Geçiyor Çeviri Portekizce
8,856 parallel translation
- Bu demokrasimizle dalga geçiyor!
- É uma piada de democracia!
Her gün bir diğerinden daha iyi geçiyor.
Cada dia melhor do que o outro.
Bu dönem sıkıntılı geçiyor gibi.
Há algumas complicações neste semestre.
Kendimi daha cazip gösterecek şekilde sunmam gerekiyormuş. Bunun yolu da başına gelen kötü şeyleri yazmaktan geçiyor.
Querem que seja "crua e me revele" na composição, o que quer dizer que tenho de escrever sobre o pior que me aconteceu.
Dalga mı geçiyor bu çocuk?
Estás a brincar comigo?
Geceye gitmiş olacaksın, anladın mı? Vakti geldi de geçiyor Mick.
Quero que se vá embora até hoje à noite.
Akım vücudunuzdan geçiyor zihinsel kütleniz artarken devreye olan direnç de artıyor.
A corrente passa pelo corpo e à medida que aumenta a massa cerebral, também aumenta a resistência ao circuito.
Bunu yaparken ona dokunma. Eğer dokunursan beyninden yük treni geçiyor gibi hissediyorsun.
Quando tocares nele, vais sentir como se um comboio de carga estivesse no teu cérebro.
Hastane kayitlarinda, beyin ölümü, koma yasam destek ünitesinden David'in özel bakimina geçmeden öncesi birkaç hafta sonra ölmesi geçiyor veya bize öyle söylendi.
Os registos hospitalares apontam morte cerebral, coma... antes de ter sido autorizado a sair do hospital, ainda em coma, sob os cuidados dos David, morrendo algumas semanas depois. Ou, pelo menos, foi aquilo que nos disseram.
Okuduğumuz kitapta geçiyor.
Está no livro que andamos a ler.
Seninle her şey pazarlıktan geçiyor.
Contigo tudo é uma negociação.
Kara Hançer onu geçiyor.
E a "Adaga Negra" ultrapassa-o.
Kafa travması durumunda HBİ'm simülasyon moduna geçiyor.
O meu AMC cria simulações quando há um trauma cerebral.
Zaman yolculuğu nelerin olması gerektiği hakkında düşüncelerimizle dalga geçiyor.
As viagens no tempo estragam a noção do que devia acontecer.
- Evet. Bütün dosyada ismi geçiyor.
Está em todos os ficheiros do caso.
"Bir Cesedi İncelemek" adıyla 451 Değiştirilmiş Nevada Tüzüğü'nde geçiyor.
A "dissecção de um cadáver", o Estatuto 451 de acordo com a revisão da lei de Nevada.
- Aklından ne geçiyor?
O que estás a pensar? Aquela criança.
Ama günüm boşa geçiyor Liv, bir iş bulmam gerek.
Mas estou a perder tempo, Liv, preciso de trabalhar.
Carolina, 8 : 30'da Elizabeth Nehri'ni geçiyor.
A 9ª Carolina vai cruzar o Rio Elizabeth às 08 : 30.
- Hadi ama, dalga geçiyor olmalısın.
Só podes estar a brincar comigo!
2. Mass sessize geçiyor.
2ª Mass a silenciar o rádio.
Zaman nasıl da geçiyor, değil mi? Ben de Edna'ya bunun ne kadar ürkütücü olduğunu...
Eu dizia á Edna como...
Benimle dalga geçiyor olmalısın.
Só podes estar a brincar.
Adalet Bakanlığı için verilen listede adı geçiyor.
Está na lista para procurador-geral.
- Günün nasıl geçiyor onu merak ettim.
Só queria saber como está a correr o teu dia. Bem.
- Senin nasıl geçiyor?
E o teu?
- Benimki de güzel geçiyor.
Sim, o meu está a correr...
Çok, çok güzel geçiyor.
bem também. Muito, muito bem.
Aslında ben harika geçiyor diyecektim.
Óptimo. Eu deveria ter dito óptimo.
- Benim günüm harika geçiyor.
- O meu está óptimo. - Óptimo.
Kötülerin mutlu sonlarına ulaştığından emin olmanın tek yolu ondan geçiyor.
Ela é a única forma que ele pode garantir finais felizes para os vilões.
Kötülerin mutlu sonlarına ulaştığından emin olmanın tek yolu ondan geçiyor.
É a única maneira de assegurar os finais felizes para os vilões.
İçinde bir yerde "P" harfi geçiyor.
Tem um "duplo s" algures.
Günler çabucak geçiyor, gece oluyordu ve yapacak şeylere zaman yetmiyordu çünkü yapacak bir sürü şey vardı. Çok eğlenceliydi.
Os dias passavam a correr e nem dava para acompanhar, porque havia imensa coisa para fazer.
İşin sırrı unu iyi elemekten geçiyor.
Sabe... o verdadeiro segredo está em peneirar a farinha na medida certa.
Belki de "A" onla Paul Varjak olarak dalga geçiyor.
Talvez "A" a ande a seguir pelo nome de Paul Varjak.
Dr. Pryce yoksunluğun bilindik aşamalarından geçiyor.
O Dr. Pryce apresenta os sintomas de uma crise de abstinência.
En azından Norveç mitolojisinde adı böyle geçiyor.
Pelo menos, é o que os mitos nórdicos lhe chamam.
Körfez akıntısı kıyıdan sadece birkaç mil öteden geçiyor.
A corrente do Golfo é só a uns quilómetros da costa.
Hikâyemiz Büyük İskender döneminde geçiyor.
A história começa no tempo de Alexandre o Grande.
- Tıbbi kontrolden geçiyor.
A fazer um exame médico.
Zaman geçiyor...
O tempo fica...
Geçiyor olmalısın.
Deves estar.
Biraz sodayla daha kolay boğazdan geçiyor.
Desce melhor com refrigerante.
Hadi ama Lois. Alt tarafı yeşil odadan mor odaya geçiyor.
Então, Lois, ele vai passar de sala verde para a sala roxa.
Zor bir dönemden geçiyor. Aşk hayatı bakımından.
Bem, tem de resolver uma coisa, romanticamente.
Harika bir şey, senin şu Bayan Mary Jane'in ismi çok sayıda kamu davasında geçiyor.
Isto é incrível. A nossa pequena Mary Jane tem pseudónimos ligados a mais de 12 outros casos.
Yazıda sadece "diğer kız" geçiyor.
O texto menciona apenas : "A outra rapariga."
Evet sarhoş olunca zaman çabuk geçiyor.
Sim, o tempo voa quando estás bêbada.
Ama Felicity kötülükle savaşmanın bildiğim tek yolu kötü olmaktan geçiyor.
Mas, Felicity, estou a dizer que a única maneira que sei lutar contra a escuridão é com a escuridão.
Dalga geçiyor olmalısın.
Só podes estar a brincar.