Fedai Çeviri Portekizce
127 parallel translation
Yani "fedai" olarak.
Eram o que se pode chamar "guardas".
Seni yanlış yönlendirilmiş fedai
Mártir tresloucado
Ve onu, porno dükkanlarından birine fedai yaptım.
Obriguei-os a contratarem-no como segurança numa livraria pornográfica.
- Senden iyi fedai olur.
- Davas um bom porteiro.
Havaalanı civarında tek bir fedai görürsem... burayı dikkatle dinle, anlaşma bozulur ve FBI'a giderim.
Se vir algum bandido no aeroporto... Escuta com atenção, o negócio vai ao ar, e vou ter com os chuis.
Fedai istemem demiştim.
- Eu disse nada de bandidos.
Senin gibi biri nasıI fedai olur?
Como é que um tipo como você acaba como segurança?
Şe Valenti denen fedai ile bu kadar çok konuşacak şeyi nasıl buldun?
Que tinhas tanto para conversar com o bandido do Valenti?
Sen bir fedai gorilin kendisini itip kalkmasına izin verecek türde bir adam değilsin.
Não és do tipo de deixar que um gorila te dê ordens.
Fedai, zamanı gelince benim de oraya gideceğimi söyledi.
O porteiro disse que eu também iria para lá, quando chegasse a minha vez.
Söylesene, benim için fedai olarak çalışmak ister misin?
Tenho um bom pressentimento. Queres trabalhar para mim como assassino contratado?
Hep bir fedai olmak istemişimdir!
Sempre quis ser assassino contratado!
Beni gururlandırdınız, yardımsever fedai. Ama ben sadece yağonata satmak ve harfleri sevimlice ters yazmak üzere programlandım.
Fico lisonjeado, assassino contratado, mas só estou programado para vender óleo e para escrever letras ao contrário, como na caixa.
Topu almak için bir çocuğu ezdi,.. ... sonra yanına goril gibi bir fedai alarak topu oradan kaçırdı.
Passa por cima de um miúdo para apanhar a bola, depois, foge com um rufia.
Tam fedai takımı.
Segurança típico.
6 fedai beni bardan dışarı yaka paça fırlattı.
Seis seguranças atiraram-me do clube como se fosse um Frisbee.
Oraya gittiğimde, fedai onu benzetmek üzereydi.
Quando lá cheguei, o porteiro estava prestes a tratar dele.
Fedai çöp tenekesinin yanındaki kavganızı ayırmak zorunda kalmış.
O segurança disse que teve de vos separar aos dois ao pé do contentor por volta das 10h.
Tepkine bakılırsa ya sporcu ya da bir striptiz kulübünde fedai.
Para reagires assim, ou é desportista ou segurança num bar de strip.
O ve şu fedai gibi görünen herif.
Ele e aquele tipo ali.
İyi bir fedai takımıyla, müessesenizi bir orkestra gibi yönetebilirsiniz.
Com uma boa equipa de porteiros pode-se conduzir o lugar como...
İyi bir fedai grubuyla bunu yapabilirsiniz.
Com uma boa equipa de braços fortes pode ser feito. Sempre acreditei...
Önünde bir fedai duruyor. Bir sürü silahlı adam var.
Há seguranças a guardá-la e, aparentemente, muitos homens armados.
Bunun fedai olmadığında hemfikiriz değil mi?
Penso que estamos de acordo que este não é nenhum porteiro.
Bir çeteciyi koruman için sana fedai verecek değilim.
Não te dou guarda-costas para proteger um membro de gangue.
İsmi Marcus Becker. Zürih'te Kronos adlı bir kulüpte fedai.
O nome dele é Marcus Becker, ele é segurança do Kronos em Zurique.
Fedai kurbağalar!
Secroaces!
"Fedai."
"Concierge" ( Porteiro )
Hala fedai olarak mı çalışıyorsun?
Todavía a trabalhar de guarda-costas?
Yani, fedai onu başka birinin üstünde kullanmış.
Significa que o segurança usou-a noutra pessoa.
Çünkü ben bir fedai değilim ve burası da gece kulübü değil.
Porque eu não sou segurança e isto não é um clube nocturno.
Var. Fedai, Nick Davis.
O segurança, Nich Davis.
Adamın biri. Bir fedai.
Um tipo, o segurança.
O fedai nasıI oluyor da Hawkes'ı teşhis edebiliyor?
Como é que o raio do segurança identificou o Hawkes?
Fedai seni teşhis etti.
- O segurança identificou-te.
Fedai yanıIıyor!
- O segurança estava enganado!
Çünkü fedai, adam parayı aldıktan sonra ateş etti diyor.
Porque o atirador disparou mesmo depois de ter o dinheiro.
Fedai.
O segurança.
Kurban, fedai ve tetikçi.
A vítima, o segurança e o atirador.
İnsanların ellerini kontrol eden ve içeri girmelerine izin veren bir fedai vardı.
Havia um segurança a verificar as mãos das pessoas e deixava-as entrar.
Fedai takımım dışarıda bekliyor.
Tenho tropas de elite de guarda.
Fedai takımın olsun olmasın, bu koltuk bu adamı bulana kadar en yakın arkadaşım olacak.
Tropa de elite ou não, esse sofá aí será o meu melhor amigo até encontrarmos o tipo.
Maymunların olduğu bir kafese bir yılan koyduğunuzu düşünün maymunların biri de fedai olsun. Yani, yılanın dikkatini kendi üzerine çekecek.
Supõe que pões uma cobra na jaula e um dos macacos é um herói, sim, um chamariz...
"Yardakçı fedai ile kapışsın, bize de eğlence çıkar." Hayır.
Vamos fazer com que o fracalhote lute com o mauzão para nós nos rirmos. Não.
Onunla beraber bir fedai var.
Está um tipo com ela.
Fedai kocaman bir herifti.
- Aquele porteiro era um tipo grande.
Fedai konusunda yalan söyledin, Eddie.
- Mentiu acerca do porteiro, Eddie.
- Lauderdale'deki fedai.
O porteiro.
Onlara fedai diyorlar.
Chama-se Idiotas.
Fedai takımı.
Um dos seus Idiotas... obrigado... entrou na casa, ligou o gás... O Pelotão Idiota.
Fedai!
"Fedayeen!"