Gemiler Çeviri Portekizce
972 parallel translation
- Gemiler yolculuk içindir.
- Os barcos partem para o mar.
Gece geçen küçük gemiler. Gemiler mi? Evet.
Levava uma vida muito reservada e as cegonhas perturbaram-na muito.
"İşte gemiler gidiyor."
"Lá vão os navios."
Gemiler çok kalabalık olacak.
Os barcos vão estar cheios.
- Kaliteli gemiler, çok kaliteli.
- Barcos de classe. Classe alta, claro.
Ve gemiler Bağdat kadar büyük... yelkenleri bulutlar kadar.
Há barcos tão grandes, do tamanho de Bagdá, com velas grandes como nuvens.
Giden gemiler gözaltında, gelen gemiler koruma altında olacak.
Os navios que estão para partir serão detidos.
Batırdığımız gemiler, kadınlı ve çocuklu... vurduğumuz filikalar — bu işte iyiydik.
Os navios que afundámos com mulheres e crianças a bordo... os barcos salva-vidas que bombardeámos... Éramos bons nisso.
Pusulasız küçük gemiler öndeki büyük teknelerin peşinden gelsin.
Os barcos sem bússola seguirão os maiores à cabeça da linha.
- Gemiler hakkında ne bilirsin ki?
- O que sabe de navegação?
Oradaki nehir ve gemiler olabilir.
Talvez fosse o rio, os navios.
Gemiler ve kargolarla ilgili bilgi alma konusunda uzman Koramiral Witthoeft-Emden ve tatlì dilli yardìmcìsì Helmut Raeuber de aynì derecede önemliydiler.
Também importantes eram o pomposo vice-almirante Witthoeft-Emden e o seu assistente, Helmut Raeuber, peritos em obter informações sobre navios e mercadorias.
Gemiler hakkïnda bilgiyi kimden alïyor biliyorsun.
Sabes onde é que ele arranja a informação dos navios, não sabes?
Hadi kardeşim, yeller yolunca esip gemiler kalktıkça, ihmal etme, haber yolla bana.
Irmã, sempre que haja vento favorável, dai-me notícias.
Askerler, gemiler, her şey.
Homens, barcos, tudo.
Denizdeki gemiler gibi.
Somos barcos que passam, não sei no quê.
Kağıttan gemiler yapıp küvette yüzdürebiliriz mesela.
Podíamos fazer uma regata de barquinhos de papel.
Ayakkabılar, gemiler ve mühür balmumundan,
de sapatos, de navios e de lacre...
Ayakkabılar, gemiler ve mühür balmumundan, lahanalar ile krallardan,
De sapatos, de navios e de lacres, de repolhos e de reis.
Bunu takip eden dört yıl içinde, denizaltı gemilerimiz içlerinde Emperyal Donanmasının gurur kaynağı sayılan gemiler de olmak üzere, toplam 6 milyon ton ağırlığında Japon gemisi batırdı.
Nos quatro anos seguintes, os nossos submarinos afundaram 6 milhões de toneladas de embarcações japonesas incluindo alguns dos mais orgulhosos navios da Marinha Imperial.
Bölgeye su altı bombaları bırakılacak. Bu nedenle civardaki gemiler uyarılmış olmalıdır.
As cargas de profundidade serão atiradas nesta área, por isso as embarcações na vizinhança devem ser advertidas.
Gemiler geri gitsin ama ormanda kafi gücümüz kalsin.
Os navios que partam, mas mantenham tropas na floresta.
Gemiler safak vakti geri dönecek.
Os navios regressarão de madrugada.
Günaydın, Bay ve Bayan Amerika ve seyir halinde olan tüm gemiler.
Bom dia a toda a América e a todos os navios.
Merhaba Amerika ve seyir halindeki gemiler.
Bom dia a toda a América e a todos os navios.
Leylekler, gökyüzünde gemiler gibi süzülüyorlar...
Cegonhas, quais navios, brancas, cinzentas.
Leylekler, gökyüzünde gemiler gibi süzülüyorlar...
- Duvido. Cegonhas, quais navios, brancas, cinzentas,
Leylekler, gökyüzünde gemiler gibi süzülüyorlar...
Cegonhas, quais navios, brancas, cinzentas...
Buralarda gemiler var, biliyorsun.
Tu sabes que há navios por estas bandas.
Gemiler pahalı, helak edecek adamım da yok.
- Navios são dispendiosos, - e vidas são preciosas.
Kıyı sularında sefer eden ganimet yüklü gemiler var.
Há muitas riquezas nas águas costeiras.
Her hafta Boston'dan Golden Gate'e gemiler kalkıyor.
Todas as semanas, partem barcos de Boston para a Golden Gate.
Nerka'dan başka gemiler de var.
Há outros navios para além do Nerka.
- Gemiler ne zaman hazır olur?
- Quando é que os barcos estarão prontos?
Gemiler ne zaman hazır olacak?
Quando é que os barcos estarão prontos?
Bugünden itibaren yedi ay sonra gemiler toplanacak.
Daqui a sete meses, os barcos estarão reunidos.
Gemiler hariç, hiçbir yerde göremezsin.
Nunca o vi sem ser em navios.
Acımasızca batırdığınız gemiler ve mürettebat düşünülürse... benim vicdanımı sızlatamazsınız.
Considerando os navios e tripulações que afundou sem piedade, não consegue perturbar a minha consciência.
Ama gemiler hala seni bundan çıkarabilir.
Mas os navios podem tirar-te daqui.
İki kıyının arasında yanan gemiler gördüm.
Eu vi navios em chamas entre dois portos. Muitos navios.
Sadece demirli gemiler görüyorum.
Vejo apenas navios ancorados.
Bütün gemiler işaret verin.
Atenção a todos os navios.
İnsanlar, gemiler ve uçaklar gerili yay gibi üzerimize salınacakları anı bekliyor.
Uma torrente de homens, navios e aviões... À espera de serem lançados contra nós.
Sevgili Pluskat, bu gemiler nereye gidiyor?
Meu caro Pluskat, para onde se dirigem esses navios?
Gemiler bizi toplamaya başlasın mı?
Quer que mande os navios começarem a recolher-nos?
Gemiler kıyıya çok yakın.
Os navios estão perto da costa.
- Gemiler, hizmetkarlar...
- Navios, servos...
Salonda üzerinde gemiler ve adalar bulunan bir duvar halısı asılıydı.
Mas lembro-me de uma tapeçaria no saläo...
Burada yılın ayları var, bizi geçen gemiler, ne kadar zamanda geçtikleri, gördüğümüz balinalar, şekilleri, renkleri, sayıları, yönleri.
Aqui são os meses do ano. Os barcos que passaram. Quanto tempo permaneceram.
Gemiler denizdeydi.
Os navios estavam na água.
Ticari gemiler tutuştu.
Os navios mercantes incendiaram-se.