Evo Çeviri Portekizce
143 parallel translation
2 BB, 8 G, 1 KU.
2 EVO 8G... 1 TU.
Bu durumda iki kez oluyor. Bir de BB var.
Neste caso, duas, ou então EVO.
Yani burger krizinden sonra üç kez BB yapıp 14 G çıkarıp iki kez KU yapıp 9 G çıkarmış.
Ela EVO 3 vezes, 14 G e TU 2 vezes, 9 G, 3 nº1.
Evo Gutter, otobüs çarptıkdan sonra ambulansa alındı.
Evo Gutter, foi atingido de raspão por um autocarro.
İşin bitince, Evo ile Spyder'a bir bakıver.
Quando puderes, dá uma vista de olhos no Evo e no Spyder.
Evo'yu nereden buldun?
Onde arranjaste um Evo?
Kutsal metin gibi.
Evo scenarija :
EVO'nun kuyruğuna takıldılar.
Os pilotos profissionais estão a liderar. Estão todos muito rápidos.
Birazdan EVO'ya saldıracak.
Não sei se ele pode passar o EvoIII na próxima curva.
FC, 86'ya yapıştı o da EVO'yu geçiyor.
O FC e o AE86 entraram ao mesmo tempo e passaram o EvoIII.
EVO sürücüsü yarış pistlerine alışık. Pist alışkanlıkları onun sonu olacak.
Quando um piloto profissional é passado por dentro numa corrida, cada vez vai deixar mais algumas posições.
İkisi arasında geçecekmiş gibi görünüyor. Ama EVO pes etmiyor.
Acho que o 86 e o FC podem vencer o piloto profissional de uma forma inesperada, mas o EvoIII não desiste de maneira alguma.
EVO geride kalıyor.
Parece que o EvoIII está com dificuldades para acompanhá-los.
EVO kaza yaptı!
EvoIII bateu.
Kırmızı Evo senin.
O Evo vermelho é teu.
Evo, hoşgeldin!
Evo, um abraço.
Evo, şansölyeyi al!
Evo compren Chanceler.
Ne güzelmiş. Ben de ev-gel'deyim.
Fixe, eu faço evo-devo.
Ev-Gel'deyim. Ne zaman biri gelecek hakkında konuşmak isterse onlara "Göster, anlatma" diyorum.
Devo-evo, então, quando alguém fala sobre o futuro eu digo :
ve şimdi o bir Evo Sportun arkasında, Mercedes
Vai tentar passar o Mercedes da Evo Sport.
Evo araştırmalarının küresel lideri Primatech'in merkez binasın...
O Quartel-General da Primatech, os líderes mundiais das pesquisas dos EVOS.
İnsanlarla Evo'lar arasında barış hayali saniyeler içinde yerle bir oldu.
O sonho de paz entre humanos e EVOS... ficou destruído em poucos segundos. - Graves provas...
İnsanlar dünyanın her köşesinden insanların ve Evo'ların barış içinde yaşayabilecekleri bir gelecek umuduyla burada toplandı.
As pessoas reuniam-se de todo o mundo... na esperança de construir um futuro melhor onde os humanos e os EVOS pudessem coexistir em paz.
Birkaç saat sonra, Mohinder Suresh adında bir Evo ırkçısı saldırıların sorumluluğunu üstlendi.
Dentro de algumas horas, um supremacista malvado, chamado Mohinder Suresh, reivindicou culpa no ataque.
Evet. Koç Lewis hakkında denilenleri duydun mu?
Ouviste o que andam a dizer sobre o treinador Lewis... que ele podia ser um EVO?
Evo mu?
Um EVO?
Beni bir Evo ile mi kıyaslıyorsun?
Estás a comparar-me com um EVO?
Herkesin Evo olabileceğini söylüyorlar.
Dizem que qualquer um pode tornar-se num EVO.
Evo'ların nasıl ortadan kaybolmaya başladığını takip ediyorlar.
E estão a tentar descobrir como é que os EVOS estão todos a desaparecer.
Gezegendeki Evo'ların sayısı daha önce hiç bu kadar artmamıştı.
A razão de haver mais EVOS no planeta do que alguma vez houve.
Tüm işi biz yapıyoruz.
"EVO CULPADO DO INCÊNCIO NA IGREJA SURESH ASSUME A CULPA"
Molly Walker adında bir Evo'yu bulmak için dosyalarıma ihtiyacım var.
Odessa. Preciso dos meus documentos para localizar uma EVO chamada Molly Walker.
"Kanunsuz Evo, El Vengador, 3 polis memurunu öldürdü."
"O justiceiro EVO, El Vengador, " matou três polícias.
Hadi ama, kazandım diye Evo mu olmam gerek yani?
Vá lá, só por ter vencido, significa que sou um EVO?
Evo'lar ile ilgili başka planları mı var?
Estão a fazer mal aos EVOS?
İki Evo'yu, iki iyi insanı Vancouver'a gitmek üzere bir tekneye bindirmem gerek.
Coloquei dois EVOS, boas pessoas, num barco para Vancouver.
Evo'lar üzerinde para kazanmanın yolunu bulmuştuk.
Encontrámos uma forma de nos aproveitarmos dos EVOS.
Molly Walker adında bir Evo'yu bulmak için dosyalarıma ihtiyacım var.
Preciso dos meus documentos, para localizar uma EVO chamada Molly Walker.
Evo hakları meselesini düşünüyordum da...
POR BAIXO DA MÁSCARA Tenho estado a pensar sobre este assunto sobre os direitos dos EVOS, e o problema é que...
Atlanta'da öldürdüğümüz şu Evo çifti hatırlıyor musun?
Lembras-te daquele casal de EVOS que matámos em Atlanta? Não?
Bir Evo'ya bir insan ile eşit kanuni haklar verilebilir mi?
Será que podemos conceder aos EVOS os mesmos direitos legais que os humanos?
Renautas Molly Walker'ın gücünü yeni bir teknoloji için kullanıyorsa Primatech'e getirdiğin Evo'ların aynı amaç için kullanılmadığı ne malum?
- Sabe... se a Renautas usa os poderes da Molly Walker para criar uma nova tecnologia quem diz que os EVOS que trouxe para a Primatech não foram usados para a mesma coisa?
İşlemcimiz aktif olduğu sürece DESTAN ve onun inanılmaz teknolojisi gezegendeki tüm Evo'ların yerini tespit edebilecek.
Agora com o nosso processador ligado, o E.P.I.C. e a sua incrível tecnologia... é capaz de fazer uma localização aprimorada a todos os humanos do planeta.
DEATAN'ı bu kadar büyük yapan nedir? Evo bulundu.
O que faz com que o E.P.I.C. seja tão revolucionário?
Wrigley, Kevin.
EVO encontrado. Kevin Wrigley.
Sistemimiz tüm düşman Evo aktivitelerini uzaktan tespit edebilme özelliğine sahip. Evo bulundu.
Mas o nosso sistema de localização, tem a capacidade para uma visão remota... de todas as ameaças de um EVO.
Peterson, John.
- EVO detetado. John Peterson.
Tam olarak şu an DESTAN özel askeri birimler tarafından tüm dünyada kullanılmaya başlandı bile. Düşman Evo'lar tespit ediliyor.
Neste preciso momento, o E.P.I.C. está a ser usado pelos socorristas, e por militares especiais por todo o mundo, de modo a digitalizar qualquer ameaça dos EVOS.
Şu an bu teknolojiyi kullanarak şu an bu odada olmaması gereken Evo'ların olduğunu öğrenmiş bulunuyorum.
Só por estar a usar esta tecnologia, neste preciso momento... fiquei a saber que existe a presença de um humano evoluído não registado, aqui dentro, nesta sala.
- BB mi?
EVO?
EVO!
EvoIII bateu.