Engel olamıyorum Çeviri Portekizce
271 parallel translation
Ama, endişeleniyorum. Engel olamıyorum.
Mas não consigo deixar de ficar preocupada.
Gerçekten, engel olamıyorum!
Não consigo... Não consigo mesmo...
- Engel olamıyorum. Sinirim bozuldu.
- Não posso evitá-lo, estou nervoso.
" Tommy'ye, seni köpek, ama kendime engel olamıyorum.
" Para o Tommy, és um parvo, mas não te resisto.
Kendime engel olamıyorum. Çocukluğumdan beri öyle.
Não consigo controlar-me, mesmo em miúdo.
Çok içtiğimi biliyorum, ama kendime engel olamıyorum.
Sei que bebo demais, mas sou incapaz de parar.
Engel olamıyorum, Bernie.
Não consigo conter-me, Bernie.
Kendime bir yer bulmağa çalışıyorum. Sen harika biri oldun Tom, ve sana minnettarım, fakat duygularıma engel olamıyorum.
Tens sido muito bom, Tod, e agradeço isso mas não posso evitar sentir o que sinto.
- Anne, kendime engel olamıyorum.
- Não me consigo conter. Dá-me náuseas.
Ama kendime engel olamıyorum.
Mas não consigo resistir.
Engel olamıyorum, bilmem gerek!
Eu não posso evitar, preciso saber!
Buna engel olamıyorum.
E não consigo evitá-lo.
Engel olamıyorum.
Nao consigo parar.
Ama her şey o kadar komik ki engel olamıyorum
Mas tudo e tao engraçado. Nao consigo...
Nerede olursa olsun engel olamıyorum.
Não consigo parar de cantar, onde quer que esteja.
Daha kötüsü, konuşmama engel olamıyorum.
Pior ainda, não consigo parar de dizer coisas.
Kendime engel olamıyorum.
Não consigo evitar.
Buna engel olamıyorum.
Não consigo.
Titrememe engel olamıyorum.
Não consigo parar de tremer.
Benim yüzümün yaşlı ve yorgun olduğunu düşünüyorsun, ben kuvvetten bahsederken, kendi vücudumun çökümüne engel olamıyorum.
Estás a pensar que a minha cara está velha e cansada, que falo de poder, mas sou incapaz de prevenir o declínio do meu próprio corpo.
"çünkü buna engel olamıyorum."
"porque não sou capaz de resistir a isto."
Engel olamıyorum.
Não consigo evitar.
- Kendime engel olamıyorum.
- Não consigo.
Buna engel olamıyorum.
Nao consigo evitar.
Her gün deniyorum ama ama kendime engel olamıyorum.
Todos os dias tento e tento e não me consigo dominar.
Kendime engel olamıyorum.
E não consigo evitá-lo.
- Buna engel olamıyorum. Benim için hapis yatıyorsun.
Não o consigo evitar, estás a cumprir pena por mim.
Artık engel olamıyorum.
Não posso fazer mais nada.
Bu hüzne engel olamıyorum!
Não consigo parar a tristeza!
Engel olamıyorum.
Não consigo parar.
- Çünkü sen de bana çok bakıyorsun, buna engel olamıyorum.
Onde vais, meu?
Kendime engel olamıyorum!
Eu não posso parar!
- Engel olamıyorum!
Eu não posso parar!
Engel olamıyorum.
Não pára.
Bir kez düşünmeye başlayınca, kendime engel olamıyorum.
Assim que comecei a pensar nisso... eu não consigo parar.
Kendime engel olamıyorum.
Não posso impedi-lo.
Aslına bakarsan... Şu anda gözlem yapmaya engel olamıyorum Etrafta hiç doğranmış soğan yok.
Por sinal, não posso deixar de observar que não há nenhumas cebolas cortadas.
Seninle olması gerekenden biraz daha fazla ilgileniyorum ama buna engel olamıyorum.
Que eu gosto de ti, um pouco mais do que deveria, mas não o posso evitar.
Mantıklı bir adam olarak kendime yakıştıramasam da engel olamıyorum.
A minha sensatez confirma-o. Mas é mais forte do que eu.
- Engel olamıyorum!
- Não posso evitar!
Titremeye engel olamıyorum.
- Não consigo parar de tremer.
Daha Marcel'in banyo havlusunu yemesine bile engel olamıyorum.
Nem consigo que o Marcel deixe de comer o tapete do banho.
Yememe engel olamıyorum.
Não posso parar.
Sadece.... yememe engel olamıyorum.
Só não posso... parar de comer.
Düşün. Ve engel olamıyorum ve uyuyamıyorum.
Não consigo parar e não consigo dormir.
Engel olamıyorum
Não posso ajudar.
Engel olamıyorum.
Não posso ajudar.
Kaptan Janeway bana bu gemide yerim olduğunu söyledi... ama kendimi sahtekar... sahtekar gibi hissetmeme engel olamıyorum.
A Capitã Janeway disse-me que há um lugar para mim nesta nave... mas não posso ajudar enquanto estiver a sentir-me como... como uma espécie de impostor.
Engel olamıyorum. Ben böyleyim.
É incontrolavel.
Gemiyi bu şekilde sökülmüş olarak görmek... sanırım bu gemi ile ilgili bu şekilde hiddetlenmeme engel olamıyorum.
Vendo a nave danificada deste jeito... Acho que não ajuda sentir um tipo de afinidade por essa nave.
Böyle olmama engel olamıyorum.
Não posso deixar de ser quem sou.