Evinde Çeviri Portekizce
9,866 parallel translation
Evinde gözetim istiyoruz. Bütün gece boyunca.
Precisamos de vigilância na casa dele a noite inteira.
Nick, evinde bir sürü insan var.
- Nick, há muita gente em tua casa.
Gelip Monroe ve Rosalee'nin evinde seni arayabilirler.
Podem ir procurar-te na casa do Monroe.
Orada, Boudreau'nun evinde oturuyor. - Nerede olduğunu da biliyor.
Ele está lá fora, sentado no apartamento do Boudreau e ele sabe onde ela está.
Evinde yaşayan şu genç kızı anlatsana.
Porque é que não me falas sobre a jovem que mora na tua casa,
Bir dakika şimdi. Bu dediğiniz FBI ajanını evinde görmediyse o olduğundan nasıl emin oluyor?
Espera um bocado, se ele não viu essa Agente do FBI na casa, como é que pode ter a certeza que foi ela?
- Evet. - Chavez'in evinde mi?
- Na casa de Chavez?
Sonrasında da Rahip Tim'in evinde kalacakmış.
Depois vai passar a noite em casa do Pastor Tim.
Kim bütün hayatınca uğraştığı şeyi evinde saklar? Ve görünüşe göre hiçbir yedeği olmadan.
Quem guardou o trabalho de toda a vida em casa, sem nenhuma cópia de segurança?
Bir büyücüden en güzel başka bir büyücünün evinde saklanabilirsin.
O melhor lugar para esconder de um mago é na casa de outro mago.
İçeri gelsene ya, kendini evinde hisset.
Entra, não te faças rogado. Fica à vontade.
Bagajında uyuşturucu çıktı, evinde de.
As drogas estavam na bagagem e no apartamento dele.
Aralık 2011'de evinde bıçaklanarak öldürüldü.
Foi esfaqueada em casa em Dezembro de 2011.
- MGİ şu anda ailemin evinde.
As finanças estão na casa dos meus pais.
Ama dün babamın evinde gördüğüm şey bir Yaşayan Ölü'yse tehlikede demektir.
Mas, ouve, se a coisa que vi em casa do meu pai for um Deadite, então ele estará em perigo.
Herkesin onun kurbanı olduğunu sandığı kadının evinde.
Na casa da mulher que todos pensaram que era sua vítima.
Bron'un evinde yaşayan biri yok gibiydi. Kurmaca bir eve benziyordu.
A casa de Bron aparenta mal ter sido usada, quase um cenário.
Sullivan'ın evinde Fransız sömürgesi havası var.
A casa do Sullivan tem flores da França Colonial.
Ford'un evinde bu 45 numara ayakkabıları bulduk.
Encontramos estes sapatos tamanho 43 na casa do Ford.
Arkadaşının evinde gördüğümden beri beni rahatsız eden bir şeyler vardı.
Incomoda-me desde que o vi na casa do seu amigo.
Biraz uyuman gerek. Kendi evinde. Kendi yatağında.
Só precisas de dormir na tua própria casa, na tua própria cama.
Rylance'ların evinde görüp ihbâr ettiğin o şüpheliye ne demeli peki?
E aquele suspeito que viste na casa Rylance?
Dur tahmin edeyim, arkadaşınızı korku evinde öldürdüler.
Deixa-me adivinhar, o teu amigo foi assassinado na casa dos risos.
Arkadaşlarının eğlence evinde öldürüldüğünü söylemişlerdi, ne oldu ki?
Que amigos deles estavam a ser mortos na casa do riso.
Yazar Susan Berman Noel arefesinde Benedict Canyon'daki evinde aldığı tek kurşunla öldürüldüğü zaman bariz bir soru ortaya atıldı.
Assim, quando a escritora Susan Berman foi encontrada morta com um único ferimento de bala na cabeça em sua casa, em Benedict Canyon, na véspera de Natal, todas as perguntas óbvias vieram à tona.
Küçük bir kızın doğum günü partisiydi ve Judy Garland'ın evinde veriliyordu.
Foi na festa de aniversário de uma menina em casa da Judy Garland.
Bu adamın onun evinde neden olduğunu bilmiyorum.
Eu não sei porque este homem está na casa dela.
- Peki ya Lisson Grove'deki Bayan Leeming'in evinde kiralanan bir odayı?
- E alugado um quarto em Lisson Grove, na casa de uma Sra. Leeming?
Buna ek olarak Rikard'ın evinde daktilo bulduk ama bir tabanca bulamadık. Tamam.
Encontramos uma máquina de escrever com o Rikard, mas não possuía armas.
- Evinde davetiyeyi gördüm.
- Vi o convite em tua casa.
Jeanette geldi. Konuk evinde kalıyor.
A Jeanette mudou-se para a casa dos hóspedes.
Hayır, eser Holst'un evinde asılı.
Não, mas na casa do Holst.
Annika'nın evinde, Claes'e ait bir iz de bulamadık.
Nem sequer encontramos pistas do Claes em casa da Annika.
Kendi evinde de, benimkinde de değildin. İşte de değildin.
Se não estavas em casa nem no trabalho, onde podias estar?
Gustav, sen de aynı zamanlarda Inger ve Filip Johansson'un evinde kalıyordun.
Gustav, vocês compartilharam a tutela da Inger e do Filip Johansson.
Onunla evlenince, Filip ve Inger'ın evinde kalmaktan kurtuldu.
- Não sei. Depois casou-se e não precisava de ficar na casa do Filip e da Inger.
Freddie Holst ile o bebek evinde asılı olan diğer kişi Holmberg olabilir.
Poderia ser o Holmberg enforcado com o Freddie Holst naquela casa.
Evinde ateş edildiğini duydum.
Ouvi dizer que houve tiros no seu apartamento.
- Sandberg, koruyucu ailenin evinde değildi.
O Sandberg não foi para o lar adoptivo.
Aynı koruyucu ailenin evinde yaşadık.
Morávamos no mesmo lar de adopção.
Ama ikiniz de o zamanlar Johanssonlar'ın evinde kalıyordunuz.
Mas viveu na casa dos Johanssons, - precisamente na mesma altura?
Pazar günlerini güzel evinde yarı Asyalı çocuğun ve bebek çantanla top kek partileri yaparak geçiriyorsun.
Tu passas os domingos em festas de cupcakes na tua bonita casa com a tua filha metade asiática e o saco de fraldas...
Ama evinde doğan şeyi sadece bana vermen gerek.
"Só tem me que dar aquilo que nasceu em sua casa".
Senin evinde mi?
Na tua casa?
Hadi, konuk evinde dondurma yok mu?
Não me digas que não tens gelado em casa?
Bir daha birini öldürdüğünde cesedi evinde falan bırakma.
Quando matar alguém, não deixe o corpo na sua casa.
Jake senin evinde mi şimdi?
O Jake está a dormir no teu apartamento agora?
- Kendini evinde gibi hisset.
Fique a vontade. A minha casa é a sua casa.
Simpson'ların evinde cadılar bayramı.
TERRORES GRITANTES Halloween nos Simpsons.
Baban cep telefonunu evinde bırakmıştı.
Não posso.
Lisa Hoffman'ın evinde bulduğumuz silahla birebir uyuşuyor.
- E?