Fedakarlık Çeviri Portekizce
960 parallel translation
Bazen fedakarlık bir sanattır.
As vezes é certo fazer um sacrifício.
Her zaman birileri için fedakarlık peşindesin.
Sempre fazendo algo por outros.
Fedakarlık ruhunuza ve kanıtlanmış yiğitliğinize birçok yaşamın ihtiyacı var. Çocuklar, kadınlar, yaşlılar
Do seu alto espírito de sacrifício, do seu provado valor, depende a vida de centenas de crianças, mulheres a vida de centenas crianças, mulheres e idosos.
Fedakarlık ve kendini adamak...
Significava sacrifício e devoção.
Bunu fedakarlık ederek satmaya mecburum.
Tenho de vendê-lo, estou em dificuldades.
Senin bir gün Bağdat'ta saltanat sürebilmen için haysiyetimden fedakarlık ettim.
Por si, sacrifiquei a minha dignidade, para que um dia, pudesses reinar em Bagdad. E tudo isso, não significa nada para si?
Karşılıklı fedakarlık etmeyi öneriyorum.
Sugiro que cheguemos a um compromisso.
- Hayır. Fedakarlık, fedakarlık.
Sacrifícios, sacrifícios.
Birbirimiz için sadece fedakarlıklar yaptık.
Sacrificámo-nos sempre um pelo outro.
Başka hiçbir mesleğin talep etmediği kadar.. .. arzu veya tutku yoğunluğu ve fedakarlık demektir.
Significa uma concentração de desejo ou ambição e sacrifício como em nenhuma outra profissão.
- Anlıyorum. Çocuklarımız için fedakarlık yapmalıyız.
É preciso fazer sacrifícios pelos filhos.
Bu kadar çok fedakarlık yapıp tavsiye edilen birinin kazandığını görmek istemem. Beni anlıyorsunuz değil mi?
Eu não queria fazer tantos sacrifícios para... depois serem escolhidas as recomendadas, entende?
Senin için olmayabilir, ama benim için çok fedakarlık demek.
Significa muito sacrifício para mim.
Kızımızı sevip fedakarlık eden tek kişinin kendisi olduğunu sanıyor. Onu bu hale ben getirdim.
Só ele é que gosta dela e se sacrifica, eu estrago-a.
Ne kadar çok fedakarlık yaptı. Şeker hastası biri için Piazza Vittoriana'ya kadar bile gitti.
Vamos, Sr. Spartaco, essa mulher já se sacrificou demais.
Yaşlı bir adam için fedakarlık ediyorsun.
Desperdiço num homem velho.
Aşk fedakarlık değildir.
O amor nunca é desperdiço.
Senden istediğim şey bir fedakarlık değil, bana borcun olan para.
Eu não estou pedindo favores, mas deves-me um.
Üçüncü günün akşamı Baal ve Astarte için.. büyük bir fedakarlık yapılacaktır.
Assim na noite do terceiro dia, um supremo sacrifício será oferecido.
Tabii... bu senin için büyük fedakarlık demek.
Claro... que isto significaria um grande sacrifício da tua parte.
Bir fedakarlık hayatıdır.
- É uma vida de sacrifício.
Fedakarlık adına kendinden veren bir tevazu.
- Uma humildade que leva algo novamente para o sacrifício.
Fedakarlık Tanrı sevgisi için yegane testtir.
- Sacrifício é a única prova ao seu amor a Deus.
Hatta bir fedakarlık.
- um sacrifício, até.
Ah, fedakarlık değil.
- Não é um sacrifício.
Bazı şeylerden fedakarlık edeceğim tabi sen de.
Vai ser um sacrifício grande. Também para ti.
... bir fedakarlık yapmalarını istemek hiç de yanlış olmayacaktır. "
"a fim de evitar que sejamos sugados pela incompetência."
Biz çok fedakarlık yaptık.
Ruth e eu fizemos sacrifíícios por você.
Böyle yapmakla iyi ettik. Biraz fedakarlık...
Já está bem como o temos feito.
Bu yaptığın büyük fedakarlık biliyorum ama davet edilmeleri gerekiyordu.
Querida tia, sei que sacrifício é para si convidá-los, mas era muito importante para nós.
Ne muhteşem bir fedakarlık.
Que sacrif'icio magnífico.
Siz bir Quaker'sınız ve ben ne kadar kendimi korumaya adadıysam siz de kendinizi fedakarlık yapmaya adamışsınız.
É uma voluntária e dedica-se ao sacrifício... enquanto eu me dedico à auto preservação.
Gerçek şu ki insanın özü sevgi ve inanç,... cesaret, duyarlılık, cömertlik ve fedakarlıktır.
A verdade é que a essência do homem é o amor e a fé, A coragem, o carinho, a generosidade e o sacrificio.
Tanrıların onları yöneteceğine inanıyorlar, eğer fedakarlık yaparlarsa yeterince büyük bir fedakarlık.
Acreditam que os deuses os guiarão se lhes oferecerem um sacrifício. Um sacrifício de alguém importante.
Bir adam ülkesi için ne kadar fedakarlık edebilir?
Quanto um homem tem que fazer por seu país?
Biliyorum bu bir fedakarlık ama yardımına ihtiyacım var.
Eu sei que é um sacrifício, mas preciso da tua ajuda agora.
Aslında bu fedakarlık anatominin daha özel bir kısmında oluyor.
Na realidade, esse sacrifício é de uma parte mais privada da anatomia.
Annen senin için her şeyden fedakarlık yaptı.
Houve coisas que a tua mãe devia ter tido e de que abdicou por você.
Gerçekten fedakarlık yapılan yer aslında orası.
Os maiores sacrifícios fazem-se lá.
Hiçbir şey, oğlunuzun yaptığı fedakarlık hariç.
- Que sacrifício maior poderia fazer? - Nenhum. Excepto o sacrifício feito pelo seu filho.
- Bu bir fedakarlık, biliyorum...
- É o possível, eu sei...
Her yerde kendisi için fedakarlık edecek aptal bulup, baskıcılar yüzünden gözyaşı döküyor.
Em todos os planetas, encontrou tolos que sangraram por ele e choraram pelo oprimido.
Fedakarlık.
Sacrifício.
Tüm yaptığım fedakarlık.
Tudo o que faço é sacrifício.
Oldukça büyük bir fedakarlık.
É um grande sacrifício.
" Ulusumuzdan, fedakarlıklarda bulunmalarını istedin ama artık yapılması gereken tek bir fedakarlık var o da senin görevinden ayrılman!
"Pediu sacrifício ao país, mas há um sacrifício mais necessário que qualquer outro : o sacrifício do seu próprio Governo."
Dinleyin... Bir fedakarlık yapabilirim size. Masayı vereyim size.
Escute... vai ser um sacrifício, mas pode ficar com a mesa.
Uzun yıllar süren antrenmanlar, fedakarlık... kendini adama, acı... bedenlerimizi irademizin tavında dövüyoruz.
Através de longos anos de treino rigoroso, sacrifício negação, dor forjamos os nossos corpos no fogo da nossa vontade.
Altın Samarra ve yüksek fedakarlığı. Ve doğurganlık ayinleri.
A própria Samarra de ouro, um supremo sacrifício, e um ritual de fertilidade.
Kızımız için fedakarlıkta bulunurum.
Sacrificar-me-ia por ela. Sabes disso.
Bir insan bundan daha büyük ne fedakarlık yapabilir?
Morto em Stalingrado.