Esposa Çeviri Portekizce
21,435 parallel translation
Babamın başka bir eşi varmış.
O meu pai teve uma 1ª esposa.
Eşim, o... benim olduğum tarzda polisi sevmiyordu.
A minha esposa, ela... não gostava do tipo de policia que eu era.
Ölen adamın karısını görmeye gittim.
Fui ver a esposa do tipo morto.
Rahiple eşi ne durumda?
Como é com o pastor e a esposa?
Âşık bir eşin koruma hislerine sahibim ve o adamın bir suikastçı olmadığını söylüyorum.
Tenho os instintos de proteção de uma esposa amorosa e sei que este homem não é um assassino.
- Bu sefer karını getirmedin mi?
- Não trouxe a esposa hoje?
Eskizleri süreç boyunca eşinize gösterdim.
Mostrei os esboços à sua esposa.
Siz yokken de rahiple eşi bir kaza geçirecek.
Enquanto estão longe, o Pastor e a sua esposa vão ter um acidente.
Asıl eğlence daha sonra başladı çünkü sonra eve gidip karıma neler olduğunu anlattım. Ama kanlar içindeydim, kendi kanımın içinde. Bu beni delirtmeye ve acıktırmaya başladı.
Foi então que começou toda a diversão porque fui para casa para contar à minha esposa o que aconteceu, mas, eu estava coberto em sangue... no meu próprio sangue, o que me enlouqueceu, e me deixou com fome.
Birisi eşinizi zehirlemiş.
Alguém envenenou a sua esposa.
- Bay LeGare, eşinizin düşmanları olabilir mi?
- Pois. - Sr. LeGare, é possível que a sua esposa tivesse inimigos?
İyi bir adam eşinin güzelliğine hayran kalır, onun cinselliğini eleştirmez.
Um bom homem admira a beleza da esposa, não a trata como uma prostituta.
Karınız kendi cinsel fantezilerini yazarken sizce neden vekil olarak seksi bir hostes kullandı?
Acha que a sua esposa pode ter escrito sobre as suas próprias fantasias sexuais, usando uma hospedeira sensual como reflexo?
Sonra da kitaptaki gibi karısını öldürmeyi planladı.
Depois usa o livro como sugestão para matar a esposa.
Eşinizin yayıncısı bize Grace'in takma ad istediği epostayı gönderdi.
A editora da sua esposa deu-nos o email onde a Grace pede o pseudónimo.
Karım umursamadı.
A minha esposa não queria saber.
Eşim bugün markete gitmiş.
A minha esposa estava no mercado hoje.
... Şerif Aguirre'in o zamanki karısı Pamela Ortiz.
... a então esposa do Xerife Aguirre, Pamela Ortiz.
WIXB'nin ele geçirdiği 911 konuşmaları ve hastane kayıtları Şerif Aguirre'in o zamanki karısı Pamela Ortiz'in maruz kaldığı ciddi yaralanmayı gözler önüne seriyor.
A WIXB obteve o relatório de uma chamada para o 112, bem como registos clínicos que descrevem os ferimentos sofridos pela então esposa do Xerife Aguirre.
Eski krallığın bütün hanedanlarında boyanmış ahşap heykeller çok yaygındı. 13. yüzyıldan kalma bu dekoratif vazo Firavun Akenaton'dan eşine...
Então estátuas de madeira pintada eram comuns nas antigas dinastias. Esta urna decorativa do século 13 foi do faraó Akhenaten para a 1ºesposa...
Rahibi ve eşi de Bay McBride ortaya çıkıp bu trajediyi istismar edene kadar böyle düşünüyorlardı.
O seu padre e a sua esposa julgaram isso, também, até o Sr. McBride aparecer, tentando ganhar dinheiro com esta tragédia.
Karım asla izin vermez.
A minha esposa nunca permitiria.
Belki de karına kimin erkek olduğunu göstermelisin.
Talvez devesse mostrar à sua esposa quem veste as calças.
Bütün krem peyniri çıkarıp yedin ve karına yalan söyledin!
Comeres um Cream Cheese inteiro e mentires sobre isso à tua esposa!
Güzel bir eş, çocuklar ve bu ev.
Linda esposa, filhos, essa casa.
Karını öldürmekten tutuklusun.
Estás preso, pela morte da tua esposa,
Karını terk edip onunla olmak istediğini söyledi.
Ela disse-me que querias deixar a tua esposa por ela.
Tek yapman gereken şey, karını öldürdüğünü söylemek.
Tudo aquilo que precisas de fazer é dizer que assassinaste a tua esposa.
Evet, yirmi yıllık karından vazgeçip onu uçurumdan itmek de bela getirir.
Sim, e também é uma loucura, enganares a tua esposa há 20 anos, e atirá-la de um penhasco.
Karını öldürdüğünü itiraf ettiğinde kızın yüzündeki ifadeyi görmeyi umuyordum.
Gostava de ver a cara dela, quando confessares que assassinaste a tua esposa.
Karını öldürmekten seni yakalamayacağımı anlamam bir kaç ayımı aldı sonunda.
Demorou alguns meses, mas, eventualmente, habituei-me à ideia que jamais conseguiria apanhar-te pelo homicídio da tua esposa.
Karını öldürene kadar.
Até assassinares a tua esposa.
Karımı ve çocuklarımı, bana asla itiraf etmeyecek bir adamı konuşturmak için dokuz buçuk saat ekonomide uçup Pasifik Okyanusu'nun ortasındaki bir adada bıraktım.
Deixei a minha esposa e filhos numa ilha no meio do Pacífico, para voar durante nove horas e meia em classe económica, para conseguir a confissão de um tipo, que sei que nunca se irá confessar a mim.
Karının yüzüklerini?
Os anéis da tua esposa?
İçime doğuyor, tıpkı karını öldürdüğünü bildiğim gibi.
Sinto-o por instinto, tal como senti quando soube que assassinaste a tua esposa.
Kızla yatıyor ve ona karını terk edeceğini söyleyip duruyordun.
Andavas a dormir com esta miúda, e a dizer-lhe que irias deixar a tua esposa por ela.
Artık karın öldü!
E, agora, a tua esposa está morta!
Karımı terk etmeyi düşünseydim önce sana söylerdim.
Se eu fosse deixar a minha esposa, tu terias sido o primeiro a saber.
Güzel bir karım ve iki güzel çocuğum var.
Tenho uma linda esposa e dois filhos lindos.
Karısını öldürdü.
Ele matou a esposa.
Evet, karısının başına gelenler çok üzücü.
Foi uma pena aquilo que aconteceu à esposa dele.
Karısı hakkında konuşma şekli de bariz onu seviyor.
E a maneira como ele fala da esposa... ele ama-a.
Yani CIA karını onlara yarım etmen için sana şantaj mı yaptırttı?
Então, a CIA usou a tua esposa para chantagear-te para obter a tua ajuda?
Git karınla konuş.
Vai falar com a tua esposa.
Ve elbette Sör Charles Peake ve Yunan eşi.
E, é claro, Sir Charles Peake e sua esposa, da Grécia.
Burayı 1929'da aldık ve eşimle çok güzel 11 yıl geçirdik.
Compramos o castelo em 1929, minha esposa e eu fomos felizes aqui por 11 anos.
Dennis Johnson evinize geldiğinde evinizde siz ve karınızdan başka kimse var mıydı?
Quando o Dennis Johnson entrou em sua casa... havia mais alguém lá além de si e da sua esposa?
Eşin olacak, ailen olacak.
Irás encontrar uma esposa. Irás ter uma família.
Bir karım var benim.
Eu tenho uma esposa.
Eşim Eliza gönderildiğinde sesimi çıkarmadım.
Quando a Eliza, a minha esposa, foi mandada de volta... Eu fiquei calado.
- Karın nasıl?
Como está a esposa?