Enver Çeviri Portekizce
70 parallel translation
Enver Sedat sakin biri.
Mas Anwar Sadat é mais prudente.
Enver Sedat Kahire'de suikaste kurban gitti.
ANWAR SADAT FOI ASSASSINADO NO CAIRO.
Enver Sedat'la... gitmem gerekiyor. - Enver Sedat?
Eu, por mim, escolhia, o Anwar Sadat.
O da kabul etti ha? Yok, öyle deyince kabul etmedi. Ben Foto Enver'e yeni bir saat gelmiş.
Bem, disse-lhe que havia relógios novos no estúdio e ele podia pôr um para tirar a foto.
Enver'in bizim için çaldığı şarbonla ne yapacağız?
E aquele antraz que a Anwar roubou para nós?
- Enver Hoca.
- É o Enver Hoxha.
Enver Hoca öldü.
Enver Hoxha está morto.
Bu Enver Hoca.
É o Enver Hoxha.
Seni burada görmek çok güzeldi Enver.
Foi um prazer recebê-lo, Anwar.
- Bay Enver El-İbrahim?
- Sr. Anwar El-Ibrahim?
Benim adım Enver El-İbrahimî.
O meu nome é Anwar El-Ibrahimi.
Ben Enver.
" Está a ligar para Anwar.
Ee, Enver'le mi evlendin?
Então... Casaste com o Anwar.
INS'teki adamım beni aradı ve Enver'in Amerika'ya hiç girmediğine dair beni ikna etti.
O meu conhecido no INS contactou-me e assegurou-me que o Anwar nunca entrou nos Estados Unidos.
Enver El-İbrahimî.
Anwar El-Ibrahim.
Alan, Enver bir terörist değil.
Alan, o Anwar não é terrorista.
Enver Amerikan vatandaşlığı için başvuruda bulundu mu? Hayır.
O Anwar já tentou obter a nacionalidade americana?
Ona cevap ver Enver.
Responde-lhe, Anwar.
Enver El-İbrahimî.
- Sim... - Anwar El-Ibrahim?
Enver El-İbrahimî senin torunun olmadığı sürece.
A não ser que o seu neto seja Anwar El-Ibrahim.
- Sâlimî Enver'i mi aramış?
- O Salimi telefonou ao Anwar?
Enver'i tanırım. Tamam mı?
Eu conhecia o Anwar, está bem?
Enver'in El-Hâzım olarak bilinen bir terörist grupla ilişkisi olduğuna dair deliller var.
Há provas que o Anwar tem estado em contacto com um grupo terrorista chamado El-Hazim.
- Peki. 1990 Enver'in Mısır'ı terk edip Amerika'ya geldiği yıl.
- Continua... 1990 é o ano em que o Anwar deixou o Egipto e veio para a América.
Bunlar Enver'in El-Hâzım Tugayı üyeleri diye saydığı adamlar.
Estes são os homens que ele diz serem membros da Brigada de El-Hazim.
Kocam, Enver El-İbrahimî.
O meu marido é Anwar El-Ibrahimi.
Arnavutlukta, Enver hoca olaylarında yüksek dağlara tırmanmıştık.
Na Albánia, nos dias de Enver Hoxha... Eu costumava subir montanhas muito altas.
Başkan yardımcımız Enver El Sedat size sesleniyor.
"O Sr. Anwar El Sadat, Vice-Presidente da República, " está a dirigir-se a vocês.
Enver Sedat'a yapılacak bir suikast girişimi hakkında bilgiler aldık.
Informaram-nos que vocês preparam um atentado contra Sadate.
Müşterinin adı Enver Clerik.
O nome do cliente é Enver Clerik.
5 ya da 6 sene önce, Logan'ın annesi bir adamla beraberdi. Adı Enver'di.
Está bem, há uns 5 anos, talvez 6, a mãe do Logan namorou com um tipo...
Uyuşturucu işindeydi, onda her türlü pis iş vardı.
Enver. Estava metido em drogas e em todo o tipo de coisas más.
- Logan ve Enver arasında sorun var mıydı?
Houve algum problema entre o Logan e o Enver?
Logan, Enver'in hapse girmesine yardım etti, Enver de yapacağı son şey bile olsa ondan intikam alacağına yemin etti.
O Logan ajudou a meter o Enver na prisão e o Enver jurou que ele iria pagar por isso, nem que fosse a última coisa que fizesse.
Enver Kotta, silahlı soygun, saldırı ve uyuşturucu bulundurmaktan hüküm giymiş.
Enver Kotta, condenado por assalto, agressão e posse de drogas.
Dava dosyasına göre, Logan'ın annesi ifadesinde ya Enver'in kokaini dairesine zulalamasını ya da onu tüm uyuşturucu operasyonunun içine sokacağını söylemiş.
De acordo com o arquivo do caso, a mãe do Logan ou foi enganada para deixar o Enver esconder cocaína no apartamento dela ou estava totalmente envolvida no esquema das drogas.
Enver 5 yıl ceza alırken, Logan'ın annesi 7 yıl cezaya çarptırılmış.
A mãe do Logan acabou por apanhar 7 anos de prisão, enquanto o Enver apanhou 5.
- Tahmin edeyim, Enver anlaşmaya yanaşıp, kadını yakmış.
Deixa-me adivinhar. O Enver fez um acordo e entregou-a? Sim.
- Enver geçen ay şartlı tahliye olmuş.
O Enver saiu em liberdade condicional no mês passado.
Enver, Logan'a aramaların geldiği kulübün devamlı müşterisiymiş.
O Enver frequentava regularmente o clube de onde fizeram as chamadas.
Sana yardımcı olayım, Enver.
Deixe-me ajudá-lo, Enver.
-... 01 : 30'da geldiğini söyledi. - Bu da görüşmeden sonra eve gittiğini... -... yani Enver'in hikayesini doğruluyor.
Então, ele regressou ao edifício depois do jantar, o que condiz com a história do Enver.
Enver biraz baş belasıdır.
Anwar gosta de arranjar problemas.
Bizim ev sahibi ve şu madenci, Enver?
O nosso anfitrião e o mineiro, Anwar?
Şu madenci, Enver, güvenlik hakkında tartışıyordu, şimdi aşağıda.
Bem, aquele mineiro, Anwar, que estava a discutir acerca da segurança, está lá em baixo.
Ve sanırım bu olay Enver'in taleplerini karşılamaktan daha maliyetli oldu.
E penso que é muito mais rentável do que atender às exigências de Anwar.
Ben Enver.
Sou o Anwar.
Ve şu adam, Enver?
E aquele homem, Anwar?
Adı Enver.
Chamado Anwar.
Enver ve ben, bizim bir çiftliğimiz vardı.
Anwar e eu, tivemos uma fazenda.
Enver onları korkutmak için bir tüfek aldı.
Anwar tinha um rifle, para os assustar.