Forte Çeviri Portekizce
25,553 parallel translation
Düşündüğünden daha güçlüyüm.
Sou mais forte do que julgas.
Seni tutacak kadar güçlü?
Forte o suficiente para te aguentar?
Umarım sert bira seviyorsundur.
Espero que gostes de cerveja forte, amigo.
Güçlü bir ele ihtiyaç var.
Ele precisa de uma mão mais forte.
Seni tutacak kadar güçlü.
Forte o suficiente para te aguentar?
Onu tutacak kadar güçlü değilmiş.
Não era forte o suficiente para o conter.
Evet ve Lucifer kusursuz bir güvenli ev bulmuş.
Sim. E Lucifer encontrou a casa-forte perfeita.
Eğer hayatta kalacaksan daha güçlü olmalısın.
Tens de ser forte, se queres sobreviver.
- Ses yükselmeye başladı.
- Está-se a tornar mais forte.
Yaklaşan bir sinyal yerine uzakta olan dört sinyal var.
Em vez de um único sinal forte aqui próximo... são quatro sinais normais mais à frente.
- Düşmanla temas güçlü, iskele tarafına yöneliyorlar.
Contacto "Charlie" é forte, a posicionar-se a bombordo. Entendido.
Soo-an için bir alkış alalım!
Por favor, um forte aplauso à Su-An!
Sert bir şeyler ister misin?
Talvez algo mais forte?
Bu deneyim planlanandan daha kuvvetli oldu Bay Cooper.
A experiência foi mais forte do que deveria, Sr. Cooper.
Adam ol.
Seja forte.
Annen duygusal kartını oynadı.
A tua mãe jogou um trunfo forte.
Sıkıyönetim altındaki Medellin'in yanında Holguin'in merkezi Kan Kalesi'ne benziyordu.
Medellín estava sob lei marcial na base de Carlos Holguín, parecia o Forte Apache.
Pablo Escobar kalemin kılıçtan üstün olduğuna inanmaya başladığında onun canını sıkıyorsunuz demektir.
Quando o Pablo começa a acreditar que a caneta é mais forte do que a espada, percebe-se que o estão a apanhar.
Evet ve Escobar Medellin'de hala güçlü.
Sim, e o Pablo continua forte em Medellín.
Pablo güçlü bir adam. Hep öyle oldu.
O Pablo é um homem forte.
Kız kardeşin düşündüğünden çok daha güçlü.
A tua irmã é muito mais forte do que tu pensas.
Yakından geldi.
Esta foi forte.
Sözleriniz ve görüşmeleriniz yalnızca daha çok şiddete yol açtı. Onu ise güçlendirdi.
As suas promessas e negociações só nos trouxeram mais violência, enquanto ele ficava mais forte.
Senden güçlü olmanı istiyorum.
Preciso que sejas forte.
Ama her zamankinden daha güçlü olmalısın Tata.
Mas tens de ser mais forte do que nunca, Tata.
Şiddete ve ölümle karşı karşıya olsan da çok güçlüydün.
Enfrentaste toda aquela violência e morte, eras forte.
Anten o kadar güçlü değil.
A antena não é tão forte.
Güçlü hissediyorum. Ve tüm bu adaletsizliklerle savaşmak niyetindeyim.
Sinto-me forte e com vontade de lutar até ao final contra todas as injustiças.
Hayatımın bazı bölümlerinde çok güçlü ve inançlı hissediyorum ve diğer tüm bölümlerde...
Em algumas áreas da minha vida, sinto-me tão forte e confiante e, depois... em todas as outras áreas...
Yaman bir çocuk.
É um rapaz forte.
Kahraman'dan daha güçlü bir kelime var mı, beyler?
Rapazes, há alguma palavra mais forte do que herói?
Sana bir Americano aldım, Umarım sert seviyorsundur.
Pedi um Americano para si. Espero que goste dele forte.
Sana kahvenin sert olduğunu söylemiştim.
Disse-lhe que esse café era forte.
Dayan, rafiki.
Sê forte, "Rafiki".
Şu aşamada yeterince üretemeden ölme ihtimalin bile var.
A este ritmo... há uma forte possibilidade de morreres antes que produzas o suficiente.
Şimdi, eğer yeterince güçlü bir yerçekimsel... alanınız varsa, bunu katlayabilir... ve geçmişteki bir noktaya gitmenizi sağlayacak... döngü yaratabilirsiniz.
se houver um campo gravitacional bastante forte, é possível dobrá-lo sobre si mesmo, criando um "loop" que permitirá... passar para um ponto anterior.
Yani Kate'i gördüğümde, öylece izin veremezdim O'nun...
Quando vi a Kate, foi mais forte que eu.
Ama... 2. bebek kız, gayet sağlıklı.
O segundo bebé é uma menina. Muito forte.
Cesur olmanı istiyorum. Ne dediğimizi hatırlıyor musun?
Vou ter que fazer alguns exames, e preciso que sejas forte.
Daha güçlü biri oldum çünkü olmak zorundaydım.
Fui forte porque precisava de o ser.
Dr. Alex şu anda gelemiyor ama sana çok cesur bir çocuk olduğunu söylememi istedi.
O Dr. Alex não pode vir. Mas sei que ele acha que estás a ser muito forte.
Güçlü ve stabil kalp atışı.
É um batimento forte e estável.
Ne kadar çok zarar görmüşse o kadar çok acıyacaktır.
Quanto mais forte o golpe, maior será a dor.
Sandığın kadar güçlü değilsin.
- Não é tão forte quanto pensa.
Güçlü olup kontrolü ele almana ihtiyacı var.
Precisa que seja forte por ela.
Benden çok daha güçlü.
Ela é mais forte que eu.
Sana fena vurdular.
Levou uma forte pancada há pouco.
Evet, ama aşırı saldırgan bir tepkiye maruz kaldık.
Exato, mas nós enfrentámos uma forte resposta hostil.
Vooa. Bu çok sert.
Foi forte.
Ya da nefesimin yeni çıkmış bir kusmuk gibi koktuğunu?
- Ou... Que tenho um bafo muito forte?
Evet, ne kadar sert, o kadar iyi.
Quanto mais forte, melhor.