Eşim Çeviri Portekizce
3,963 parallel translation
Ben yürümek yoktu bir binaya kuşatma altında,, kendi refah risk ya da çalışmak için eşim sormak Benimle bütün gece hayatta tutmak için!
Eu não teria que entrar num prédio cercado, arriscar o meu bem-estar, ou pedir para a minha mulher trabalhar comigo toda a noite para mantê-lo vivo!
Eşim arıyor. Affedersiniz, bakmalıyım.
A minha mulher a telefonar...
Eşim üyelik komitesinde.
A minha mulher pertence ao comité de sócios.
Eşim, Hwee Leng.
A minha mulher, Hwee Leng.
Eşim bir iş gezisine çıkıyor.
O senhor vai em viagem de negócios.
Eşim ve oğlum beni terketti.
A minha mulher e o meu filho deixaram-me.
Eşim lapskaus yapar.
A minha mulher vai fazer "lapskaus".
Oğullarım birer beyefendiye dönüşürken eşim vefat etti...
Quando os rapazes se tornaram homens, a minha mulher morreu...
Benim eşim öldü.
A minha mulher está morta.
Şimdi eşim ancak o zaman kız arkadaşımı San Joaquin Vadisine götürdüm. Kiraz almak için bir standın önünde durduk. Motosikletimi sürerken o da kirazları yiyor, ve sonra çekirdeklerini çıkartıp eliyle beni besliyordu.
Ela disse "leve-me"... então levei a minha namorada, agora esposa, numa viagem por Smokey Valley Paramos num pequeno posto e comprei cerejas E enquanto estava a conduzir a minha mota ela dava-me cerejas à boca...
Eşim bir motosiklet kulübü üyesi. Aile gibiler. Hepsi birbirini tanıyor, hep birlikte sürüyorlar, birbirlerine göz kulak oluyorlar.
Meu marido está em um motoclube, é como uma família todos se conhecem, todos andam juntos, todos se cuidam mutuamente.
- Eşim bana bu kadar izin verdi.
- A minha mulher deu-me carta branca.
Eşim boşanmaya karar verdi.
O meu marido decidiu divorciar-se de mim.
Bir zamanlar eşim için atkı olacaktı ama şimdi benim için kazak olabilir.
Ia ser uma écharpe para o meu marido, mas agora, suponho que vai ser uma camisola apertada para mim.
Benim de hazinem var- - eşim ve çocuklarım.
Eu tenho o meu tesouro... A minha esposa e os meus filhos.
Sen ve eşim ayrılmış olmalı Doğumda!
Tu e a minha mulher devem ter sido separadas à nascença!
Seni eşim olarak kabul ediyorum hastalıkta sağlıkta ve hatta ölümde bile.
Aceito-te como minha legítima esposa para amar e respeitar, na doença e na saúde, e até mesmo na morte.
Brigham Young'ın kendisi bile ona eşim demekten gurur duyardı.
O próprio Brigham Young teria ficado orgulhoso de lhe chamar esposa.
Eşim artık onlara gitmediğini söylemişti.. .. ama hala gittiğini biliyordum.
Ele disse-me que tinha parado de os visitar, mas eu sabia que não era verdade.
Eşim yıllardır o ceketten kurtulmaya çalışıyordu zaten.
Há anos que a minha esposa anda a tentar livrar-se dele.
- O benim ruh eşim.
- Ele é a minha alma gémea.
Rosie benim eşim. Yani, eski eşim.
A Rosie é a minha mulher.
Evrende benim bir eşim daha yok.
Não há ninguém como eu em todo o Universo.
Acaba eşim de orada mı olacak.
Pergunto-me se a minha esposa vai estar lá.
"Kostüm balosunda eşim olmak ister misin?"
"Queres ser o meu acompanhante para o baile de máscaras?"
Sadece bir eşim.
Sou apenas uma "old lady".
- Ne demek istiyorsun? Eşim yalancı mı?
- Está a dizer que a minha mulher mente?
Yardım edin, eşim!
Por favor, a minha esposa!
Beyler, bu benim eşim Lisa.
- Pessoal, está é a minha esposa Lisa.
Eşim görünce çıldıracak.
A minha mulher vai se passar.
Eşim... Cep telefonunu çöp oluğuna düşürdü.
O meu marido deixou cair o telemóvel na rampa do lixo.
Eşim çok hoş biridir.
Ela é uma boa mulher.
Eşim gibi diyecektim.
Ia dizer do meu marido.
"Eşim çikolata hikayesinin babamın yaptığına çok benzediğini söylüyor."
" A história do chocolate assenta muito ao meu pai, diz a minha mulher.
Tüm bu olanlardan sonra eşim ve ben buna dayanamayız.
Depois de tudo isso, a minha esposa e eu... Não o podemos suportar.
Eski eşim.
A minha ex-mulher.
Eski eşim... orospu tüm hamileliği boyunca damardan takıldı.
A minha "ex", aquela cabra, drogou-se o tempo todo em que esteve grávida.
Eşim benim bu koca ağzımın bir gün başıma bir bela açacağını söylerdi.
O meu marido dizia que a minha boca grande ia meter-me em sarilhos algum dia.
Eşim ne renk elbise giyecek bilmediğimden hangisini seçeceğim : inci renkliyi mi, kemik renklisini mi?
E dado que não faço ideia da cor que a minha acompanhante vai usar, não sei se deva optar pela pérola ou se pelo branco.
Eşim... senin eşin değil, Mellie.
O meu marido não é o teu marido, Mellie.
Eşim hakkında ne istiyorsan sor.
Pergunte à minha mulher o que quiser.
- Peki ya eşim Paul?
Ele... - E o meu marido, Paul?
Eşim Paul ve Benny'nin ellerinde olduğunu söyledi.
Eles disseram que ficariam com o Paul, o meu marido e com o Benny.
Kendileri eşim olur.
Esta é a minha esposa.
Daha ziyade o benim müstakbel eşim.
Sou mais o seu pretendente.
- Eşim daha sonra gelecek.
Excelente.
Esim birkaç gün önce vefat etti ve cenaze evinde karisikliklar olmus.
A minha mulher morreu há uns dias e a maldita funerária cometeu um pequeno erro.
Esim onu benden uzaklastirdi çünkü parayi almak istedi, çünkü bana kizgindi.
Ela afastou-o de mim, para poder ter, sei lá, porque se zangou comigo.
Eşim iyi mi?
A minha esposa está bem?
Eşim için neyin var?
O que tem para a minha mulher?
Her zaman gurur duyacagim bir kariyerin hayalini kurdum ama esim beni hiçbir zaman desteklemedi.
Sempre sonhei ter uma carreira de que me pudesse orgulhar, mas o meu marido nunca me apoiou.