O meu contacto é temperamental, é artista.
Farklı grupların hepsinin bir araya geldiği son toplantıda hepimizin yanında her hamlemizi izleyen iki güvenlik elemanı vardı.
Na última reunião entre os diferentes grupos, cada um de nós tinha dois seguranças, a vigiar os nossos passos.
MySpace elemanı.
O homem do MySpace.
Beni besleyen bir sürü elemanım var ve büyük meblağlarla uğraşıyoruz.
Tenho uma equipa de filhos da mãe a trabalhar para mim, e movimentamos material da pesada.
Emily ile elemanı düşünerek o salonda iki saat oturamazdım.
Não ia conseguir estar sentado naquele cinema durante duas horas a pensar na Emily e naquele tipo.
Evimdeyim. Maskeli eleman seni ne kadar süredir elinde tutuyor?
Durante quanto tempo achas que o nosso amigo com os óculos te manteve prisioneira?
Hım, benden önceki eleman, ismi Conrad Nolan'dı.
O homem que trabalhava aqui antes de mim, o nome dele era Conrad Nolan.
- İki eleman Duluth'ta bana saldırdı.
Andaram dois hombres atrás de mim, enquanto estive em Duluth.
Elemanın sana bundan bahsetti mi bilmiyorum ama sabah karavanıma girdiğimde içerde kıllı bir adam vardı.
Ei, sabe, não sei se é a pessoa para falar sobre isto, mas... quando fui para a minha roulotte esta manhã, estava lá um tipo nu e peludo.
Eleman "G Parkı Kralları" adından bir çetenin düşük seviye bir kapkaççısı.
Ele é um subordinado no gang G Park Lords.
Mutfağında, ben onu beklerken, üç tane elemanı vardı.
Na cozinha dele, enquanto esperava, estavam três membros da equipa dele.
Ayrıca da acı çeken bir mutfak elemanına dahi Kibar bir şekilde Yol vermenizi takdir ediyorum.
E admiro a vossa bondade em dar a alguém que sabeis que está a sofrer, até a um moço de cozinha, uma oportunidade.
- Eleman benim, algoritma da benim. - Yanlış.
- O meu funcionário, o meu algoritmo.
2007 Yılının Satış Elemanı'nı takdim ediyorum :
Apresento-vos o vendedor de seguros do ano de 2007...
Yılın satış elemanı.
Olha para isto. Vendedor do ano.
- Yılın satış elemanı.
- Vendedor do ano. Sim, eu...
Dansçı mı eleman mı?
Dançarina ou funcionária?
Diğer elemanı aramalıydın.
Devias ter ligado para o outro tipo.
Artık senin elemanın değil.
Não é o teu rapaz. Já não.
Biraz daha eleman bulmak gerekiyor.
Só preciso de... um pouco mais de carne vermelha.
Bu eleman altını çoktan ıslatmış gibi kokuyor.
Cheira-me que este tipo já se mijou todo.
Gizli Servis kılığına giriyorsunuz, güvenlik elemanımı devre dışı bırakıyorsunuz, beni silah zoruyla kaçırıyorsunuz.
Fez-se passar pelos Serviços Secretos, abateu os meus seguranças, e raptou-me com uma arma em punho.
- Kurtardığımız eleman sen misin?
- É você que estamos a salvar? - Sim.
Özellikle yarın sabah IT elemanı geldiğinde.
Ainda mais quando os homens de TI aparecerem pela manhã.
- Ne elemanı?
- Que homens?
Evet, benim en iyi satın alma elemanımdı.
Sim, ele era o meu melhor corrector da bolsa.
- Burada eleman arıyorlar.
Eles estão a contratar aqui.
Otelin, bilgi teknolojisi elemanıyla konuştum.
Conversei com o indivíduo da Internet do hotel.
- Bu elemanı sevdim.
Gosto daquele tipo.

© 2017 - 2024 Translate.vc | [email protected]