Ettim Çeviri Portekizce
38,435 parallel translation
Herkes kaybolduğunda, şehri terk ettim.
Quando todos desapareceram, saí da cidade.
Evet, ben de bunu fark ettim.
Sim, reparei nisso agora.
Gerçekten mi? İyi tanıdığım insanların tasarladığım senaryolara vereceği yanıtları doğru tahmin ettim.
Antecipei comportamentos de pessoas dentro de cenários idealizados por mim.
Suçlarımı itiraf ettim.
Confessei os meus crimes.
Bu yüzden hep senden nefret ettim.
Por isso sempre te desprezei.
İşimi başkasına emanet ettim.
Estou muito ocupado a delegar.
Sonunu çok merak ettim.
Quero ver como isto acaba.
Derken bir gün... korkunç bir şey fark ettim.
Mas um dia... fiz uma descoberta terrível.
- Ettim ya.
- Sim.
Aptallık ettim.
Fui estúpida.
Bu denli bir çiftleştirmenin eklentime güç vereceğini ümit ettim.
Esperava que o resultado disso fosse suficiente para alimentar a Expansão.
Pes ettim.
Desisti.
Ekranda yüzünü gördükçe başa çıkabildim. Bir çocuğu istemediği bir hayata mahkum ettim.
Enquanto ele era só uma cara num ecrã quase conseguia aguentar sentenciar uma criança a uma vida que nunca quis.
O çiftlikleri ziyaret ettim. Amaç, hangisinin New York'taki En İyi Süper Domuz Festivali'ne çağrılarak dünyaya takdim edileceğini belirlemekti.
... às 26 quintas para eleger o convidado do Festival do Melhor Superporco na cidade de Nova Iorque, onde será revelado ao mundo.
İlk geldiğimde biraz huysuzluk ettim, özür dilerim.
Desculpa se eu estava mal-humorado quando aqui cheguei.
"İnsanın derisini döken napalmı imal ettim."
"Fabriquei o napalm que fez cair a pele a toda a gente." NANCY MIRANDO
Ben dünyanın en nefret edilen tarım kimyasalları şirketini mucizevi domuzlar yetiştiren sevimli bir şirkete dönüştürmeyi hayal ettim.
Eu visualizava formas de tornar a empresa agroquímica mais odiada do mundo na empresa mais apreciada de criação de porcos milagrosos.
Seni idare ettim dostum, bana büyük borcun oldu bak.
Eu protegi-te, pá. Deves-me à grande por isso.
O şekilde yakalanarak büyük aptallık ettim.
Foi estúpido da minha parte ser apanhado da maneira que fui.
- Onu hastaneye götürdüm ve viziteye çıkarken onu da muayene ettim.
Levei-o ao hospital, e analisaram-no enquanto eu fazia as minhas rondas.
Dediğin her şeyden nefret ettim.
Detesto tudo o que disse.
Terk mi ettim?
Abandonei?
Şimdi iyice merak ettim.
Agora estou curiosa.
Hak ettim.
Mereci-a.
Ama yemek sipariş ettim.
Mas eu mandei vir comida.
Söyledim ya, yemek sipariş ettim.
Eu disse-te, mandei vir comida.
Hep şirketin çıkarlarına hizmet ettim.
Ajo sempre no melhor interesse da empresa.
Bir formül icat ettim.
Eu inventei a fórmula.
Bizi yok etmeye gelmiş gibi görünmüyorsun, bu yüzden merak ettim.
Parece que não nos veio destruir e isso deixa-me curiosa.
K'un-Lun halkını El'den korumaya yemin ettim, tamam mı?
Jurei proteger o povo de K'un-Lun da Mão, está bem?
Hepsine yardım ettim ben.
Eu ajudei-os a todos.
Ben sana özgürlük teklif ettim, arzu ettiğin hayatı yaşamana izin vermeye hazırdım.
Ofereci-lhe liberdade, estava disposta a deixá-lo viver a vida que queria.
- Seni yerleşkeye kadar takip ettim.
- Segui-te até ao complexo.
İki kere kontrol ettim bile.
Já verifiquei. Duas vezes.
Pizza sipariş ettim.
Mandei vir uma piza.
Buraya gelirsin diye tahmin ettim.
Não sabia aonde mais irias.
El'e hizmet etmek için yemin ettim.
Fiz um juramento para servir a Mão.
Seni terk ettim diye böylesin.
Isto é porque te abandonei.
Sana haber vermeden giderek bencillik ettim.
Fui egoísta ao partir sem te avisar.
Seninle Colleen'in dojo'sunda ilk karşılaştığımda içindeki o tatlı masumiyeti hemen fark ettim.
Quando te conheci no dojo da Colleen, foi inevitável reparar na tua doce inocência.
Onca yılı, artık her ne isen senden nefret ederek heba ettim.
Perdi demasiados anos a odiar seja lá o que o Harold é.
Mektuplarından bir şey daha fark ettim.
E reparei noutra coisa nas cartas...
Sana iyilik ettim.
Fiz-te um favor.
- Onu hak ettim.
- Conquistei-o.
Bir aileye yardım et diye bunu kabul ettim ama işler çığırından çıkıyor.
Pedi-te para ajudares uma família, mas esta merda está a descontrolar-se.
K'un-Lun'ı korumak ve El'i yok etmek için ustalarıma yemin ettim.
Jurei aos meus mestres que protegia K'un-Lun e destruía a Mão.
Üstelik onun binaya girmesine ben yardım ettim.
E acabei por o ajudar a estar naquele edifício.
Kamu hizmet kayıtlarını bile kontrol ettim.
Até consultei os registos públicos.
Ben... Bir hayalet gördüm ve onu ormana kadar takip ettim ve sanırım beni öldürmeye çalıştı.
Eu, um... vi um fantasma e segui-o até à floresta, e... pensei que me estava a querer matar.
Nabzınızı kontrol ettim ve...
Só verifiquei o seu pulso, e...
Sanırım rahatsız ettim.
Vim a má hora.