Flynn Çeviri Portekizce
2,005 parallel translation
Flynn muhtemelen onu son canlı gören kimseydi.
O Flynn foi provavelmente o último a vê-la com vida.
Size bir kere daha sorayım, Barry Flynn nerede?
Por isso, deixe-me perguntar-lhe novamente. Onde está o Barry Flynn?
Cynthia Strobl'la özel görüşmesinden beri Flynn'ın ortalarda olmadığını teyit ettik bu durum onu resmi olarak şüpheli yapıyor.
Confirmamos que o Flynn se encontra desaparecido desde o encontro particular com a Cynthia Strobl, o que oficialmente, faz dele um suspeito.
Lincoln Bell'in dairesinde Flynn tarafından imzalanan bir bilet var tanıştıklarını biliyoruz.
Lincoln Bell tinha um programa autografado pelo próprio Flynn no apartamento. Por isso sabemos que se conheciam.
Evet, Flynn, Cynthia Strobl'ı son canlı gören kişi olmasa da son gören kişi.
Flynn foi um dos últimos, se não o último, a ver Cynthia Strobl com vida.
Barry Flynn'a dörtte bir.
Informações sobre Barry Flynn.
Affedersiniz, Barry Flynn aslında sahne ismi.
- Desculpa, bom... Barry Flynn, na verdade, é o nome artístico.
Üç yıl sonra geri geldiğinde adı Barry Flynn olmuş.
Voltou passados 3 anos, e era o Barry Flynn.
Flynn'e göre bol bol meditasyon yapmış ta ki gerçek yeteneği ona aşikar olana kadar.
- Bem, de acordo com Flynn, meditou muito, até ao seu verdadeiro dom ser-lhe revelado.
Flynn fırsat bulmuş olabilir.
O Flynn tinha os meios e a oportunidade.
Flynn's anadilinin İngilizce olduğunu biliyoruz eğer zanlı oysa mesaj bir çeşit sanrının ya da psikozunun belirtilerini gösteriyor olabilir.
O Flynn obviamente que é um falante de inglês nativo, então, se ele é o suspeito, a mensagem pode indicar um tipo de desilusão ou psicose.
Hayır, Flynn tertemiz.
O Flynn está limpo como nunca.
Flynn'in kiralık arabası Alki'nin önünde bir barda bulundu.
Localizaram o carro alugado pelo Flynn num bar em Alki.
Bunu senin sayende başardım Barry Flynn.
Você fez-me fazer isto, Barry Flynn.
Flynn'in kan grubundan.
Provavelmente teme que fira a sua imagem pública.
DNA testi yapıyoruz.
Do mesmo tipo de sangue do Flynn.
Flynn'in menajerinin dediğine göre bunu korunma için yanında taşıyormuş.
É um alarme pessoal com 100 decibéis. O agente do Flynn disse que o tinha sempre com ele para sua proteção.
Peki ne oldu, Flynn zanlı ile barda mı tanıştı?
Os clientes gostam de privacidade. Então, o quê, o Flynn encontrou o suspeito no bar?
Belki Flynn fikrini değiştirdi, zanlı da buna öfkelendi.
Saíram juntos voluntariamente. Talvez o Flynn tenha mudado de ideias e o suspeito ficou nervoso.
Kimse Flynn'i gördüğünü hatırlamıyor.
Falamos com os funcionários.
Halk arasında tanınmak istemiyorsa muhtemelen kendini gizleyen bir şey giydi.
Nenhum se lembra de ver o Flynn. Ele provavelmente andava disfarçado se quisesse ficar anónimo em público.
Flynn diğerleri gibi evinde ani saldırıya uğramadı.
Mas o M.O. aqui é diferente.
Ya Flynn asıl hedefse ve diğerleri sadece onun hakkında bilgi almak içinse?
O Flynn não foi atacado em casa como os outros. E se o Flynn fosse o alvo importante e os outros usados para informação?
Başlarda Barry Flynn'i bir zanlı olarak düşünüyorduk ama öyle görünüyor ki takipçilerinden birini arıyoruz.
Ao princípio pensávamos que Barry Flynn era suspeito, mas estamos à procura de um dos seus seguidores.
Son kaçırdığı kişi Flynn'i saplantı yapmış halde ve Flynn'in de ona aşık olduğunu düşünüyor olabilir.
Está obcecado pelo Flynn, o último capturado, e pode achar que o Flynn está apaixonado por ele.
Aslına bakarsanız zanlı ve Barry Flynn'in daha önce bir ilişkileri olmamış.
De facto, é provável, que o suspeito e o Barry não tenham tido contacto anteriormente.
Flynn'in ününü göz önüne alınca bu tutulma çok uzaktan başladı.
A sua paixão provavelmente começou de longe, considerando o status de celebridade do Flynn.
Ve zamanının çoğunda da Flynn'i takip ediyor olabilir.
E deve andar a seguir o Flynn há bastante tempo.
Muhtemelen zanlı Flynn ile ilk iki kurban arasındaki ilişkiye şahit olduğu için onları kıskançlık öfkesiyle öldürdü.
É possível que o suspeito tenha visto uma interacção entre as duas primeiras vítimas e o Flynn, matando-as num ataque de ciúmes.
Başka bir ihtimal de onları Flynn'e duyduğu bağlılığı kanıtlamak için öldürmüş olabilir.
Outra possibilidade é o suspeito tê-las assassinado para provar a sua devoção.
Bu da muhtemelen zanlının öldürdüğü kişileri kurban töreni gibi görüyor bıraktığı mesajın da Flynn için bir anlamı olabilir.
Ou seja, o suspeito vê essas vítimas como sacrifícios e as mensagens que anda a deixar devem ser para o Flynn.
Kafasının içinde Flynn ile kişisel bir ilişki yaşadığını düşünüyor olabilir.
Na cabeça dele, deve acreditar que já tem um relacionamento pessoal com o Flynn.
Ve şimdi Flynn onun kontrolü altında olduğu için durum daha riskli.
E agora que o Flynn está debaixo do controlo dele esta situação é especialmente precária.
Eğer zanlı hayalinde Flynn'in ona değer verdiğini düşünüyorsa Flynn'in herhangi bir yanlış adımı bu inancına ters düşebilir ve bu durum daha fazla kurbana hatta aralarındaki özel bağı kanıtlamak için Flynn'in kendi cinayetine mal olabilir.
Se o suspeito acredita que o Flynn se importa com ele, qualquer movimento do Flynn que contradiga isso pode levar a mais vítimas ou à própria morte do Flynn para provar que têm um laço especial.
Geçen her saatle Flynn'in zanlının beklentilerine uyum sağlayabilme ihtimali düşüyor.
Cada hora que passe, torna-se mais improvável que o Flynn corresponda às expectativas do suspeito.
Bu zanlının sosyal becerilerinin olmadığını söyledik peki Flynn'i bardan çıkartmayı nasıl başarabildi?
Se o suspeito tem poucas capacidades sociais, como é que atraiu o Flynn para fora do bar? Boa pergunta.
Barry Flynn'in hayranlarını araştırmanı istiyorum.
Preciso que pesquises os fãs do Barry Flynn.
Barry Flynn insanlara yardım eden iyi bir insan, onu bulmanı istiyorum.
E o Barry Flynn é um bom homem que ajuda pessoas, e quero que o encontrem.
Flynn'in Seattle'daki aşırı fanlarının kaç kişi olduğunu bul.
Descobre quantos dos super fãs vivem em Seattle.
Birisi ona, Barry Flynn'i bardan dışarı, park yerine çıkarması için 200 dolar vermiş.
Alguém lhe pagou 200 dólares para tirar o Barry Flynn do bar e levá-lo para o estacionamento.
Flynn'e beni beklemesini, anahtarlarımı barda bıraktığımı, hemen döneceğimi söyledim.
Disse ao Flynn para esperar por mim, que me tinha esquecido das chaves no bar e que já voltava.
Zanlıya göre onlar Flynn ile ilişki içerisindeydiler.
Ameaçavam a relação imaginária do suspeito com o Flynn. Mal conheciam o Flynn.
Flynn'i çok az tanıyorlardı. Onunla özel görüşen en az dört kişi daha vardı. En az bir düzinesine de imza dağıttı.
Pelo menos 4 pessoas encontraram-se com ele, e deu autógrafos a outras 12 no mínimo.
Onun hastalıklı beyni Flynn ile olan ilişkilerini abarttı.
Os delírios dele exageraram na relação que tinha com o Flynn. Talvez não seja movido por ciúme.
Flynn ile bir bağlantısı var mı?
Alguma ligação com o Flynn?
Zanlı onu Flynn ile ilgisi var diye seçmedi o zaman.
O suspeito não a escolheu pela ligação com o Flynn.
Barry Flynn hayranlarını Luxor Bankasındaki öfke problemi olan kişilerle karşılaştırdım ve bir kişi buldum.
Cruzei referências entre os fãs do Barry Flynn e de quem teve problemas de controlo de raiva no Banco Luxor, e encontrei um :
Adresini gönderiyorum. Tamam, işten kovulmak stres sebebi ve Barry Flynn'in semineri onun için bir çeşit tetikleyici olmuş.
Ser despedido foi o factor stressante, e o seminário do Barry Flynn foi o gatilho.
Flynn zanlı değil, kurban.
O Flynn não é o suspeito, mas sim a vítima.
Flynn'in birçok çalışanı ve sahne görevlisi gönüllü olarak çalışıyor.
Sim, alguém pode tê-lo seguido até aqui.
Yani etrafı fanatiklerle çevrili.
A maior parte dos empregados do Flynn são voluntários.