Elmas Çeviri Portekizce
3,022 parallel translation
- Kesinlikle, John, bu güzel mavi elmas gerdanlığı alabilmek için bize bir telefon etmek isteyeceksin.
Gillian? Absolutamente, John, telefonem-nos agora mesmo para que possam ter este belo colar de diamantes.
Bu, 16 beyaz elmas kaplı 45.52 ayar bir elmas.
Trata-se de um diamante com 45,52 quilates rodeado por 16 diamantes brancos.
Üstünde 46 elmas daha bulunan platin bir zinciri var.
Tem a pulseira de platina rodeada por mais 46 diamantes!
"Değeri bilinmeyen elmas" mecazı biraz zayıftı.
O "diamante bruto" ficou meio ruim.
Elmas.
Um diamante.
Elmas kaynaklarını yasa dışı silah işine yatırıyor.
Então, ele usa diamantes de sangue para financiar as suas operações bélicas ilegais.
Burası Kolmanskop, Güney Namibya'da terk edilmiş bir elmas maden kasabası.
Estamos em Kolmanskop, uma cidade de extração de diamantes abandonada no sul da Namíbia.
Tüm bu şehir 1908'de kuruldu. Luderitz limanından Namibya'nın merkezine doğru demir hattı inşa eden bir işçi bu çölde tek bir parça elmas buldu.
Esta cidade foi fundada em 1908, quando um trabalhador que estava a construir a linha férrea desde o porto de Luderitz para o interior da Namíbia, encontrou um único diamante aqui neste deserto.
Ancak, elmas suyunu çektiğinde, kasaba terk edildi.
Mas quando os diamantes se esgotaram, a cidade foi abandonada.
Sevimli yer elması nasıl bakalım?
Então, como está o rapazinho?
Yolun ortasında bir çift siyah elmas bulmak değildi bu.
Não foi meio caminho abaixo de uma montanha para profissionais.
Onları aldığım için üzgünüm orda öylece duran bir avuç elması nasıl bırakabilirsiniz?
Desculpa, mas eu trouxe-os... como é que deixas um monte de diamantes andarem por aí?
Burda 30 elmas var, yani toplamda 9 milyon.
Estão aqui 30 diamantes. Dá um total de 90 lakhs.
Elmas Kulesi'nin çatısından.
No tejadilho da torre de diamante.
Elmas kaplama cep telefonundan tut...
Rouba tudo, desde um telefone coberto de diamantes até...
Umarım mevzu geçen seneki elmas soygunu değildir çünkü zaten bir ton sorun yaşattınız. Üstelik hiçbir şey de bulamadınız.
Espero que isto não seja acerca do roubo de diamantes de há um ano, porque vocês já me aborreceram bastante, e não descobriram nada.
Peter, harekete geçip olması gerektiği gibi Carlisle'ı elmas hırsızlığından tutuklar.
O Peter avança e prende o Carlisle, que roubou os diamantes em primeiro lugar.
Sizinle elmas hırsızlığı konusunu konuşmak istiyordum.
Eu... queria falar consigo sobre aquele roubo dos diamantes..
Bir çift elmas kol düğmesi için ne verirsin peki?
O que é que me daria por dois botões de punho de diamante?
Sana geçen yıl doğum gününde verdiğim o elmas küpeler...
Os brincos de diamante que te dei pelo aniversário, no ano passado...
Nakit? Elmas? Altın sikke?
Dinheiro, diamantes, ouro?
Şirketi elmas işinin dışına genişletmeye başladı. ama yine de şirketin tuzu biberi elmas. Elmas Ukata'nın başlıca ihracat maddesi.
Ele começou a expandir para outras áreas, além dos diamantes, mas estes ainda são a base da empresa.
Bunlar elmas hakkında değil.
- Não é pelos diamantes.
Elmas bir kızın en iyi arkadaşıdır. Ama Telekom işinde çok para var.
Os diamantes valem muito, mas as telecomunicações superam-nos.
Bu harika bir elmas.
Que diamante fabuloso...
Elmas değil ama.
Não são diamantes...
Çoğunuzun kutuları boş olabilir ama bir şanslı bayan kutusunun içinde bir elmas yüzük bulacak.
A maior parte delas estarão vazias, mas uma senhora sortuda encontrará um anel de diamantes na sua caixa.
Yine elmas kaçakçılığı yapıyor olmalı.
Ele deve estar contrabandeando diamantes de novo.
- Kanlı bir elmas mı?
É um diamante de sangue?
Demir elması ağacının tüm elma ağacı türleri içerisindeki en dayanıklı ve güçlü olanı olduğunu biliyor muydun?
Sabia que a árvore "Honeycrisp" é das macieiras mais vigorosas e resistentes?
Güney Afrika'daki elmas işlerindeyim.
Trabalho com diamantes na África do Sul.
Tek yapmamız gereken onun elmas kaçakçılığı yaptığına dair delil bulmak, sonra onu yakalarız.
Só precisamos de provas que ele rouba diamantes para o apanharmos!
Şimdi, öğrenmek istediğim etrafta kusursuz D sınıf elmas satan biri var mı? Hem de çok miktarda. Zaman aralığı?
Agora tenho de saber se alguém anda a mexer com muitos diamantes puros.
Tahmin et, kim D sınıfı elmas satmaya çalışıyormuş?
Adivinha quem está a tentar vender diamantes puros.
Gerçek elmas mı?
São diamantes verdadeiros?
Ne zamandan keyfî hırsızlar elmas uçlu matkap ve plazma kesici kullanıyorlar?
Desde quando um roubo por diversão usa furadores e tesouras de plasma?
Prezervatif takmayı unutma. Dönüşte de Gala elması al.
Vê se usas preservativo e traz-me maçãs Gala.
Golden Delicious elması kovanın içinde dramatik durur demiştim ama sıkıcı ve hüzünlü duruyorlar.
Pensava que estas maçãs Golden Delicious ficariam dramáticas no balde, mas dão uma imagem triste e depressiva.
- Gala elması.
Maçãs Gala.
"Beyaz elmas" mı DiNozzo?
É White Diamonds, DiNozzo?
Toronto laboratuvarı bir şey bulmuş. Annenin saatinin üzerindeki boya "siyah elmas" mış
A tinta no relógio da tua mãe é "diamante negro"?
Daha çok parıldayan elmas yapmanın bir yolunu mu bulmuşlar?
Descobriram uma fórmula de fazer brilhar mais os diamantes?
Bir elmas olabilir.
Talvez um diamante.
Bir elmas önerdi.
Ele ofereceu um diamante.
Madam, patatesim yok deyince korkmuştum ama yer elmasını kullanınca resimler daha net çıkıyor.
Fiquei muito preocupado quando vi que a senhora não tinha batatas, mas devo dizer que estes inhames tornam as figuras mais nítidas.
Baban sana elmas yüzük alacak
O papá compra-te um anel de diamante
Nihai Göt Kilidi, nam-ı diğer Acı Elması.
"O cadeado de rabo" supremo, também conhecido pela "Maçã da Angústia".
Elmas kolyeye ne oldu peki sence?
O que acha que aconteceu com o colar de diamantes?
Watson'un burada işlenmemiş bir elmas olduğu aşikâr.
Um médico já foi, ainda falta um hospital cheio de suspeitos.
Benden honeycrisp elması istemişti ama fuji elması götürmüşüm.
e ela só come maçãs "honeycrisp".
Gerçek elmas.
É um diamante verdadeiro.