English phrases | Russian phrases | Turkish phrases
Translate.vc / Türkçe → Portekizce / [ G ] / Gitmiyor musun

Gitmiyor musun Çeviri Portekizce

279 parallel translation
Gidiyor musun, gitmiyor musun?
- Então, vai-se embora ou não?
Balığa gitmiyor musun yani?
Queria ir à pesca, era?
Yvonne, sen Kral'ı görmeye gitmiyor musun festivale?
Ivan, não vais aos festival ver o rei?
Gitmiyor musun?
Não vais lá?
Gitmiyor musun?
Não vais? Estás a dizer...
Yanlış yöne gitmiyor musun?
E não cavalga na direção equivocada?
O halde yanlış yöne gitmiyor musun?
Então, não está no caminho errado?
Sence de biraz üzerine gitmiyor musun onun?
Não crê que está sendo um pouco duro com ele?
Eve gitmiyor musun?
Não devias ir para casa?
Onunla gitmiyor musun?
Não vais voltar com ele?
Gitmiyor musun?
Não vais?
- Sen yakında gitmiyor musun?
- Vai partir em breve?
- gidiyor musun gitmiyor musun?
- Vai saír ou não?
- Siz gitmiyor musun?
- Não entra?
Koca Baba'nın uçağını karşılamaya gitmiyor musun?
Não ias receber o Big Daddy?
Marshall, yanlış tarafa gitmiyor musun?
Delegado, não está a ir pelo caminho errado?
- Sığınağa gitmiyor musun?
- Não estava num refúgio?
- Hafta sonu eve gitmiyor musun?
- Não vais a casa ao fim-de-semana?
Gerçekten gitmiyor musun?
- Coitado, a sério que não vais?
Schofield'e yine ne oldu, beni vaftiz babası yapıyorsun biraz ileri gitmiyor musun?
Depois do que aconteceu no Schofield, você me fazer de padrinho, não acha que está exagerando?
Çok hızlı gitmiyor musun?
Não achas que estás a ir demasiado depressa?
Biraz hızlı gitmiyor musun?
Não é que você é um bocado atrevida?
Kalp yanması diye bir şey duymuştum ama çok ileri gitmiyor musun?
Se fizeres isso muitas vezes, ficas com azia.
Sen gitmiyor musun?
Entao vai mesmo embora?
- Broderick'le gitmiyor musun?
- Não vai com o Broderick?
Ne yani, çiçeğini almaya gitmiyor musun?
É agora que vai colher a sua flor?
- Sınıra gitmiyor musun?
Agora não vai para a fronteira?
Washington'a gitmiyor musun?
Não vais para Washington?
- Sen gitmiyor musun?
Nâo. Sinto-me bem aqui.
- Gitmiyor musun?
- Não vais?
Onunla gitmiyor musun?
Não vais com ele?
Hey, dediğin gibi Nevada'ya gitmiyor musun?
Ouça, não foi a Nevada conforme disse?
Koleje gitmiyor musun?
Não vais para a faculdade?
Kavşağa kadar gitmiyor musun Enos?
Não me parece. Vais para aquele lado, Enos.
Satış randevularına artık gitmiyor musun?
Deixou de ir ao mercado de peles?
- Üzerine biraz fazla gitmiyor musun?
- Não seja tão duro com ele.
Açılışa gitmiyor musun? - Beni şu halde düşünsene.
Não vais para o desfile?
Annene gidiyor musun gitmiyor musun?
Vais para a casa da tua mãe?
- Tony biraz alçaktan gitmiyor musun? - Bu olumsuz demektir.
Tony, não achas que estás muito baixo?
Gitmiyor musun?
Näo vais?
Tekrar gitmiyor musun?
Não vai para fora de novo?
- Detroit'a gitmiyor musun?
- Não ias para Detroit, Axel?
- Sen gitmiyor musun?
- Não vais lá esta noite?
Sence çok hizli gitmiyor musun?
Não achas que vais depressa demais?
Biraz fazla hızlı gitmiyor musun?
Não acha que vai um bocadinho depressa demais?
Gitmiyor musun?
Não vais? Não vais?
Sen bir yerlere gitmiyor musun?
- Não vais para fora?
Biliyor musun, bu balık okula gitmiyor... Fransızca bilmiyor, ama o da çok akıllı.
Os peixes não vão à escola, não sabem francês, mas também são muito espertos.
- Gitmiyor musun?
- Posso ser cobarde, mas Ianques na Georgia! - Vai-se embora, tia Pitty?
Sen gitmiyor musun?
Vens ver também?
Hoşuma gitmiyor, anlıyor musun?
Não gosto disso, compreendeis?

© 2017 - 2024 Translate.vc | [email protected]