Freddie Çeviri Portekizce
1,736 parallel translation
Freddie, üzgünüm.
Freddie, sinto muito.
nereye gideceğini söylemedin Freddie.
Não disseste para onde ias.
Yalnızca, zavallı Freddie bir süredir uyumuyor.
O problema é esse. O Freddie não tem dormido.
Freddie, Jack, Billy, Lonnie.
Freddie, Jack, Billy, Lonnie.
Selam, Freddie.
Olá, Freddie.
Bence değil Brian.
Se eu sou gay, então o Freddie Mercury era gay.
Eğer ben geysem o zaman Freddie Mercury de geydir.
Freddie Mercury, o vocalista dos Queen?
Freddie Mercury, Queen'in solisti?
Ele era incrivelmente gay. Não era nada!
Ben, Fredy ve Dock iki elemanı kaçıracağız.
Eu, o Freddie e o Deck queremos raptar um tipo.
Freddie, bu ne ha?
Freddie, o que raio é isto?
- Düşünme, fileto, çabuk fileto yap, Freddie.
Corta em filetes, corta como o vento, Freddie.
Sağ ol, Freddie.
Obrigado, Freddie.
- Merak etme, Freddie.
- Não te preocupes, Freddie.
Fannie Mae ve Freddie Mac'in hisseleri bu sabah serbest düşüş yaşadı...
As acções da "Fannie Mae" e "Freddie Mac" estavam em queda livre esta manhã...
- Neler oluyor?
- Freddie.
- Kameramı ne yapacaksın?
Freddie, não pode fazer isto. É a minha câmera.
Ne yapıyorsun, dostum?
Freddie, o que está fazendo, cara?
- Freddy, 50 bin dolar ödedim ona!
Freddie, investi 50 paus nela!
Bırak onu orospu çocuğu!
Freddie, espere. Sai fora, maldito!
Freddy, haydi!
Freddie, vamos. Freddie, vamos...
Freddy?
Freddie?
Freddy Jones. Buraya gel ve bana Küçük Mus Kampı selamı ver.
Freddie Jones, anda cá dar-me um abraço á Little Moose.
Benim fikrimi Freddie'ye mi verdin?
Falaste da minha ideia ao Freddie? Adorou.
- Neler oluyor, Freddie?
O que se passa, Freddie?
Freddie, dostum, güneş parlıyor.
- Freddie! O sol está a brilhar.
Şu kız sana doğru bakıyor, Freddie.
Aquela miúda está a olhar para ti.
Ben Freddie.
Chamo-me Freddie.
Oyun başladı, Freddie.
Os dados estão lançados.
Ben Freddie.
Eu sou o Freddy.
Harika yahu. Etkileyici, Freddie.
Fascinante, Freddie!
Biz de onlara bunu vereceğiz. Freddie burada olsaydı... Freddie'yi gördün mü?
Raparigas a conhecer-se, a fazer experiências, a ficar húmidas e mortas pelo fruto proibido.
Freddie'yi davet ettik mi?
E nós vamos dar-lhes isso.
- Hayır. - Peki neden davet etmedik?
Se o Freddie aqui estivesse...
- Eğlence-emen biri olduğu için mi?
Viste o Freddie?
Freddie derdi ki, "Sana ne zaman bir şey yapalım mı derse sadece" hayır "de."
- Não? O Freddie disse-me para quando me pedires alguma coisa, recusar.
JJ kilitlenmiş.
Freddie!
Freddie Cook'a vurdu, Cook da onun kız arkadaşını çaldı ve onlar benim en iyi arkadaşlarım.
O Freddie bateu no Cook e o Cook roubou-lhe a namorada. - São os meus melhores amigos.
Sonra Freddie ve Cook'a birbirlerinden sonsuza kadar nefret etmeden Effy yüzünden kavgayı kesmelerini ve beni taraf yapmamalarını isterdim.
Dizia ao Freddie e ao Cook para pararem de brigar pela Effy antes que se odeiem para sempre e me obriguem a escolher entre eles. E passavam a dar-me ouvidos e paravam de me mexer no cabelo.
Sadece işlerin değişmesini istiyorum Freddie.
- As coisas já mudaram. Estão sempre a mudar.
Kabalık yapmak istemem, ama Cook, Freddie ve ben, onlar benim tek arkadaşlarım ve sen temel olarak her şey mahvettin ve buna bir son vermeni istiyorum, lütfen.
Não quero ser grosseiro, mas... o Cook, o Freddie e eu... Eles foram e são os meus únicos amigos, e...
Freddie gitsin kendisi siksin.
- Ele que se foda.
Sikeyim Freddie'yi.
Que se foda o Freddie.
Buraya dön, beyinsiz herif!
Freddie, volte seu maldito filha da puta!
- Her zaman, Freddy.
Sempre às ordens, Freddie.
Bak sana ne diyeyim, Freddie.
Fazemos assim, Freddie.
- Kaptın olayı.
Nós convidámos o Freddie?
Freddie.
É um incidente internacional, Freds.
Karen, Freddie'yi görmek istiyorum, derhal.
Quero ver o Freddie, agora.
Kesinlikle içeride.
- Freddie...
Freddie?
- Sim, eu...
Lütfen Freddie'yle barış, Cook.
Por favor, faz as pazes com o Freddie.