Evlilik Çeviri Portekizce
7,520 parallel translation
Yani, evlilik bir çömleğe benzer mi diyorsun?
Então, estás a dizer que o casamento é como um pote?
İIk gereken şey evlilik belgen.
Então, a primeira coisa que precisamos aqui - é a tua certidão de casamento.
Bu evlilik.
Sim, é um casamento.
Dinlerarası evlilik.
Um casamento entre fés.
Bu evlilik Protestanlar için hiçbir zaman gerçek bir güç olmaz ama, onlar için yaralarını iyileştiren bir merhem olacaktır.
O casamento não dará poder real aos Protestantes, mas será um consolo para eles.
Barışı sağlamak için evlilik iyi bir yol.
O casamento é uma boa opção, uma opção viável em direção à paz.
Bu evlilik iyi bir teklif.
É um bom casamento.
Bu evlilik için ölmeye hazır mısın?
Estais preparada para morrer por esse casamento?
Evlilik bir sözdür derler, öyledir de ama, en güzel evlilikler kesinliğe dayanır.
Dizem que o casamento é uma promessa, e é, de facto, mas os melhores têm como base a certeza.
Evlilik, gerçek olacağı için bunu kabullenmek zorunda kalacak.
O casamento estará consumado, e ele terá que o aceitar.
Bundan daha iyi bir evlilik olamazdı.
Shalem é um príncipe, ela não poderia ter feito melhor escolha.
Evlilik yıldönümümüzü kutlamak için çok ısrar etmiştim.
Pedi-lhe para o fazer pelo nosso aniversário.
Evlilik bunu yutturmamızın tek yolu.
Casamento é a única maneira de virar o jogo.
Ebeveynlerim evlilik danışmanlığı yapıyor artık beraber yaşamasalar da.
Os meus pais fazem terapia de casais, apesar de já não estarem juntos.
Lawrence'ı severdim ama hiçbir evlilik mükemmel değildir, değil mi?
Amava o Lawrence, mas casamento algum é perfeito.
Böylece seni bu evlilik için zorlayamaz.
Assim, talvez ela não force este casamento.
- Evlilik işte, kardeşim.
Isto é o casamento, meu irmão.
Ona evlilik teklifi göndermiştim.
Mandei propostas de casamento.
- Sadece rota değil, hedef... yani evlilik.
Não só a rota, mas o destino. O parceiro que escolheste.
- Nişan yüzüğünüzü, evlilik yeminini?
O seu anel de noivado,
Al sana evlilik.
Isso é casamento.
Michael'la evlilik yıldönümümüz 17 Ağustos'ta.
O meu aniversário com o Michael é a 17 de Agosto.
Evlilik danışmanımızın da yardımıyla Dave ve ben onun bu sorununu çözmeye çalışıyoruz.
Com a ajuda do nosso conselheiro matrimonial, eu e o Dave ultrapassámos as transgressões dele.
Ben Yüce İsa'nın erdemi için minnettarım. Size yaşattığım acılar için hepinizden af diliyorum ve bana ve Dave'in evlilik danışmanına şükürler olsun ki tekrar evlilik trenine binmeyi başardık ve son istasyona kadar gitmeyi düşünüyoruz.
Estou grata porque, pela graça do nosso Senhor Jesus Cristo, consigo perdoar-vos a todos pela dor que me causaram, e, graças a mim e ao conselheiro matrimonial do Dave, o nosso casamento está novamente no caminho certo,
Evlilik danışmanımız, bana kendime olan saygı sorunumun asıl nedeninin senin babamla içki içmesi konusunda yüzleşememen olduğunu söyledi.
O Dave e o meu conselheiro dizem que muitos dos meus problemas de auto-estima vêm de nunca teres confrontado o pai sobre o vício de beber.
Evlilik teklifim mahvoldu.
Estragaram-me o pedido de casamento!
Evet. Evet, tüm kalbimle evlilik teklifini kabul ediyorum.
Sim, aceito casar contigo do fundo do coração!
Umut edebileceğin en iyi şey C-SPAN'daki bazı karavan güzellerinin sana aşık olması ve senin de her ay evlilik ayağına Tex isimli refakatçi tarafından ziyaret edilmen olur.
E o melhor que podes esperar é uma gaja foleira num parque apaixonar-se por ti... tv por satélite, receberes visita conjugal uma vez por mês... sempre diante de um acompanhante que se chama, Tex.
Audrey Mae Sheppard, Hiram King Hank Williams'ı her şartta sevmeyi ve onurlandırmayı, evlilik bağı altında ömrünü onunla geçirip ona değer vermeyi kabul ediyor musun?
Audrey Mae Sheppard, aceita Hiram King Hank Williams para amar e honrar com todo o respeito, para viver com ele e estimá-lo de acordo com os laços do casamento?
Ona sadık kalacağına onu her şartta sevip onurlandıracağına, evlilik bağı altında ömrünü onunla geçireceğine söz veriyor musun?
E promete ser fiel, amá-la e honrá-la com todo o respeito e viver com ela de acordo com os laços do casamento?
" Kendi evlilik hayatından olmadığı kesin.
" Com certeza não foi da sua vida de casado.
Ama bir evlilik olmayacak.
Não vai haver casamento.
Hayır, bir evlilik ancak sen çabalamayı bırakınca biter.
Um casamento só morre quando se para de tentar.
Evlilik yıldönümümüzü bile kaçırdı.
Até no dia do nosso aniversário de casamento.
Annemle babam 40. evlilik yıl dönümleri için parti veriyorlar.
Os meus pais vão dar uma festa para festejar os seus 40 anos de casamento.
Gey evlilik hakkındaki eşitsizlik durumu dergiler tarafından sayı olacak insanların ilgisini çekecek.
Isto vai lançar a questão para a arena nacional e vai promover o casamento gay.
Benim verdiğim savaş evlilik değil, eşitlik hakkında.
Eu não luto pelo casamento, luto pela igualdade.
Evlilik hakkında değil mi benimle dalga mı geçiyorsun?
Não lutas pelo casamento?
Sadece gey evlilik hakkında 30 saniyelik bir kamu spotu.
É um spot de 30 segundos para promover o casamento gay.
Onun adına Prenses Chelina'ya evlilik sözü verdim bile.
Já prometi a mão dele em casamento, à princesa Chelina.
Tamam, tamam, bir hata yaptım ama Hollywood tarihindeki en kısa evlilik sayılmaz yani.
- Eu sei... Cometi um erro. Mas não foi o casamento mais curto de Hollywood.
Yapmayacaktım. Evlilik esprisi yapacaktım.
- Ia fazer piadas de casamentos.
Ona evlilik sözleşmesi imzalatmamız gerekiyor değil mi?
Temos de a fazer assinar um acordo pré-nupcial, não temos?
Evlilik sözleşmesi mi?
Pré-nupcial?
Sana evlilik sözleşmesi imzalatacaktım.
De qualquer forma, eu ia obrigar-te a assinar um acordo pré-nupcial.
Bugün babanla evlilik yıldönümümüz.
Hoje é o aniversário do nosso casamento.
Bayanlar ve baylar, Bugün burada toplanmamızın nedeni We are gathered here today to celebrate Daniel ve Alicia'nın evlilik törenidir.
Senhoras e senhores, estamos aqui hoje reunidos para celebrar o casamento do Daniel e da Alicia.
Evet, evlilik kutsal bir kurumdur Ve hafife alınmamalıdır.
Sim, o casamento é uma instituição sagrada, e não deve ser encarado de uma forma leviana.
Hayır, dur, dur, dur ne, sence, Sanıyormusun ki evlilik yemeğimizi sen olmadan yiyeceğiz?
Não, não, não, não, não, então, tu pensas, pensas que te vamos abandonar?
Evlilik gününüzü, çocuklarınızın adını siz seçersiniz, Bay Finkel.
O senhor é que escolhe o seu dia de casamento, Sr. Finkel, os nomes dos seus filhos.
Güzel bir evlilik yapmış.
Oh, ele casou-se bem.