English phrases | Russian phrases | Turkish phrases
Translate.vc / Türkçe → Portekizce / [ G ] / Guardian

Guardian Çeviri Portekizce

181 parallel translation
The City savunmasından Phillips.
Whiskey, Bob. O meu nome é Phillips. Do City Guardian.
- Çok iyi bir gazete.
- Guardian sempre foi um bom jornal.
Ah, the Guardian'ın gazete büfesine yeni geldiğini fark ettim. Belki göz atarsınız diye düşündüm. Oh, çok düşüncelisiniz.
Vi o "The Guardian" nas bancas e achei que gostaria de lhe dar uma olhadela.
- Guardian gazetesi de öyle yazıyor.
- Diz no "Guardian".
Guardian'da belki birkaç satır. Endişe etmeye gerek yok.
Apenas algumas linhas no interior do "Guardian", nada de preocupante.
- Guardian'ı okumayı bitirdin mi? - Evet.
- Já leu o "Guardian", pai?
Guardian hâlâ Samuels'ı destekliyor.
O The Guardian ainda aposta no Samuels.
Guardian mı?
Isso é o The Guardian?
1204, her sabah kabuğu soyulmuş şeftali... 820, Bay.
Quarto 1204, pêssegos carecas frescos e o Manchester Guardian todas as manhãs.
Rich malikanesi yasalarınca, Tam olarak loco parentis ve Guardian ad Litem oluyorum Efendi Richie için.
E sobre os termos do estado Rich, invoco artigo in loco parentis para ser representante de Mestre Richie.
Şu gözlük camlarını bir çıkarıp bir taktığın iş, değil mi? Ben de gazeteyi alıp bulmaca çözmeye çalıştığımda böyle oluyorum. Galiba zamanı gelmiş.
Aquela coisa de meter mais ou menos, é preciso usar alguns truques... eu faço assim as palavras cruzadas do The Guardian, se calhar deveria ir ser examinada por ti.
Baltimore Guardian, tren istasyonundan birkaç blok ötede.
O "Baltimore Guardian" fica só a dois quarteirões da estação de comboios.
Burası Gardiyan.
Aqui Guardian.
- Gardiyan, araç duruyor.
- Guardian, parou.
Goochland Guardian abonesi misin? Hayır.
Assinas o Goochland Guardian?
The Guardian'dan Joanna Noble.
Joanna Noble, do "Guardian" ;
Merhaba, ben'The Guardian'dan Joanna Noble.
Sim, sou a Joanna Noble, do "Guardian".
Hartley, London Guardian. Kurbanların çoğunun siyah olduğunu düşünürsek onlarda özel bir affetme yetisi mi var?
Adam Hartley, do Guardian de Londres, tendo em conta que a maioria... das victímas são negros, pode-se dizer que os negros... têm uma capacidade especial para um perdão?
Marina'nın orada iki F-18 var, kod : Koruyucu Melek.
Tenho dois F-18s à saída da marina, chamem o Guardian Angel.
Koruyucu melek, burası Gözlem Kulesi.
Guardian Angel, fala o Watchtower.
The Guardian'ın web sitesindeki Pentagon raporuna baktın mı?
Já viste o relatório do Pentágono sobre o "website" do Guardian?
Bir yok önce Hayır, ama daha iyi sonraki Guardian bulabilirsiniz.
Não, mas é bom que descubramos a próxima guardiã antes que isso aconteça.
Guardian?
Guardiã?
Doğru, bu nedenle adı, Guardian.
Claro, daí o nome "guardiã".
Sadece, her kız bir önceki Guardian tarafından eğitilmiş, kutunun tehlikeleri ve yetkileri hakkında dikkatlice talimat verdi.
Só que cada rapariga é treinada pela guardiã anterior, instruída cuidadosamente acerca dos perigos e dos poderes da Caixa.
Katya iblis bana saldırdı, kutusu, belki algılama tehlikesi, kendi kayboldu, bir sonraki Guardian geçmeden.
Quando a Katya me atacou, a Caixa, talvez detetando o perigo, desapareceu sozinha, indo de encontro à próxima guardiã.
Yanlışlıkla aynı şeyi yeni Guardian tutmak nedir, o kutuda ne olduğunu bilmiyor olur?
O que é que impede a próxima guardiã de acidentalmente fazer o mesmo, se ela não souber o que está na Caixa?
Kutusu kendi kendine bir sonraki Guardian geçti.
A caixa seguiu para a posse da próxima guardiã.
Lt önce Guardian zaten ölmüştü sürece hareket edemez.
Isso não pode acontecer a menos que a guardiã anterior já esteja morta.
Umut, kutunun gerçek Guardian tanışın.
Apresento-te a Hope, a verdadeira guardiã da Caixa.
Sizin gibi bir Guardian,.
Uma guardiã, tal como tu.
Hey, en azından l Guardian gitmesine izin vermedi.
Pelo menos, não deixei a guardiã escapar.
Neden Guardian içine sadece shapeshift değil mi?
Porque não te transformas na guardiã?
Bir Guardian fiziksel formu alarak bana bir yapmaz.
Tomar a forma física da guardiã não faz de mim uma.
Sonraki Guardian beri henüz doğmuş değil, ve ölü ile, her şeyi geri koymak için etrafında kimse olmayacak.
A próxima guardiã ainda não nasceu, e tu vais morrer, portanto, não vai haver ninguém por perto para restaurar as coisas.
İlk olarak, "Uyanık Muhafız" ifadesi, "Kuzey Amerika Hava Savunma Birlikleri'nin tamamını teyakkuza geçirecek hayali bir kriz tatbikatı" olarak tanımlanır.
O primeiro, Vigilant Guardian, é descrito como : um exercício que cria uma crise imaginária para as defesas avançadas norte-americanas.
* Gilah Goldsmith, The Guardian * Dumansız barut ve jet yakıtı çok belirgin iki farklı kokuya sahiptir.
Cordite e combustível de jacto têm cheiros bastante distintos.
The Guardian ; "Blair Duygusuz Kraliyet Üyelerini Savundu." Destek beyanları tirajı artırmaz.
"Blair defende austeridade monárquica"
- Paula, The Guardian'dan Emily Whitford'ı ara lütfen.
Paula, ligue à Emily Whitford do The Guardian.
Bir röportaj vermek üzereyim. Haftasonu Guardian'ı. Çok iyi reklam olacak.
Vou dar uma entrevista ao Weekend Guardian.
Şuna bak, The Guardian beni kötülemiş.
Olha, o The Guardian a gozar comigo.
Guardian gazetesinde çalışıyor.
Trabalha no Guardian.
Polisin söylediğine göre, kurbanın 35 yaşındaki Simon Ross olduğu sanılıyor. Londra'daki Guardian gazetesi için çalışan tanınmış bir muhabir.
A polícia pensa que a vítima é Simon Ross, de 35 anos, um conhecido jornalista que vivia aqui, em Londres, e trabalhava para o Guardian.
Ross'un Guardian'daki e-posta hesabına girdik.
Entrámos na caixa de correio electrónico de Ross.
Ve ayrıca Bay Guardian... The Sentinel ve The Bay Area Reporter'da var.
E temos o Bay Guardian, o Sentinel e o Bay Area Reporter.
Burası Guardian gazetesi değil.
Isto não é o Guardian.
Aslında, "The Guardian" da spora giden bir yazar tanıyorum.
Na verdade, conheço um bom escritor no Guardian. Ele frequenta academias.
Richard Williams Spor baş yazarı, The Guardian ailesi varlıklı bir aile.
Voz de Richard Williams Editor de Desporto, The Guardian A família dele vivia muito bem.
Richard Williams Şef Spor yazarı, The Guardian aslında bir sene ara verip, ücretli izine çıktığını söyleyebilirdi.
Voz de Richard Williams Editor de Desporto, The Guardian A única coisa que ele podia fazer era tirar um ano de folga, e dizer a todos que estava de licença sabática.
The Guardian okuyan.
É o GUARDIAN. Só pode ser ele.
Bunun için Guardian'dan ödül aldım.
Recebi um prémio por ela do The Guardian.

© 2017 - 2024 Translate.vc | [email protected]