English phrases | Russian phrases | Turkish phrases
Translate.vc / Türkçe → Portekizce / [ G ] / Gerekli

Gerekli Çeviri Portekizce

10,763 parallel translation
Umarım her seferinde böyle bir çalışmanın gerekli olduğuna inanmanın ne kadar zor olduğunu öğrenirler.
Espero que achem difícil de acreditar que houve uma época em que este tipo de estudo era necessário.
Kitabı yeniden yazmak için gerekli şeye sahip değiliz, mutlu sonlarımızı güvenceye almalıyız, taki Bayan Swan yolculuğunu tamamlayana kadar.
Não teremos o que precisamos... para reescrever o livro, para assegurar os nossos finais felizes até a Mna. Swan ter completado o seu percurso.
- Gerekli olduğundan çok yıl önce.
E muitos anos antes de ser necessário.
Sanırım o ilaç sayesinde sahneye çıkabildi ve kariyerine devam edebilmek için gerekli iş görüşmelerini yapabildi ama sorguladığım zamanlar da vardı.
Imagino que aquela medicação lhe permitia atuar e executar o que estava relacionado com o trabalho, para voltar a endireitar a carreira dela. Mas houve momentos em que questionei :
- Bize yalnızlık değil yargıç gerekli.
Não precisamos de privacidade. Precisamos de um juiz.
Patlayıcı yapmak için gerekli her şeyi aldık.
Agora temos o que precisamos para fabricar os explosivos.
Bunların hepsi gerçekten gerekli mi?
Tem a certeza de que é mesmo necessário?
Onu devirmek için gerekli olan tüm önlemleri kullanacağız.
Utilizaremos as medidas que forem necessárias para o destruir.
Benden duyması gerekli.
Ele deve ouvir de mim.
SAT sınavı gerekli mi?
Os testes SAT são essenciais?
Daha resmi bir şeyler gerekli.
Vai querer algo um pouco mais formal.
Biraz sigorta gerekli.
Pedir garantias é apenas prudente.
Dijital bir seyahat gibi olacak, o varlıklıklardan bir tane daha yaratmak için sana gerekli zamanı verecek.
Seria como umas férias digitais, dava-te tempo para fazeres uma dessas criaturas no tanque.
Çalışmam gerekli.
Preciso trabalhar.
İkisinin de tam isimleri gerekli.
Vamos precisar dos seus nomes completos.
Ancak çok ama çok gerekli olursa.
Mas só se tivermos mesmo, mesmo, mesmo que contar.
Bir memurun seninle gelmesi için gerekli ayarlamaları yapacağım.
Vou tratar de arranjar um agente que a leve a casa.
- Bu gerçekten gerekli mi?
- É mesmo necessário?
Gerekli olursa karantina.
Testes. Isolá-las, se necessário.
Taylor gerekli olduğunda beni haberdar edecektir.
Quando o Taylor achar necessário, ele vai-me informar.
Birazcık daha zaman gerekli.
Tenho que esperar mais um pouco.
Eğer karşı koyarsa, gerekli bütün gücü kullanmak için yetkiniz var.
Se ele resistir, têm permissão para utilizar toda a força necessária.
Adalet için gerekli kişileri iki ailenin arasından bulacağına eminim.
Penso que, entre ambas as famílias, encontrarás quem a justiça procura.
Bu gerçekten gerekli miydi?
Foi mesmo necessário?
- Lucille'i aradım, Margaret konusunda yardım gerekli mi?
Já liguei para a Lucille. É preciso ajuda com a Margaret? Não.
Hocalarından biri, Viroloji Bölüm Başkanı Dr. Howard Renick son 72 saat içinde 30 bin dolar değerinde laboratuvar malzemesi satın almış. Hepsi de kendi 4. seviye laboratuvarına kurmak için gerekli şeyler.
Um dos seus professores, um tal Dr. Howard Rennick, chefe da Virologia, comprou 30 mil dólares de equipamentos laboratoriais nas últimas 72h, tudo o material necessário para construir um laboratório de Nível 4.
Bu kadar geçe kadar oynaman gerekli miydi diye düşünüyordum.
Só quero saber se era necessário voltar tão tarde.
Gerekli olmasa yapmazdım.
Se não fosse, não o faria.
Ona evde bakamıyorsanız burada kalmasını gerekli görüyorum.
Se não é capaz de cuidar dele em casa, então é melhor que permaneça aqui.
- Bu gerçekten gerekli mi?
É realmente necessário?
Şerif Reyes gerekli açıklamayı yapacak.
A Xerife Reyes vai dar uma entrevista daqui a uma hora.
Gerekli bütün evrak işlerini hallettim, ama yine de bütün eşyalarımı bana vermediler.
Preenchi a papelada, mas não vão libertar os meus bens.
Keşif yapmamız gerekli.
Uma missão de reconhecimento é necessária.
Ama onları sadece çok gerekli olduğunda kullanacaksın, değil mi Homie?
Mas só a vais usar quando for absolutamente necessário, certo, Homie?
Oliver Ra's'ı yenebilmek için gerekli olduğunu düşündüğü şeyleri yaptı.
O Oliver fez o que achou necessário para derrotar o Ra's.
Işığın karanlıkla dolu olmasına rağmen karanlığın ışığı bulmak için gerekli olduğunu düşünen insanlarla.
Que acreditam que apesar da luz estar tomada pela escuridão, que a escuridão pode ser a chave para encontrar a luz.
Bu yaptigimiz sey gerçekten de o kadar gerekli mi Elijah?
Irmão Elijah, tudo isto é mesmo necessário?
Babamın özgür kalması için gerekli olan bu.
É disto que eu preciso para libertar o meu pai.
- Bu gerçekten gerekli mi?
Isso é mesmo necessário?
Hawthorne'dan duyduğum bir iş, gerçekten gerekiyor olmasa, bunu istemezdim, ama gerekli.
Um de que ouvi falar na Hawthorne. Não pedia se não fosse preciso. Mas é.
Yani, bu yatırımı yapmamız için gerekli kullanıcının olduğunu nereden biliyorsunuz? Biliyoruz.
Como sabem que há utilizadores por aí, para sermos um sucesso?
Sırtındaki çantada simülasyonu Granger'ın internetiyle hacklemek için gerekli olan ekipman olabilir.
Ele pode ter descoberto a senha da rede Wi-Fi do Granger e usou isso para fazer o ataque à segurança da simulação.
O böyle olması gerekli diyor.
Ele disse que era o destino.
Ama önce o ana olmak daha takipçileri gerekli. Onun yeni ordu için.
Mas primeiro, precisava de mais seguidores para hospedar o seu novo exército.
I sadece maria dışarı gerekli. Bu yüzden ı büyük bir şey için onun içinde oda yapabiliriz.
Precisava que saísses da Maria, para dar espaço dentro dela para algo maior.
Gerekli mesafede olursam evet.
Se estivesse muito próxima, sim.
Bu cidden gerekli mi?
Isto é mesmo necessário?
- Bunu tartışmak için gerekli yetkin yok.
- Não estás no nível para discutir isso.
İş için gerekli Abbs. Hadi ama.
Vamos lá.
Şekere alışmalarına izin vermemiz gerekli.
Seria um insulto cozinhá-los imediatamente.
- Hayır, kendileri yaptılar ne yaptıklarını bildiklerini sanmıyorum hepsi ahırda zincirliydi dördüncü kez öldürülmeyi bekliyorlardı onları konuşurken duydum merak ediyordum, bu yüzden ahır duvarının arkasından süzülüp onları takip ettim, bacak desteği olan beyaz bir adam perişan olmuştu ve acısını hafifletmek için çabalıyordu zenci arkadaşı ona sadece gitmeyi iste dedi tekrarlayıp duruyordu "sorun yok, sadece gitmeyi iste." ve ben bunun kesinlikle gerekli olduğunu biliyordum bu onun zihninde ifadesizleşir, hiçbir şeyi düşünmez ya da hiç kimseyi ve sadece o zaman adamlar kayboldular.
Eles fizeram isso sozinhos. Acredito que nem eles sabiam o que estavam a fazer. Estavam todos presos no celeiro... à espera de serem mortos pela quarta vez.

© 2017 - 2024 Translate.vc | [email protected]