English phrases | Russian phrases | Turkish phrases
Translate.vc / Türkçe → Portekizce / [ E ] / Enerji

Enerji Çeviri Portekizce

6,801 parallel translation
Enerji dalgaları, çok güzel.
Resíduos de energia. Lindo.
Bırak vücudundan ayrılsın. Tüm odayı doldurana kadar bu enerji topunu dışarı çıkart.
Deixem a energia espalhar-se, mais e mais, para fora do voso corpo, até que encha o quarto.
Eğer karnın ağrırsa, bırak enerji karnına aksın. Bırak seni iyileştirsin.
Se o vosso estômago dói, deixa-a encher o vosso estômago e que seja curado.
Eğer kanserin, hipertansiyonun, şekerin varsa veya AIDS isen bırak bu enerji gelip sen iyi hissedene dek. ... seni iyileştirsin.
Se tem um cancro, hipertensão, diabetes, ou sida, deixe essa energia inundar-te, e acalmar-te, até te sentires melhor.
Bırak orada toplansın enerji.
Deixa-a concentrar-se neste lugar.
Bir dizi işlemlerin yanı sıra, toz karışımının birleşimlerini hazırlayın... Pozitif enerji için alınan bu arındırıcı önlemler sonrasında taşları evin etrafına yerleştirmeniz gerekir doğal oluşumuna odaklanıp titreşimlerin ve elektromanyetik dalgaların etkileyici ruhani bir ortam hazırlamak...
Empregar uma combinação de pós absorventes, juntamente com uma série de... pedras que devem ser dispostas em toda a casa, seguindo estas medidas de hígiene para ancorar as energias eléctricas positivas e micro-ondas, centrando-se nas que ocorrem naturalmente servindo como eficaz espiritual...
Beyaz pirinç, belli bir gücü temsil ediyor ve tavana asılı İncil'den bir parça, odadaki enerji akışını değiştirmek için.
Arroz branco parece ter uma potência especial E pendurar texto de tectos para alterar o fluxo de energia no ambiente.
Hayır, değil. Yani, ne demek istiyorsan de, ruh de, bilinç de bunlar sadece beyninde yanan sinirsel tepiler, değil mi? Bunlar enerji yaratıyor.
A alma ou consciência, como quiserem, são impulsos neurais a disparar no cérebro, o que faz disso energia.
Enerji yaratılamaz ya da yok edilemez sadece bir şeyden öbür bir şeye geçebilir.
A energia não pode ser criada ou destruída, apenas transformada.
Anne, bu üzücü bir film değil, enerji ve umutlu dolu. - Öyle mi?
Não é um filme triste, é um filme cheio de energia, de esperança.
Enerji doludur.
Tem muita energia.
Böyle zamanlarda hep gergin olurdum ama bu normal ve sana enerji verecek.
Eu ficava sempre nervoso nestas alturas... mas isso é normal, e vai dar-te energia.
Hayattasın, çünkü enerji ve empatin var.
Estás viva devido à tua energia e empatia.
Protein, enerji ya da besin ile ilgili olmasa, olur mu?
Podes não falar de proteínas, energia ou nutrição?
Bu yüzden etraflarında negatif enerji ya da negatif insanlar olmaması çok önemlidir.
Por isso é importante que não haja pessoas com energia negativa perto dele.
Kötü enerji mi?
Energias más?
- Alexander - Kötü bir enerji?
Energias más?
Annem ve Andrea, Michael Kokain'den biraz kokain aldılar. Kokainin verdiği enerji yüzünden bütün evi temizlemeye giriştiler.
A mãe a Andrea obtiveram cocaína do Michael Cocaine e deu-lhes energia para limparem a casa hoje.
1.600 erkek ve kadın, bütün işçilerin Killed maden agrega opus... ne zaman... potansiyel enerji kazanmış sourceunique bu gezegen Normal işletme altında çok uçucu kanıtladı Durum.
1,600 homens e mulheres, todos trabalhadores morreram quando o mineral agregado a uma potential fonte de energia unica daquele planeta acabou por ser altamente volátil sob operação em condições normais.
B şıkkı olacak, potansiyel enerji.
É a B, energia potencial.
Eğer gidersek, orada yoğun negatif enerji olabileceğini hissederim ve hep birlikte iyi bir başlangıç yaparız.
Sinto que pode haver muita energia negativa se formos lá e entrarmos com o pé esquerdo.
Fakat bu enerji kuvvetli.
Mas esta energia é forte.
Enerji...
A energia é...
Ve sonra bir gün, fikirleri değişti, başkentin enerji nakil şebekesiyle trafik ışıklarına müdahale ederek şiddetli saldırılar zincirine sebep oldu.
E, um dia, tornou-se mau, realizando uma sequência de ataques violentos que culminou no desligamento da fonte de energia do trânsito na capital da nação.
Her zamanki gibi enerji dolular.
- Cheias de energia, como sempre.
Dolunay, onlara enerji verir.
Quando é Lua cheia, isso os enche de energia.
Işık süzmesi enerji çıkışı olduğunu gösterir. bunun sayesinde, ilginç veriler ölçeceğiz, herhangi bir enerji dürtüsü, arka planda radyasyon yaratacak, ve böyle devam edecek.
Bom, um clarão demonstra energia, então... com isso podemos medir qualquer situação estranha, picos de energia, radiação e coisas desse tipo.
- Enerji çıkışı mı? - Hayır, hayır. Bu değil.
- Alguma alteração de energia?
Red Bull ENERJİ İÇECEĞİ Kleenex VAZELİN
lenços vAseLiNa
Bu elektromanyetik enerji kızlarımızı ve erkeklerimizi kısırlaştıran şeytani bir planın parçasıdır.
Essa energia electromagnética é um programa secreto... para alterar a reprodução biológica das nossas mulheres... e afeminar os nossos homens.
Nükleer enerji karşıtı örgütlenmede aktif bir rolleri var Güney Amerika'nın özgürleştilmesinde de.
Eles são activos no movimento anti-nuclear, na libertação da América do Sul.
İki A'lı? Homicide Enerji İçeceği'nin sahibi?
O Duplo A, proprietário da bebida energética Homicídio?
Homicide bok gibi olan enerji içeceği değil mi? Aynen öyle.
- É a bebida ultra cretina?
- Enerji içeceği olan mı? - Evet.
- A bebida energética?
Homicide bir enerji içeceği ve "katkılarıyla" derken insana enerji kattığı anlaşılıyor.
A Homicídio é uma bebida energética e potenciado significa energia.
Benim fonum Körfez üreticileri ile çeşitlendirilmiş enerji portföyü üzerinde çalışıyor
O meu fundo gere um diversificado portefólio de energia com ênfase nos produtores do Golfo.
Enerji sektörüne yönelmeyi geçmişte bıraktığını biliyorum Fakat geçmişe baktığımda, arkamızda durulması çıkarlarımızı destekleyecektir.
Sei que, no passado, ficou do lado do povo na questão da energia, mas estou à procura de alguém que apoie os nossos interesses.
Yeşil enerji devrimi teknoloji devriminin yanında cüce kalır.
a revolução da energia renovável irá superar a revolução tecnológica.
Önümüzdeki yıllarda, her büyük gaz ve petrol şirketi alternatif enerji ve güvenli sondaja gittikçe daha fazla para harcayacak
Nos próximos anos, as grandes empresas de petróleo e gás irão gastar mais e mais dinheiro, em energias alternativas e perfuração segura.
O garip enerji alanlarından yakalamak istiyorum, sonra da -
Espero apanhar mais alguns sinais desta estranha energia antes de...
Arkasında, ağaçların arasında bir enerji yayılımı var.
Há uma emissão de energia atrás dele na floresta.
Albay Baird bir enerji salınımına yakalanmış ama ne tür bir salınım?
A Coronel Baird foi apanhada num tipo de descarga eléctrica, mas que tipo?
Bu lensler size bir enerji aralığı algılama imkanı verecek umuyorum ki, önceki halinden daha iyi olacak.
Agora estas lentes devem permitir que vejam uma gama de frequências de energia, esperamos que com uma resolução melhor que as anteriores.
Enerji akışı bu tarafta.
O fluxo de energia vai... Naquela direcção.
Enerji diferansiyeli pozitif büyüyor, laleler ve güller, menekşeler.
A energia diferencial é positiva, está a aumentar, tulipas, rosas, amores-perfeitos.
Enerji gaz lambalarından akarak kasabada dolaşıyor.
A energia está a fluir pela cidade através dos candeeiros.
Sistemi aktive ettik ve herkes bir anda..... enerji yüklendi, uyumunu kaybetti herkes. Neyle olan uyumunu?
Activámos o sistema e todos foram electrocutados, ficaram dessincronizados.
Bizi daha stabil tutacak bir enerji alanı yaratmak için.
Para criar um campo de energia que nos mantivesse estáveis.
Enerji alanlarımız sadece hafızalarına müdahale ediyor.
O nosso campo energético interfere com as memórias deles.
Demek istediğim, boyutlar arası yer değiştirme muazzam ölçüde enerji gerektirir. Özellikle de sizin gibi çok uzun zamandır bu durumda olan insanlar için.
A reintegração dimensional requer uma enorme quantidade de energia, particularmente para pessoas que tem estado no fluxo há tanto tempo como vocês.
Eğer enerji boşalırsa, burada sıkışıp kalırız.
A energia será descarregada e nós ficaremos presos.

© 2017 - 2024 Translate.vc | [email protected]