English phrases | Russian phrases | Turkish phrases
Translate.vc / Türkçe → Portekizce / [ F ] / Fareler

Fareler Çeviri Portekizce

936 parallel translation
Göçmenler tıpkı fareler gibi ölüp gidecek.
Esses pobres colonos estão morrendo como ratos.
Ve binlerce ateş kırmızısı gözleri olan fareler gördüm. Onunkiler gibi, sadece daha küçükleri.
E eu pude ver... que haviam milhares de ratos... com os olhos vermelhos flamejantes, como os dele, só que menores.
"Fareler."
"Ratos. " Ratos.
Fareler müzik yapmazlar ama.
Os gatos não tocam música.
Aynı fareler gibi!
Caem como tordos!
Fareler neden peynirin olduğu yere gider?
Porquê? Os ratos vão para onde há queijo.
"Fareler timsahları öldürürmüş."
A ratazana do Nilo mata o crocodilo.
Tuzağa düştük. Fareler gibi, sıçanlar gibi!
Encurralados como ratos!
Mürettebatın çoğu fareler gibi kapana kısılmıştı.
A tripulação ficou presa.
Onu fareler kemirdi... ama onlarınkinden daha keskin dişler de beni kemirdi.
Os ratos roeram-no... mas dentes mais afiados que dentes de rato me roeram a mim. Vamos, vamos.
Fareler, böcekler, yılanlar, yarasalar, bilirsiniz.
Ratos, baratas, cobras, morcegos. ..
Bir torba dolusu paramız var, ama fareler gibi bir delikte yaşıyoruz.
Temos um saco cheio de massa e escondemo-nos como uns ratos.
Bunun gibi zarif bir arabada şüphesiz şu da olmalı fareler!
Com um coche elegante como este, é claro, temos de ter simplesmente... - Ratos!
- Fareler mi?
- Ratos?
Bütün fareler yakalanmış, Bay Henderson.
É uma ratoeira, Sr. Henderson.
Bilirsin, kocaman fareler, küçük fareler, sıska fareler, kısır fareler,
Ratos grandes, ratos pequenos, ratos gordos e ratos magros.
Kahverengi fareler, siyah fareler, gri fareler, esmer fareler.
Ratos castanhos, ratos pretos, ratos cinzentos e ratos amarelos.
" Siz sefil fareler törene gelirseniz iyi yaparsınız.
" É melhor aparecerem na missa, patifes,
¶ Niçin, fareler oyun oynamıyor ¶
Os ratos podem jogar
Kapana kısılmış fareler gibi öleceğiz.
Vamos morrer como ratos.
Korkma. Bu eski teknede sadece yaşlı fareler yaşıyor.
Não te assustes, são ratos que vivem nesse barco velho.
Bütün bu kanlar döküldükten sonra fareler gibi sürünerek kaçacak mıyız?
Depois de tanto sangue derramado, fugir como ratos?
Ve fareler, doktor.
E os ratos, Doutor.
Bakın burada ne var, dev fareler.
Vejam o que temos aqui, ratos gigantes.
İnsanlara hayvan gibi davranıyorlar. Fareler ortalarda geziyor.
Pessoas como animais, com ratos nos corredores, e...
Orm, oğlum, git de şu aç fareler hiç bira bırakmış mı bir bak.
Orm, vê se aquelas ratazanas sedentas deixaram uma pinga de cerveja.
Yılanlar, hatta solucanlar ve fareler.
Cobras, ratos, larvas
Tencereyi kapat, yoksa fareler yer.
Volta a tapar o pão ou os ratos comem-no.
- Fareler!
- Ratos!
Ve senin çekmecende beyaz fareler var.
- E ratos brancos na sua gaveta das camisas.
Küçük fareler gibi yukarılara tırmanıp mutfaklardan yiyecek aşırıyorlar. İşte, tut! Evlat!
# # Então, fecha os olhos Já chegás-te à Mountanha do Adeus
- Yiyecek ve yatacak yerimiz var ya... Fagin'i göz ardı ederseniz hayat güzeldir... fareler hastalık bulaştırabilir ama hayat güzeldir... komşunun kazı hep daha besili olsa da... bizim de başımız kel değil ya payımızı alırız, hem de gani gani... eğer bunu dert etmezseniz hayat güzeldir... çay ve bisküvimiz olmasa da hayat güzeldir... hayat çok güzeldir...
temos cama e comida e se não se importarem com o Fagin é uma rica vida apesar dos ratos trazerem a peste é uma rica vida a vida é maravilhosa p'ra quem a souber viver por isso fazemos o possível por ter o nosso quinhão
Fareler köy halkını korkuttuğunda sadece sen yoktun.
Só tu afirmas que mataste o peixe monstruoso. Só tu não estavas presente quando os ratos atacaram a aldeia.
O fareler tam zamanında geldi.
Aqueles ratos apareceram na altura certa.
Kaybolan baltan, Şef'e yapılan saldırı, fareler ve kurtlar bunların hepsine, insanoğlunu yok etmek için Hilda neden oldu.
O machado que tu perdeste, o ataque ao chefe, os ratos e os lobos... foram todos trazidos pela Hilda, para destruir a humanidade.
Fareler mağarası.
É a toca dos ratos.
Bazı fareler kardeşini benim öldürdüğümü söylemişler.
E algum calhorda lhe disse que eu matei o seu irmão.
Cizvitler sadece geceleri çıkar zannederdim,.. ... fareler gibi.
Julgava que os jesuítas só saíam à noite... como as ratazanas.
Fareler mi?
Hey, espere aí.
Fareler canınızı mı sıkıyor?
Os ratos deixam-no em baixo?
Sıçanların kökü kazınır, fareler cezalandırılır.
Ratos estripados, ratos castigados.
Evan Evans olmadığı zaman tüm fareler dans ederler.
Quando o Evan Evans não está todas as miúdas dançam.
Sadece fareler.
São ratazanas.
Fareler!
Gostava de ter uma vela. Não se preocupem queridos.
Kutsal bilgelerin yüzyıllardır araştırdığı bir konudur bu. Ancak klasik inanışa göre... Arılar, yarasalar kurbağalar, kan fareler dolu, yaratıklar çekirgeler ve tabii ki ilk doğanın ölümü ve son olarak karanlık.
Esse é um ponto que os estudiosos tem discutido há anos mas não tenho dúvida que a tradição clássica é a maldição das bolhas, morcegos rãs, a do sangue... dos ratos... granizo e bestas os gafanhotos, claro a morte dos primogénitos e por último a das trevas.
Dolu, fareler, yaratıklar, çekirgeler.
Granizo, ratos, bestas, gafanhotos.
Bayanlar ve baylar, bu kutuda 23 beyaz fare var. Belli bir notayı söylemeleri için son birkaç yıldır titizlikle eğittiğim fareler.
Senhoras e senhores, tenho nesta caixa... 23 ratos brancos... ratos que treinei cuidadosamente... ao longo dos últimos anos... para chiarem num determinado tom.
Bu fareler bu kutuda öyle bir sırayla dizilmişlerdir ki doğru sırada çaldığımda "Üç Kör Beyaz Fare" şarkısını cırlayacaklardır.
Agora, estes ratos dispostos nesta prateleira de forma a... que, quando tocados na ordem correcta,... irão chiar... a canção : "Três ratos brancos cegos"
"... Ölülerin kemiklerini kaybettiği, Fareler Patikası'ndan geçerek... "
Para longe do "beco de ratos onde os mortos perderam os ossos".
Galipler, bir fareler krallığının başına geçmişti.
Os vencedores faziam guarda sobre um império de ratazanas.
Köyümüze fareler saldırdı.
A aldeia foi atacada por ratos.

© 2017 - 2024 Translate.vc | [email protected]