Firma Çeviri Portekizce
3,512 parallel translation
O senin grubun, Danny.
É a tua "firma", Danny.
Bak, Joey, holiganların arasında olmadan da West Ham taraftarı olabilirsin.
Olha, Joey, tu podes ser do West Ham sem estares na "firma."
Bu senin çetendi.
Esta "firma" era tua.
Gruptan biriyle çıkmıyorum.
Não, eu não saio com ninguém da "firma."
- Gilly gruba liderlik etmemi istiyor. - Ciddi misin?
O Gilly quer que eu lidere a "firma." Falas a sério?
Sezonun sonunda, en iyi grup lig şampiyonu tacını giyer.
Ao fim da época, a melhor "firma" é coroada vencedora da liga.
Kalkarız, senin geri dönüşünle.
Contigo de volta à "firma", vamos conseguir.
Son birkaç yıldır en iyi grup onlar.
Eles foram considerados a melhor "firma" nos últimos anos.
Peki, Gilly nasıl grubun başına geçti?
Então, como o Gilly ficou com a "firma?"
Grup için delilik yapanlar, doğal varisleri oluyorlar birden.
Sempre foram loucos pela "firma", por isso tornaram-se os sucessores naturais.
Şimdi, siz çocukların bildiği üzere, her grup beşerli takımlar halinde katılıyor.
Agora, como vocês sabem, cada "firma" entra com uma equipa de cinco.
Bizler Yeşil Sokak Elitleriyiz ve yeniden bir numaralı grup olacağız.
Nós somos a elite de Green Street, e seremos a "firma" número um novamente.
Evet, daha önce öyleydi, fakat şimdi grupları başlıca ter atmak isteyen askerlerden * oluşuyor.
Sim, não costumavam, mas agora essa "firma" é constituída por soldados loucos que precisam descarregar o stress.
Joey, grubu yeniden muhteşem yapmak istiyordu.
O Joey queria tornar a "firma" importante novamente.
Doyle Energy'nin güvenliğini sağlayan firma paralı asker şirketlerine ve bireylere çok sayıda iş veriyormuş.
A firma que trata da segurança da Doyle Energy repassa os trabalhos para empresas de mercenários e para indivíduos.
"Şirket" için hazırlan çünkü "Yağmur" yağdırmak üzereyim... "Yağmur Adam"
Prepara-te para "A Firma", porque estou prestes a criar um "Encontro de Irmãos".
Evet, ona Stefan Tasarov olduğumu, babamın Moskova'da yozlaşmış bir güvenlik firması yönettiğini söyledim. Ve bir de ona adresimizi verdim.
Sim, disse-lhe que sou o Stefan Tasarov, o meu pai tem uma firma corrupta de segurança em Moscovo e dei-lhe a nossa morada.
Bu şirketin ona yaptığı şey mantık dışıydı.
O que esta firma fez àquela mulher foi inescrupuloso.
Şirketten para çalarken onunla yattığını öğrenirlerse kabul edebilirler.
Não quando souberem que ela andava a dormir contigo, enquanto tu andavas a desviar dinheiro desta firma.
Ama kendi şirketime savaş açamazdım. Şimdi açabilirim.
Mas não poderia atacar a minha própria firma, pois não?
Çünkü bildiğim kadarıyla eşine bakabilmek için şirketi bıraktı ve döndüğünde ise sen onu ayrılmak zorunda bıraktın.
Porque, pelo que sei, ele deixou a firma para ir tomar conta da esposa, e, quando regressou, forçaste a saída dele.
Varsayarak konuşursak bu konu bir eski ortağın kendi şirketine karşı açtığı bir dava hakkında mı?
Isto é hipoteticamente sobre um processo jurídico apresentado por um ex-sócio titular contra a sua antiga firma?
Bir isim ortağı şirketin parasını çalarken şirketten bir kadınla ilişki yaşıyordu.
O sócio titular em questão foi o tal com quem ela teve um caso, enquanto ele estava a desviar dinheiro da firma.
Herhangi aksi bir ima için bu şirkete dava açılabilir.
E, qualquer implicação em contrário, vinda desta firma, é punível.
Şirkette hissem yok ve bu dava üzerinde değilim.
Não tenho património da firma, e não estou a trabalhar neste caso.
- Bu firmada genel olarak bilinen bir şeydi.
Era de conhecimento geral, dentro da firma.
- Ortak değil, danışman değil hatta yardımcı bile değil.
Não é um sócio, não é advogado da firma, não é associado...
Avukatlık şirketi mi, muhasebeci mi?
Firma de Advocacia ou de contabilidade?
Tanık Koruma Programı 12 yıl önce Ellen'ı New York'a gönderdiğinde ona bir güvenlik şirketinde iş bulmuşlar.
Quando a Protecção de Testemunhas colocou a Ellen em Nova Iorque há doze anos, deram-lhe um emprego numa firma de segurança.
Diğer yardımcıların % 75'inden daha uzun süredir buradayım işimi seviyorum ve başvurumda onlara bunu anlattım.
Estou nesta firma há mais tempo que 75 por cento dos associados. E adoro. Foi o que lhes disse no ensaio.
Onun şirketiyle...
À firma dela.
Çok zengin olan şirketiyle.
A firma dela que tem sempre dinheiro.
Bence davalara beraber bakmamızı, parayı da şirketimin karşılamasını isteyeceksin.
Acho que queres que trabalhemos juntos nos casos, e que a minha firma financie o processo.
- Onun yatırımı yalnızca para.
O investimento dele é só dinheiro. Para mim, é a minha firma.
Rachel Zane New York'daki en iyi hukuk firmasındaki en iyi paralegal.
Ela é a melhor assistente jurídica, na melhor firma de Nova Iorque.
Senin firman bile yok.
Espera, tu não tens uma firma.
Ardus Mikro Sistemleri adında Kaliforniya merkezli bir teknoloji firmasında çalışıyormuş.
Trabalhava para a Ardus Microsystems, uma firma de tecnologia fora da Califórnia.
Ön lisans, hukuk fakültesi bir New York firmasında haftada 100 saatlik angarya.
Semanas de 100 horas como estagiária numa firma em Nova Iorque.
Aylardır şirketin en iyi dedektiflerini bu işte çalıştırıyorum.
Os melhores investigadores da firma trabalharam nisto durante meses.
Şirket araştırmacılarının bulduğu her şeyi inceledim ama şu ana kadar hiçbir şey yok.
Verifiquei o que os investigadores da firma juntaram e, até agora, nada.
-... girebilmek içindi.
Uma firma de arquitectura.
Sen ve firman, aslında tıbbi ilaçlarla ya da insanları tedavi etmekle ilgilenmiyorsunuz.
Você e a sua firma não estão interessados em drogas medicinais ou em curar doenças.
Ayrıca SPK şirketini yerle bir edecek.
A CVM vai derrubar a sua firma.
Aster Şirketi mi? Tesisi inşa eden firma mı?
A empresa que construiu as instalações.
Bu adam şirketten tonla para kazanıyordu ; soyunmaya ihtiyacı olamaz.
Ele estava a dar-se bem na firma, não precisava disso.
Çalıştığı şirket bunu yaptı zaten.
A firma dele já fez isso tudo, sem resultados.
Bence Hristiyan sirketi Turro, Payne ve Whorton sana çok daha iyi hizmet edecektir.
Verás que a firma cristã Turro, Payne e Whorton servirá melhor os teus interesses.
Genellikle bilgisayar alanında serbest olarak çalışmış bir araba şirketine taşeronluk yapmış.
Trabalha na área em coisas de computadores no carro da firma que o subcontratou.
Ekibinin bana çok yardımı dokundu.
A firma dele já me ajudou muito.
Hayır, firma iade çağrısı yaptı.
Não, a fábrica ordenou uma recolha.
Satın almak isteyen rakip firma.
- É um rival que quer comprar.