English phrases | Russian phrases | Turkish phrases
Translate.vc / Türkçe → Portekizce / [ E ] / Evrak

Evrak Çeviri Portekizce

2,017 parallel translation
Hepsini politika, evrak işleri ve LaGuerta kıçımın dibinde bitsin diye feda ettim resmen.
E fui trocar tudo por burocracias, papeladas e a LaGuerta sempre atrás de mim.
Evrak mı?
Papelada?
Bir keresinde birkaç evrak bırakmak için o anahtarı kullanmıştım. Q4 finans raporları içindi.
Usei a chave uma vez para deixar uns documentos... o relatório financeiro.
Evrak deposu.
É do arquivo.
Sözü geçmişken, Diana'nın evrak çantası nerede?
Já agora, onde está a mala da Diana?
Bana dağ kadar evrak gönderen cinsinden mi?
- Os que enviam papelada todos os dias?
Beyler, değiştirilmiş evrak üzerinde derin çalışma yaptık ve alttaki imzayı tanımlayabildik.
Pessoal, fizemos mais alguma pesquisa acerca daquele documento redigido e fomos capazes de identificar a assinatura no final.
- İkisi de sahte evrak mı?
- São ambos falsificados?
Evrak işleri mi başladı şimdiden?
Já a papelada? A burocracia do Langley
Biraz daha fazla evrak işi gerektiriyor, o kadar.
É só um pouco mais de burocracia, nada demais.
Ayrıca, evrak işlerine ara vermeye ihtiyacım vardı.
Além disso, precisava de uma folga da papelada.
Crawford yüklemeyi onaylayıp evrakı imzalar imzalamaz, içeri dalın.
Assim que o Crawford confirmar a carga e assinar o registo, ataquem.
Evrak çantası tezgahın üzerine lütfen
Coloque a sua mala no balcão.
Kazandığım için ortaklık hakkı elde ettim. Yani bütün evrak işlerini sen halledeceksin.
Por essa razão fui promovido a sócio sénior e ficas com a papelada toda.
Evrak işleri çok uzun sürüyordu ve ben de hallettim.
Era muita papelada e eu tratei disso.
Aslında bu evrak işlerini yavaşlatan şey
- Desculpe, daí a morosidade.
Genel kurul olarak sadece evrak işiniz olur ama lütfen Bay Perkins'i yalancı şahitliğin cezaları hakkında uyarın.
Robert, sei que só trata de burocracia, mas avise Mr. Perkins das consequências de perjúrio.
Ameliyattan yeni çıktım. Evrak işleri falan.
Saí agora de uma cirurgia, agora é a papelada toda.
Bu bir MP5K, evrak çantasından ateş edilmek için modifiye edilmiş. Nadir bulunur.
Esta é uma MP5K modificada para disparar através de uma pasta.
Evrak çantasında HK MP5.
HK... MP5... numa pasta.
Bu berbat evrakı kim hazırladı?
Quem é responsável por este bocado atrapalhado de documentação?
Suç yanında bir sürü evrak iyi getirir.
Uma onda de crimes significa papelada. Muita.
Ceset yoksa evrak işi de yoktur.
Sem corpos, não há papelada, certo?
Özür dilerim, geç kaldım. Bu evrak işleri beni delirtiyor.
A papelada está uma loucura.
Bu evrak işleriyle canınızı sıkmak istemedim ve..
- Não quis incomodá-la - com tanta papelada...
Evet izlere göre, OYİ Underwood marka bir evrak çantası olduğunu buldu. Çok pahalı ve sadece iki mağazada satılan bir marka.
Com base no desenho a Perícia determinou que é uma pasta, uma "Underwood", que é cara e apenas duas lojas vendem.
Peki ya evrak çantası?
E a pasta?
Şimdiden evrak işlerine mi başladın?
Já a fazer os relatórios?
Ne çok evrak işi var.
Tanta papelada!
Tenefüste evrak çantanı al.
Vai buscar as tuas coisas durante o recreio.
Gidip şu evrak işleriyle falan uğraşayım.
Tenho de arquivar algumas coisas.
Raporları Broyles'a gönderdim, tüm evrak işi tamamlandı.
Enviei os relatórios para o Broyles, por isso, a papelada está feita.
Senin için evrak ayarlamış mı, sahte kimlik falan?
Ele tem papéis para ti, uma identificação falsa?
Senin kararın yüzünden, burada evrak işleriyle uğraşıyoruz.
Pela sua decisão, estamos a preencher formulários.
Evrak katibine götür şunu.
Leve isto para o escriturário.
Kararın nedeniyle, gerçek suçluların olduğu vardiyamızda, dışarıda olmak yerine, oturmuş burada evrak işleriyle uğraşıyoruz.
Apresento-te o Thomas Hurtz. Astro e proprietário do "Apanha o Nerd". Ele insulta-te, e por 5 dólares atiras nele com o paintball.
Birisi evrak odasında çalışan salağın.
Uma era do empregado que trabalha na sala do arquivo.
Evrak çantasına sprey boyayla şimşek resmi çizmek gibi kolay değil o iş.
Bem, pintar com spray um trovão na minha mala, não era a solução, garanto-te.
Üzgünüm, hiç ceset yok ama bir sürü evrak işi var. Bir kere de gelip bunlara yardım etsen çok mutlu olurum.
Desculpa, não há cadáver, só papelada à espera de vires e fazeres a tua parte uma vez.
Hangisi daha kötü acaba? Burada olmak mı, orada evrak işi yapmak mı?
Pergunto se é pior estar aqui ou aí a fazer a papelada.
Suçluları kovalarken birlikte çalışıp da evrak işine gelince tek başıma kalmak nasıl ortaklık oluyor?
Como podemos ser parceiros quando estou atrás dos bandidos e assim que aparece a papelada, fico sozinha?
Evet, evrak işlerine yardım etmemesi dışında.
Sim, excepto não gostar de preencher a papelada.
Evrak işlerinin arkasına saklanmaktan vazgeç.
Não te escondas atrás da papelada.
- Evrak işi konusunda Addison'a moral verici bir konuşma yapıyordum.
- O que há, senhor? Estou a dar-lhe um incentivo para ela ultrapassar a papelada.
Yeşil bereli. Siyah üst. Evrak çantası taşıyor.
Tem um gorro castanho, camisola castanha e uma mala.
Sol elinde evrak çantasını taşıyor.
Traz uma mala na mão esquerda.
- Olumsuz. Evrak çantasında ne var?
O que está na mala?
Eğer bombacıyı merak ediyorsan evrak çantalı siyahi adamı onun adı Samuel Everett'di.
Caso estejas curiosa sobre o homem-bomba, o homem negro com a mala, o nome dele era Samuel Everett.
Tıbbi geçmişlerini içeren bir çok evrak okurken uyuyakalıyorum.
Quer dizer, eu durmo a ler ficheiros médicos.
Dağ kadar evrak var.
Sim, tenho aqui uma verdadeira pilha.
Evrak işlerinden sorumlu. - Veri Depolama Koordinatörü.
- Coordenador da base de dados.

© 2017 - 2024 Translate.vc | [email protected]